Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Ontolojik anksiyete, anlamsız bir dünyadaki sınırlı yaşamımıza anlam katıp katamadığımız konusunda yaşanan bir kaygıdır.
Kendimi ölü hissediyor ve yaşadığımı anlayabilmek için kendi canımı yakıyorum. Tamamen uyuşmuş durumdayım, yaşadığımı hissedebilmek için tehlikeli risklere girmek zorundayım.
Reklam
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Hasta Bedenin Ruhu
Merhaba arkadaşlar bugün hakkında konuşacağımız kitap Prof. Dr. Erol Göka ve Doç. Dr. Murat Beyazyüz'ün kaleme aldığı, "Hasta Bedenin Ruhu" adlı eseridir. Hocalarımız psikiyatri alanında uzmanlaşmışlardır. Bu yüzden kendileri Tıp literatürüne de hakim olduklarından dolayı, yaptıkları çalışmalar bir kat daha önem kazanıyor. Ayrıca
Hasta Bedenin Ruhu
Hasta Bedenin RuhuErol Göka · CK Yayınevi · 20125 okunma
Ergin Olma
Bir kimsenin ergin sayılabilmesi için, Medeni Kanun'da belli bir yaş sınırını aşması gerekmektedir. Bazı durumlarda bu yaş sınırı daha aşağı çekilerek kişi daha küçük yaşta ergin sayılabilir.
Sayfa 21 - Nobel Yayınları, 3. BaskıKitabı okudu
... Unutulmamalıdır ki hiçbir ağrı kesici, ağrısı olan insanın yalnızlık ıstırabını dindiremeyecektir.
... Bir insan diğer bir insanın fiziksel ağrısı olduğunu duyduğunda, o insanın bedeninin içinde cereyan eden olaylar ona birtakım gizli gerçeklerin karakterine bürünmüş bir şekilde, görünmeyen bir coğrafyaya aitmiş ve her ne ka dar kötu de olsalar, dünyanın görünen yüzeyinde cereyan etmedikleri için gerçeklikten yoksunmuş gibi görünürler.
Reklam
... Fizik uzayda bedenimizin somut varlığıyla yer edindiğimiz gibi, sosyal uzayda da bedenimizde tecessüm eden kişiliğimizle yer ediniriz.
... Yitirilenin önemini küçültmek, yitirilen karşısında duyulan acıyı azaltır.
İnsanlar bir sonucun doğru olduğuna inanırlarsa, bunu destekler gibi görünen savlara -çürük olsalar dahi- inanma olasılıkları artar.
Sayfa 55 - Varlık Yayınları 19. Baskı, Temmuz 2022Kitabı okuyor
176 syf.
3/10 puan verdi
Es fällt mir sehr schwer, Alper Hasanoğlu zu sehen und zuzuhören. Gerade weil es für ihn sehr schmerzhaft ist, Worte in Sätze zu verwandeln, betrifft diese Situation natürlich auch uns. Ich denke, es hängt mit seiner verbalen Intelligenz zusammen. Dieses Buch ist kein sehr tiefgründiges Buch. Aber natürlich ist es kein einfaches Psychologiebuch. Eines der wichtigsten Dinge, die ich beim Lesen des Buches gespürt habe, ist, dass die Arroganz von Herrn Alper gegenüber den Fragen des Journalisten oft deutlich sichtbar ist. In diesem Buch können wir die professionellen Sätze eines Meisters wie Engin Geçtan nicht miterleben. Vielleicht hat das Interview keinen solchen Zweck, aber es stört mich nicht, dass Herr Alper in der psychiatrischen Gemeinschaft eine so hohe Position einnimmt.
Gel Hayattan Konuşalım
Gel Hayattan KonuşalımAlper Hasanoğlu · Doğan Kitap Yayınları · 2020198 okunma
Reklam
Ağız kokusu misali...
Başkalarının hatalarını görmek, kendimizinkileri görmekten daha kolaydır.
Sayfa 36 - Varlık Yayınları 19. Baskı, Temmuz 2022Kitabı okuyor
Dissossiyatif bozukluklardan biri olan depersonalizasyon bozukluğunda ise kronik veya çok sık bir biçimde depersonalizasyon vardır. Bu bozukluk hemen her zaman ağır çocukluk çağı travmalarına ya da ağır ihmale bağlı gelişir.
— Haydi canım, saçmalama. İnsan kendi hayatını düzenlemek, tabiatını değiştirmek için yaratılmıştır. Sen karnını şişirip şişirip sonra da kabahati tabiatta buluyorsun. Senin de kanatların vardı ama çıkardın. — Hani nerede bu kanatlar? Elimden hiçbir iş gelmiyor ki. — Gelmesini istemiyorsun da ondan. Elinden hiçbir iş gelmeyen insan yoktur. İnan ki yoktur. — Benim gelmiyor işte, ne yapayım? — Sana sorsalar ne bir dilekçe yazabilirsin, ne de kâhyaya bir mektup. Ama Olga'ya pekâlâ mektup yazdın değil mi? Hem de kusursuz cümlelerle. Kâğıdı, mürekkebi İngiliz mağazasından almış, mektubu düzgün, okunaklı bir yazıyla yazmışsın. Oblomov kızardı. Ştolts devam etti: — Canın istedi mi bir hikâyeci gibi fikirler ve cümleler buluyorsun; ama canın istemedi mi hiçbir şey yapamıyorsun. Gözlerin görmez oluyor, ellerin titriyor. Sen iş görme gücünü daha çocukken, Oblomovka'da, teyzelerin, dadıların, lalaların arasında kaybettin. Çoraplarını kendin giymeyi bilmiyordun. Şimdi de nasıl yaşayacağını bilmiyorsun. — Bütün bunlar doğru olabilir, Andrey! Fakat çaresi yok, tamiri mümkün değil. — Ne demek tamiri mümkün değil. Ne saçma şey! Sen şimdi beni dinle, Her dediğimi yap. Bir hayli şeyi tamir eder.
Yaralar insana yaşanmışlık ve değer katar...
Küsurat YayınlarıKitabı okudu
715 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.