Yahudi olmayan toplum,bu yeni konuktan kendisi kadar “eğitimli” olmasını;ve davranışları “sıradan bir Yahudi”ninkinden farklı da olsa yine de bir Yahudi olduğu için,sıradanlıktan sıradan olmayan bir şey yaratmasını bekliyordu.
Kendilerine ait ne bir toprakları ne de devletleri olan Yahudiler,her zaman inter-Avrupalı bir unsur olagelmişlerdir;Yahudilerin malî yardımlarına bel bağladığı için ulus-devlet de bu uluslararası statüyü korumuştur.
Ulus-devletin,Yahudilerin özel bir grup olarak korunmalarında ve sınıf toplumuna asimilasyonlarının önlenmesindeki çıkarı ile Yahudilerin kendilerini koruma ve bir grup olarak beka (hayatta kalma) saiklerinin birbiriyle çakıştığına kuşku yoktur.
Eski ve modern sofistler arasındaki en belirgin farklılık,eskiler bir savın hakikat pahasına elde ettiği geçici zaferle yetinirken modernlerin hakikat pahasına daha kalıcı bir zafer elde etmeyi istemelerinde yatmaktadır.
Coşkucu Yahudi aydınının yeryüzündeki cennet hayali,bütün ulusal bağ ve önyargılardan özgür olma hayali,siyasî gerçeklikten,Mesih’in gelmesi ve Yahudi halkının Filistin’e dönmesi için yakaran atalarında olduğundan çok daha fazla kopmuştu.
Modern antisemitizm,ulus-devletin daha genel gelişim çerçevesi içinde ele alınmalı ve aynı zamanda antisemitizmin kaynağı Yahudi tarihinin belli veçhelerinde,özellikle son yüzyıllarda Yahudilerin yerine getirdiği işlevlerde aranmalıdır.