Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Sen ki müziksin, müzik dinlerken hüznün niye? Tatlılar kavga etmez; sevinç, sevinçle coşar. Sana zevk vermeyene katlanırsın ne diye? Can sıkanı bağrına basmakta ne anlam var? Birbirine eş olan hoş seslerin uyumu Yine de kulağına sıkıntı mı veriyor?
Yazık! hem kıyasıya harcıyorsun kendini, Hem gönlün yeltenmiyor hiç kimseyi sevmeye. Biliyorsun, saymakla bitmez sevenler seni, Ama besbelli sen aşk duymuyorsun kimseye. Öldüren bir nefrettir yüreğindeki şeytan: Hiç umurunda değil kazsan kendi kuyunu, Çekinmezsin güzelim can evini yıkmaktan Onarmak olmalıyken asıl amacın onu. Sen tutum değiştir de cayayım düşüncemden, Yumuşak bir sevgi koy nefret yerine bir yol; Göründüğün gibi ol: cömert, sıcak, sevecen; Hiç değilse kendine yumuşak yürekli ol. Aşkım uğruna bir “sen” daha yarat kendine: Güzellik onda veya sende yaşasın yine.
Reklam
Antinatalistler bunu sevmedi:)
Gençliğin günden güne kalırken gerilerde Bir yavru yaratırsan alsın diye yerini, Dinçken hayat verirsen o körpe can ilerde Senden göçen gençliğe varıp yaşatır seni. Böyle sürecek akıl, güzellik ve başarı; Yoksa cinnet, yaşlanmak, çürümek yer altında: Hiç kimse düşünmese gelecek kuşakları, İnsanlık sona erip giderdi üç batında. Dünya çoğaltmak için doğmayanlarla dolu, Kaknem, kakavan, kaba: kısırlıktan bitsinler; Yaradan vermiş sana en iyiyi, en bolu, Bu cömert armağana cömertçe karşılık ver. Seni kendine mühür yapmış, bunu böyle bil: Sen de eşler yap diye, ölüp git diye değil.
Saatler, ben saydıkça geçiyor da peş peşe, Nurlu gün, bakıyorum, çirkin geceye göçmüş; Görüyorum soluyor, yaşlanıyor menekşe. Kapkara büklümleri kaplıyor apak gümüş. Yapraksız, çıplak kalmış ulu ağaçlar işte; Sürüleri sıcaktan korurlardı eskiden. Yeşil yaz ekiniydi: şimdi devrilmiş de, Aksakal, salkım saçak, şu arabada giden. Düşünmeden edemem senin güzelliğini: Sen de çökersin vaktin yıkıp geçtikleriyle, Çünkü tatlı ve güzel, her şey harcar kendini, Yetişen tazeleri görüp koşar ecele. Kimse karşı koyamaz Zamanın tırpanına, Kendi soyun direnir o kıyarken canına.
Çok iyi
Ben, gerçeği yazarım, benim sevgim gerçek ya: İnan olsun, sevgilim, güzellerin güzeli, Ana yavrusu gibi, pek parlak olmasa da, Gökyüzünde yanan o altın kandil misali… Onların boş lafları olamaz benim işim: Satacak değilim ki, niçin övecekmişim.
Beklemek cehennemdir, ama beklerim seni, İyi kötü demeden, suçlamadan keyfini.
Reklam
Hoşça kal! Değerin çok yüksek, tutamam seni, Biliyorum kendine ne paha biçtiğini; Özgürlüğe kavuştun alıp değer belgeni, İptal ettik sendeki hakkımın senedini. Nasıl tutarım seni, sağlamadan iznini, Neyim var hak edecek senin zenginliğini, Bu eşsiz armağana kim layık görür beni? Bana verilmiş berat, dönüp buldu vereni. Sen vermiştin kendini, bilmeden değerini Ya da bana vermekle hata işlediğini, Bir yanlış anlamanın sonucu hediyeni; Ama, o yine buldu hatayı düzelteni. Sen benimdin: rüyanın görkemleriyle doldum. Ben, uykuda sultandım, uyanınca hiç oldum.
Ama can yoldaşındır kendi parlak gözlerin, Kendi ateşin besler ruhunun alevini; Kıtlığa çevirirsin bolluğunu her yerin, Kendi düşmanın gibi, ezersin can evini. Şimdi sen yeryüzünün taptaze bir süsüsün, Varlığın çiçek dolu bahardan müjde taşır, Ama kendi koncanda ruhunla gömülüsün, Pintiysen, ince köylü, kendi sonun yaklaşır. Dünyaya acımazsan, oburlar gibi ancak Varlığın da mezar da güzelliği yutacak.
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Al işte! Gel de aklına Yaş Otuz Beş şiiri gelmesin:
Kırk yılın kışı, güzel alnını kuşattı mı, Kapladı mı yüzünü derin çukurlar artık, Gençliğinin kibirli, süslü giyim kuşamı Beş para etmez olur, hırpani yırtık pırtık: O zaman sorarlarsa güzelliğin nerdedir, Dinç ve şen günlerinin hazinesi ne oldu; Dersen yuvalarına çökmüş şu gözlerdedir.
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
270 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.