“Türk’e fenalık edip hayırla ölen, hayırla anılan yoktur...”
Kitap, Türk büyükleri olan kadınlarımızın hayatlarını konu alıyor..
Edebi olarak ilk kadın şairimizin dizelerini paylaşarak, Tomris Hatun’dan başlayıp, Bibi Türkan’dan, Selçuklu Terkenleri’ni, Erzurumlu Nene Hatun’u, Kara Fatma’yı anlatıyor. Aralarda hatırı sayılır diğer Türk kadın kahramanlarımızdan da bahsederek. Son olarak en son dönem kahramanımız Şehit Yarbay Songül Yakut’a da değiniyor..
Geçmişimize altın harflerle adını yazdırmış Türk kadınlarımızın haklı mücadelesini, tarihe damga vuran başarılarını ve Türk milletinin kadına verdiği değeri kaleme alıyor..
Oldukça bilgilendirici güzel bir kitap,
okumak isteyenlere tavsiyemdir..
Bir kadının kendisiyle yüzleşmesi, ciddi tehlikeler barındıran bir oyundur. Kutsal bir dans. Kendimizle karşı karşıya geldiğimizde, iki tanrısal enerji, çarpışan iki evrenizdir. Yüzleşmede gerektiği kadar saygı yoksa, bir evren ötekini yok eder.
Bir kadın balolardan, at yarışlarından, hatta kumardan hoşlandığını gizlemez. Bunu söyler, doğrudan itiraf eder ya da bununla övünür. Ama sosyeteye meraklı olduğunu söyletmeye çalışmayın sakın ona; şiddetle itiraz eder, temelli küser size. Kuşkusuz gururunu inciten tek şey olduğundan, özenle gizlediği tek zaafı da budur. İskambil kâğıtlarına bağımlı olmaya razıdır, ama düklere bağımlı olmak istemez. Bir delilik yaptı diye herhangi bir kimseden daha değersiz olduğunu düşünmez; oysa snopluğu bazı insanlardan daha değersiz olduğunu ya da kendini bırakırsa olabileceğini ima eder. Dolayısıyla sosyetikliği büyük bir aptallık olarak gördüklerini söyleyen bazı kadınlar güzel bir öykü yazmak ya da âşıklarının hazlarıyla dertlerini yaratıcı biçimde çeşitlendirmek için kullanabilecekleri bir inceliği, espri gücünü ve zekâyı sosyetede harcarlar....
“Kendi elleriyle Kur’an-ı Kerimler yazan, bizzat yaptığı tezhipleri süsleyen çok başarılı bir hattattı. Bilinen en eski kadın şairlerimizden de biriydi, PADİŞAH HATUN...”
Kontes Mathilde de Verteuil kırk altı yaşındaydı. Hala Paris'in en hayran olunası sarışını olarak anılıyor du. Yıllar tenini solgunlaştırmış gibiydi. Gençken biraz zayıftı, olgunlaştıkça omuzları ipeksi bir meyvenin yuvarlaklığına kavuşmuştu. Güzelliğinin doruklarındaydı. Altın rengi saçları ve kadife gibi yumuşak gerdanıyla bir salona girdiğinde adeta doğan bir güneş gibi görünür, yirmi yaşlarındaki kadınlar onu kıskanırdı...
Düşünce tarihinde varolma halindeki görüşlerini ilk kez hisleriyle birleştirdiği ve anlamlandırdığı kozmolojik dünya ile kişisel tezlerini insanlığa sunan hemcinslerimizden adını tarihte kanlı bir şekilde andığımız,güzeller güzeli Hypatia …Orestes’in ilk ve son aşkı…Günümüz dünyasının ve geçmiş dünyanın feministlerinin doruk noktasına taşıyıp