Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gitmişti makama arz-ı hâl için 'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını. Bir azar yedi ki oldu o biçim.. 'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını. Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı... Bir baktı konağa alttan yukarı 'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını. Çekti ayakları kahveye vardı Açtı tabakasın, sigara
Sayfa 190
Mutlu insan deyince, yirmi beş bin livr rantı olan, yakışıklı, boylu poslu, ailesine düşkün olan, her akşam gösterilere giden, içen, gülen, uyuyan, yiyen ve iyi hazmeden bir insan akıllara gelir. Eski bir deyim olmasına karşın yanlış değildir. Bana gelince, yirmi beş bin Iivr'den fazla rantım oldu, ailem bana çok iyi davrandı, neredeyse Avrupa'nın bütün oyunlarını izledim, içtim, uyudum, bir kez olsun sindirim konusunda zorluk çekmedim, doğduğum günden beri ne kör, ne topal ne de kambur oldum ... O kadar mutluyum ki, bugün, on dokuz yaşımda, intihar ediyorum!
Reklam
Sensiz yaşanmıyor, geçilmiyor köprüden. Köprüsüz ve ırmaksız durulmuyor, durulmuyor silahsız. Sensiz durulmuyor. Aşılmıyor yürüsek, boşalmıyor konuştukça, içmekle tükenmiyor. Ağrıyor ne varsa senden uzakta, sensiz durulmuyor. Yaşanmıyor gecesiz, gece de gündüz gibi. Geçilmiyor başlayınca büyük deprem, kanlı meydandan, o solugan atla, topal ve kör. Gezilmiyor, sensiz yatılmıyor. Sen ki yatay ve dik, uzat bize durmadan, kolayca yat bize! Uzat bana, yat bana! Barışsın yüzünle yalnızlığım, yedi dağın ardına, büyüsün doyurmadan, vakitsiz. Vakitsiz doyulmuyor. Sensiz gibi her zaman. Bir yerleri bağırmak en sivri karanlıkta! Sensiz taşınmıyor, uzarken saçlarının alacakaranlığı, bükülmüyor, bükmeden sevmek istediğim. Öpülmüyor, sensiz kopuk ne varsa. Sarılmıyor, sensiz kırık ne varsa, Kocanmıyor, ölünmüyor!
Tanrı herkesi kör, topal, kambur yapmadığı gibi, şair ve yazar da yapmıyordu.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Kendini Halkın Sağlığına Adayan Doktor... Bir Köy Doktorunun Hatıraları adlı eserin yazarı, göreve başladığı ilk günden beri günlük tutuyor ve Tıp Fakültesini nasıl bitirdiğini, bölge hizmetine hangi niyetle başladığını kaydediyor. Talihi kendisine pek yardımcı olmamış, çocukluğunu ve gençliğini muhtaçlık ve yokluk içinde geçirmiş.
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
Reklam
Sen benim Dulcinee’m için ölmekten, bir kahraman gibi canını feda ederek onun yanında eşsiz bir şan ve şerefe erişmekten memnun olmayacak mısın? — Ben öldükten sonra şan ve şeref kaç para eder. Derimin sağlam kalması bundan çok daha iyidir. — Fakat düşün ki o deri, er geç bir gün böceklere, kurtlara gıda olacak. — Fakat ne kadar geç olursa o kadar iyi olur. Siz Dulcinee’nizi sevdiğiniz gibi ben de, kör topal, kendi karımı ve çocuklarımı seviyorum.
Sayfa 124Kitabı okudu
İSYANLI SÜKUT Gitmişti makama arz-ı hâl için, 'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını. Bir azar yedi ki oldu o biçim... 'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını. Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,
135 syf.
10/10 puan verdi
Çocukluğum, Cengiz Aytmatov'un çocukluk ve ilk gençlik anılarının yer aldığı bir kitap. Alman yazar Hitzer tarafından Aytmatov ile yapılan söyleşiler sonucunda ortaya çıkmış bir kitaptır. Türkiye’de 2002 yılında neşredilmiştir. Almanya, Aytmatov’un çok özel bir okur kitlesinin olduğu ülkelerden birisidir. Zaten uzun yıllar Brüksel’de bulunan
Çocukluğum
ÇocukluğumCengiz Aytmatov · da Yayıncılık · 2002114 okunma
Tanrı herkesi kör, topal kambur yapmadığı gibi, şair ve yazar da yapmıyordu.
Reklam
Fakat ne olursa olsun bir şeyler yapabilirdi. Her insanın ölünceye kadar yapabileceği bir şeyler vardı. Her insan da, kör topal bunu yapıyordu. Mesele iyiyi kötüden ayırabilmekte idi ve her şeyin, ama her şeyin iyisi de, kötüsü de oluyordu.
Geri191
1.378 öğeden 1.366 ile 1.378 arasındakiler gösteriliyor.