Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nevruz Türklerin Ergenekon'dan Çıkış Bayramıdır. Bu yazıyı okumaya başladığınızda Bölücüler yine o tehdit dolu Nevruz kutlamalarından birini gerçekleştirmiş olacaklar. Bu yılı "çözüm Nevruzu" ilan ettiler. Muhtemelen yaktıkları nefret ateşinin üzerinden "Öcalan'a özgürlük" sloganlarıyla atlayarak "ayaklanma"
228 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Narnia Günlükleri serisinin dördüncü romanı. Diğerleri gibi oldukça güzel bir roman. Lucy, Edmund, Peter ve Susan bir gün okula giderken bir güçle farklı bir yere giderler. Burası Narnia'dır ama kendi hükmettiği dönem üzerinden yüzyıllar geçmiştir. Miraz adında bir kral vardır. Prens Caspian, eski güzel Narnia'yı merak eden nadir kişilerden biridir ancak hayatı tehlikededir. Çünkü Miraz'ın bir çocuğu olmuştur ve artık varisi olduğundan Caspian'ı öldürmek ister. Kaçan Caspian Susan'ın yardım borusunu üfler ve dört kardeş Narnia'ya gelir. Aslan da yardım edecektir ancak acaba savaşı kim kazanacaktır? Keyifle okunan bir roman.
Prens Caspian
Prens CaspianC. S. Lewis · Doğan Egmont Yayıncılık · 20121,434 okunma
Reklam
540 syf.
10/10 puan verdi
Bu kitabı okumadan önce "Beyaz Kraliçe " adlı eseri okumanızı tavsiye ederim. Warwick Kontu (Kralyapan) kızları İsabel ve Anne'ye söz hakkı tanımadan sadece kendi hırsları adına saraya yakın olan ve kim güçlü ise ondan tarafta yer alan ve bu uğurda tüm değerlerini hiçe sayarak ;kızları adına çocuk yaşta evlilik sözleşmeleri yapıp kızlarından birinin tahta oturması için Kral Edward'a karşı gelmekten çekinmeyerek sonunu kendi elleri ile hazırlamıştı.. Anne ve İsabel babalarının ölümünden sonra saygınlıklarını geri kazanabilecekler miydi? Saray etrikalarının içinde dost ve kardeş olarak hırslarını yenebilecekler miydi? Anneleri kendi çıkarları için mi yoksa kızları için mi savaşacaktı? 1400 lü yıllarda İngiltere Krallığının karanlığı,toprak ve taht savaşları ,kız çocuklarının miraslarının eşe geçmesinin üzerine yazılmış harika bir eser.Tavsiye ederim...
Kralyapanın Kızı
Kralyapanın KızıPhilippa Gregory · Artemis Yayınları · 201484 okunma
"Bütün buraya mı?" diye sordu Dinokrates. "Bütün buraya," dedi Kral. "Hemen yarın, seherin ilk ışıklarıyla çalışmaya başlamanı istiyorum. Ben bir yolculuğa çıkmak zorundayım, döndüğümde evlerin yükselmeye, yolların taşlarının dizilmeye, limanın rıhtımlarının yapılmaya başlandığını görmek isterim." "Elimden geleni yapacağım, efendim. Peki, bana kim para verecek?" "Genel Sekreterim Eumenes verir." Sonra bu tuhaf mimarı, ıssız ovanın ortasında elinde topuzu, belinde aslan postuyla ardında bırakıp çadıra dönmek üzere arkasını döndü. "Kolay gelsin!" diye seslendi. Kral şölene ve arkadaşlarına katılmadan, "Son bir şey efendim," diye atıldı adam. "Kentin adı ne olacak?" "İskenderiye. İskenderiye dünyanın en güzel kenti olacak."
Sayfa 352Kitabı okudu
Halkı tarafından çok sevilen bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır. Günlerce çalışırlar, birbirinden güzel resimler yaparlar, eserleri saraya teslim ederler. Tablolara bakan kral sadece ikisinden hoşlanır. Ama birinciyi seçmesi için karar vermesi gereklidir. Resimlerden birisinde bir göl vardır. Göl, tıpkı bir ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslemektedir. Resim, bakanlara mükemmel bir huzur hissi verecek kadar güzeldir. Diğer resimde de dağlar vardır. Ama engebeli ve çıplak dağlar. Dağların üstündeki öfkeli gökyüzünden boşanan yağmurlar ve çakan şimşek ise resmi daha da sıkıntılı bir hale sokmaktadır. Dağın eteklerindeki şelale insana gürültüyü, yorgunluğu hatırlatacak kadar hırçın resmedilmiştir. Kısaca resim, pek de öyle huzur verecek türden değildir. Fakat kral resme bakınca, şelalenin ardında kayalıklardaki, çatlaktan çıkan mini minnacık bir çalılık görür. Çalılığın üstünde ise bir anne kuşun örttüğü bir kuş yuvası göze çarpmaktadır. Sertçe akan suyun orta yerinde anne kuşun kurduğu yuva izleyenlere harika bir huzur ve sakinlik örneği sunmaktadır. Ödülü kim kazandı dersiniz? Tabi ki ikinci resim... Kral bunun nedenini şöyle açıkladı: "Huzur hiçbir gürültünün, sıkıntının ya da zorluğun bulunmadığı yer demek değildir. Huzur, bütün bunların içinde bile yüreğimizin sükunet bulabilmesidir
464 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Arkadaşlar bu kitabı okuyun, okuyun, ben de bir kez daha okuyacağım. 1789 Fransız İhtilali, halkın yıllarca boyun eğdiği kralın kafasını alıp sokaklarda dolaşması, soylu sınıfının düşüşü, giyotinin masum canları bile acımasızca götürüşü, 1.Cumhuriyet'in ilanı, halkın kana susamışlığı ve intikam... İntikam çok daha ağır basıyor. Zamanında soylu sınıfının geniş kısmının zerre değer vermediği aşağı tabaka dizginleri ele alıyor ve döktükleri her damla kanın fazlasını istiyor. Yıllarca açlıkla mücadele eden, köle durumuna düşüren sisteme karşı çıkan halk, cahilliği yüzünden sesi en çok çıkanı destekliyor, mahkemeler artık kim daha çok zenginse değil, kim daha çok bağırıyorsa onu haklı çıkarıyor. Halk cahil, o yüzden suçsuz insanlar da giyotine gönderiliyor, ama halkı cahil bırakan da onu açlığa terk eden de kralın soytarıları ve kral, kendi idamlarında kendi parmakları var. Roman, masum olmasına rağmen, ailesinden kalan soylu ünvanı yüzünden idama mahkum edilen, ilkinde haklı bulunan ama intikam için tekrar mahkemeye çıkarılan Charles Darnay, ona tıpatıp benzeyen, hayatın sillesini yemiş, oldukça zeki, hak etmediğini düşündüğü duyguları yoksayan, bunun içindir ki duygusuz sanılan Sydey Carton üzerine kurulmuş. Bu iki gencin sevdiği masum bir genç kız da hikayeyi tamamlıyor. Kitabın sonlarına doğru Sydney Carton'un tavrı, hüznü hala aklımda, onu unutamam. Kitap olağanüstü, ilk elli sayfa konuya girmeye zorlanabilirsiniz ama devam etmeye değer. Charles Dickens beni derinden etkiledi, ne desem az gibi geliyor. O yüzden topu size bırakıyorum :)
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Can Yayınları · 202358,6bin okunma
Reklam
Yarı deli bir kral Nasrettin hocayı eşek çaldığı için idama mahkum etmiş. Tam idam edilecekken Nasrettin haykırmış "Bu hayvan aslında benim kardeşimdir, bir büyücü onu bu kılığa soktu, bir yıllığına bana teslim edilirse bizim gibi konuşmayı öğretirim ona!" Aklı karışan hükümdar sanığa vaadini yineletmiş, sonra da hükmünü vermiş : "Öyle olsun! Ama günü gününe bir yıl içinde bu eşek konuşmazsa idam edileceksin" Oradan ayrılırken karısı Nasrettin 'in yakasına yapışmış : "Böyle bir şeyi nasıl vaat edebildin? Bu eşek konuşmayacak biliyorsun. " Tabii ki biliyorum, diye cevap vermiş Nasrettin, ama bir yıl sonra kim öle kim kala? Bir yıl içinde kral da ölebilir, eşek de ölebilir, bende ölebilirim. "
Sayfa 309 - YKYKitabı okudu
464 syf.
8/10 puan verdi
Kimin kim olduğu karışık bir kitaptı. Ana karakterler bi baktım hoopp diye aşık oldu. Çoğu şey hızlı gelişti gerek kişiler arasındaki ilişkiler gerekse kurgu. Beni rahatsız eden gereksiz detay verilen kısımları çoktu.Mesela sonu çok saçmaydı yani anlam veremedim.Kral adayı James'i amcasından uzaklara götürmek Atmaca'nın en büyük görevidir ama saraydan ayrılmadan bir gece önce odasına giren ve bi anda koynunda bulduğu kızıl aklını başından alır . Jane istemediği bir adamla evlenip mal olarak görülmek istemez majestelerinin kendi düşüncesini sormayacağını düşünüp James'in hizmetçisi kılığına girer ve kayıplara karışır. Jane'in dik başlılığı ve sivri dili başlarına iş açar haliyle.Keyifli okumalar...
Kalp Hırsızı
Kalp HırsızıVirginia Henley · Olimpos Yayınları · 201552 okunma
Değirmenci, Oğlu ve Eşek İki şairimiz, Malherbe ve Racan, Baş başa kalmışlar bir gün. Aralarında açık konuştukları için: - Sana bir şey soracağım, demiş Racan; Sen görmüş geçirmiş adamsın, Hayatı benden iyi bilirsin. Benim artık karar verme zamanım. Ben kimim, nem var, ne işe yararım? Bunları senden iyi bilen yoktur. Ne dersin? Gidip taşrada
Sayfa 93
SENDE Mİ BRÜTÜS? ÖYLEYSE YIKIL SEZAR! BÜLENT AKYÜREK M.Ö 44 yılının 15 Mart günü Roma İmparatoru Sezar en yakın adamı Brütüs tarafından sırtından bıçaklanırken Sezar arkasını dönüp”Sende mi Brütüs?” dedikten sonra kendini senatonun merdivenlerinden aşağı bırakıp “Öyleyse Yıkıl Sezar” diyerek ölmüştü. Brütüs’ün halen Sezar’ın öz oğlu veya
Reklam
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.