Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Paraşüt
Manzara harikaydı, tüm ekipmanımla uçurumun kenarında atlamak için nefesimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Cebimdeki bitter çikolatanın yarısını iki ısırıkta ağzıma attım ve kalanını cebime geri koydum. Çikolata tadında 3'ten geriye doğru saydım ve kendimi aşağıya bıraktım. Sanki ruhum bedenimden ayrılmışçasına boşluğa doğru düşüyordum. Biraz
Çarlık imparatorluğu sınırları içinde yaşayan Türklerin durumu... Azerbaycanlılar, Kuzey Kafkasyalılar, Kırımlılar, Türkmenler, Özbekler, Kırgızlar, Başkırtlar, Kazaklar dayanılması imkânsız bir baskı altında. Türk aydınları, nereden gelirse gelsin, en ufak bir kurtuluş ışığına umutla sarılıyorlar. İşte o sırada ihtilâl patlıyor, koca bir memleketi kana buladıktan sonra kazanıyor. İhtilâlin yüzü yumuşaktır. Çarlık Rusya'sının gaddar pençelerinde kıvranan bütün esir milletlere olduğu gibi, Türklere karşı da dost görünüşlüdür. Lenin ve Stalin, 1917 yılında ortak bir beyanname yayınlıyorlar. Müslüman Türk milletlere millî bağımsızlığı, kendi kendilerini idare hakkını, dilleri, dinleri ve geleneklerine dokunmamayı vaat ediyorlar. Oyunlarının hayli başarı kazandığı, kısa bir süre tilkinin kuzu sanıldığı bir gerçektir. Rusya'daki Türk aydınlarının çoğu kızıl ihtilalin karşısına çıkmamış, uyandırmağa çalıştıkları milletlerini tehlikelerin en müthişine karşı gerektiği gibi uyarmamış, milli bağımsızlık hayalinin cezbesine kapılmışlardır. Sonucun ne olduğunu, hainlerle gafillerden başka herkes biliyor.
Reklam
Aklımızın almayacağı bazı şeyler vardır. Adalet duygumuzu aşan şeyler.
Sayfa 44 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Peki, gerçek nerededir? Canlılarla ölüler arasında durmamacasına sürüp giden bu büyük dirimsel ve toplumsal oyunda, kazanan tek tarafın canlılar olduğu kesin. Ama -bütün Kuzey Amerika söylenleri de bunu doğrulamaktadır- simgesel olarak (nice söylenler bunu gerçek biçiminde betimler) oyunda kazanmak, karşıtını "öldürmek"tir.
Ersever’in gazete ve ajanslara gönderdiği bildiri “Ben A. Cem Ersever, PKK’yla mücadelede atılan adımların yanlış olduğunu, mücadelenin ehil ellerce yürütülmesi gerektiğine, TC’nin PKK sorununa karşı bir stratejisinin olmadığına inandığımı ve 1992 yılında zevahiri kurtarmak gerekçesiyle bilgisizce yapılan Kuzey Irak harekâtının devleti bir açmaza soktuğunu, PKK’ya siyasî kazanımlar getireceğini, güçlenmesini sağlayacağını, siyasî işportacı Celal Talabanî isimli şahsın Türkiye’de sadece PKK’nın askerî gücünü ele geçirmek maksadıyla tezgâhlar peşinde olduğunu beyan ederek, 1993 yılı mart ayında kıdemli binbaşı rütbesinde Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Grup komutanlığı görevinden kendi isteğimle ve bazı arkadaşlarımla birlikte emekli oldum” diye uzun bir cümleyle başlıyor.
Doğan KitapKitabı okuyor
9 Eylül 1943'te, faşizmin yıkılışıyla birlikte, bu kez Kuzey İtalya'da Alessandria'da Almanlar tarafından esir edildim. Onlar hesabına çalışmak istemediğimden, Polonya'daki bir toplama kampına gönderildim. Birçok Alman toplama kampını dolaştım. 1945'te bulunduğum kamp İngilizlerin eline geçti, beş ay sonra İtalya'ya gönderildim. Esirlikte geçen günlerim, hayatımın en yoğun çalışma dönemi olmuştur. Canlı kalabilmek için elimden gelen her şeyi yapmam gerekti. "Beni öldürseler bile ölmeyeceğim" diye özetleyebileceğim bir programa kesinlikle kendimi vererek başarıya ulaştım. (İnsan kırk beş kiloluk bir kemik torbasına dönüşür; üstelik bit, tahtakurusu, pire, açlık ve hüzün de buna eklenirse canlı kalmak kolay değildir.) İtalya'ya döndüğümde, birçok şeyi, özellikle de İtalyanları değişmiş buldum. Bu değişiklik iyi yönde mi olmuş yoksa kötü yönde mi diye öğrenmek için oldukça uzun bir süre çaba harcadım. Sonunda hiç değişmediklerini anlayınca, öylesine üzüldüm ki evime kapandım.
Reklam
Tebrizi'nin aşk-ı âlem kitabındaki kırk kuralda söylediği gibi: "Ne yöne gidersen git doğu, batı, kuzey ya da güney çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır."
Nihai son
Doenitz, onların (Müttefikler) güvenini kazanmak için toptan batırma emri için kararlaştırılmış olan "gökkuşağı", şifresini vermedi. Bir tehdit veya tazyike maruz kalmadan komutanlarının filonun düşman eline geçmesine razı olacağına inanmayan denizaltı komutanları, kendi aralarında telsiz konuşmaları yaparak, şifreyi kulaktan kulağa uçurdular ve gemiler birer ikişer denize açıldı. Kısa bir zaman sonra Kuzey Denizi ve Baltık Denizi şiddetli patlamalarla sarsılıyordu: 221 denizaltı intihar etmişti.
"Buraya gelince rutinleri aksar dedim ama sabah bir görseydin. Hepsi şuraya yan yana dizilmiş şımav çekiyordu. Kuzey sık sık meydan okur Deniz'e. Sırtlarına çocukları oturtup şınav çekiyorlar bazen... Erkekler neden az yaşar? İşte bu yüzden."
Sayfa 312 - Güneş Çakırca
Reklam
"Kusey'ciğimden yeden iki tane var Lina'cığım?" "Kuzey benim. Sana deniz kızlı bir oyuncak aldık hani birlikte?" "Yeden senden iki tane var?" "Benden iki tane yok. Bana çok benziyor sadece."
Sayfa 282 - Alin ve Kuzey
(...) iner inmez doğu ve batıya, kuzey ve güneye hızlı bir şekilde yayılan, sokaklarda, sohbet meclislerinde ve toplantılarda dilden dile dolaşan Mekki ayetlere başvur ve onlar üzerinde gereğince düşün. Bu ayetler Araplara son derece açık ve anlaşılır bir şekilde hitap ediyor, başta Lat, Uzza ve Menat olmak üzere o dönemde Arapların en büyük ilahlarını küçümsüyor ve onlardan uzak durmaya çağırıyordu. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) asla bunlardan herhangi bir şey gizlememiştir. Şüphesiz o yalnızca bir uyarıcıydı.
Sayfa 27 - Beyaz Minare Kitap
Mesela kuzey kutbunu Keşfe giderken Mesela denerken Damarlarında bir serumu Ölmek hiç ayıp olur mu? Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da Hatta sevda yüzünden Ölmek de ayıp değil Seversin dünyayı doludizgin Ama o bunun farkında değildir Ayrılmak istemezsin dünyadan Ama o senden ayrılacak Yani sen elmayı seviyorsun diye Elmanın da seni sevmesi şart mı 🌼🌼🌼🌼🌼🌼
Osmanlı'lık seferleri artık sona ermiş bir çürük tekne olabilir fakat biz sadece Osmanlı değiliz ki!biz Osmanlı olmadan önce Türktük.bugün de türküz.kaybolmakta olan sadece Osmanlı vatanıdır.Türk'ün vatanı ise dünyayı kaplıyor.Türk'ün yaşadığı her yer hangi bayrak altında olursa olsun Türktür.Türk'ün vatanı tuna'dan meriç'ten altaylara Çin seddi'ni hatta sarı denize kadar uzanıyor.Arap çöllerinde ve himalayalardan kuzey buz denizi'ne kadar uzanıyor.hem şimdi yeni kahramanlar kazanıyoruz.Oğuzhan Bilge Kağan Cengizhan Timurlenk babürhan ve niceleri...
Sümer astronomi metinlerinden biliyoruz ki, Dünya’yı saran gökyüzü; (Enlil’e tahsis edilen) kuzey “yol”unu, (Ea’ya tahsis edilen) güney “yol”undan “Anu Yolu” diye bilinen geniş bir bantla ayırmaktadır. İki rakip kardeş arasındaki ayırma çizgisinin; Tufan’dan sonra yeni yerleşilen Dünya Dört Bölgeye bölündüğünde kurulduğunu varsaymamız doğaldır; Otuzuncu Paraleller (kuzey ve güney) tufan öncesi zamanlardaki gibi yine sınır çizgisi olarak iş görüyorlardı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.