Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
İlayda Anameriç
İlayda Anameriç
@lydnmrc
üniversite
105 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
2021/63
Bu nasıl iştir ey Allahım? Bu nasıl iştir? İnsanlarını bu şartlarda yaşatmak için mi yaratmaktasın?
Herkes Allah'ın kulu. Bir Nasturî köyümüzü yakarken diğeri nafakamızı verdi. Kürtün Türkün ölümü, öldürmeyi seçeni de var, toprağını süreni, hayvanını güdeni de. Türkün de Kürdün de gavurun da hem iyisi hem kötüsü vardır. Hepimizi aynı Allah yaratıyor. Sen cinsinin iyisi ol.
Fırat'ın ayrı düşürüp ulaşılmaz kıldığı ,Erzincan in uzak bir köyü, doğum yapan bir kadın , yol / köprü olmadigi için Hastaneye ulasamayip doğumda ölen , yavrusunu da öksüz bırakan kadının kocası Bayram.. yörenin valisinin kapısında kucağında bebeğiyle bulur kendini ve döker içindeki isyanı kendince ..bu isyan yıllardır çözülemeyen , yapılıp da yerine konamayan köprünün hikayesine ve bu hikayenin kaldığı yerden yazılmaya devam etmesine götürür okuyucuyu..
Erzincan valisi Recep Yazıcıoğlu'nun hayatından esinlenerek yazıldığı söylenen eserde , bir valinin namzetinde bir yörenin ve hatta bu yöreyi şekillendiren onlarca farklı karakterde insanin oldukça realistik kurgulanmış hayatlarına ziyarette bulunuyorsunuz. Daha önce üst üste okuduğum kulin romanlarında hep aynı karakterlerle ve aynı hayat tarzıyla karşılaştığım konusunda bir yakınmada bulunmuş ve keşke daha fazla Anadolu insanını ve hatta toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan farklı yörelerden yurdum insanıni temsil edecek karakterlere ve onların hikayelerine yer verdiği eserler olsa idi demiştim. Köprü de tam olarak bunu buldum ve Ayşe kulin i bir kez daha tebrik ettim. Kalemine sağlık
2021/62
Her yerde, rekabetin olduğu tüm alanlarda sinirlilik ve yüksek hassasiyet fikir insanlarının ayırt edici özelliği. Belki de böyle olması gerek..
Deliriyordum, büyüklük hezeyanina kapılmıştım, fakat neşeli, zinde ve hatta mutluydum,ilginç ve orjinal biriydim. Şimdi daha makul ve daha saglikliyim fakat herkes gibiyim. Vasatım, sıkıcı geliyor yaşamak.. ah ne büyük gaddarlik ettiniz bana! Halüsinasyonlar görüyordum, ama kime ne zararı vardı bunun?
Psikoloji ve felsefe uzerine çalışan bir doktor..peki bu doktor psikolojik sorunlar yaşamaya başlarsa ne olur? Çevresi tarafından takdir gören bir adamın bozulan psikolojisi ile ego ve megolomani cikmazina sürüklenirken kendini de anlamaya ve yorumlamaya çalışması , bir nevi delilik ile deha arası bir savaş.. aralara serpiştirilmiş bir aşk ve evlilik..takip eden gerçeklerle yüzleşme anı ve hafif bir dram..
Yazarın kendisi de bir hekim olduğundan dönemin Rusya sında karsilastigi vakalardan etkilenerek bu eseri ortaya koyduğu söylentiler arasında ki kendisi dahi eserini tıbbi bir çerçevede değerlendirmekte. Kısacık bir öykü içinde pek çok sorgulama noktası bulacağınız bir eser bence. Kitabı bitirdigimde aklımda en net kalan şey de , belki de dahi olmak ya da en azından insan olarak mutlu olmak için ille biraz da olsa delilik gerektiği..
2021/61
Gogol, "beyler, bu dünyada yaşamak can sıkıcı bir şeydir" demişti..
Yaşam güzel diyorsunuz. Ya sadece görünüşteyse bu?
Anton Çehov un okuduğum ilk tiyatro metni..
Öykü Moskova yi yıllar önce terk edip küçük bir ile göçmek zorunda kalan ve aile fertlerini kaybetmis 4 kardeşin yaşamından kesitler sunuyor bize.. ucu kız biri erkek olan kardeşler üzerinden aslında yaşamın içerisinde karşılaşacağımız farklı karakterleri ortaya koymaya çalışmış yazar. Bunları kardeşlere sigdiramayinca da bir kaç askeri rütbeli ek karakterler kondurmus. 19.yy sonlarında Rusya da nasıl bir ortam ve hayat tarzı vardı çok bilmemekle beraber , bu kısacık öyküde bu karakterlerin böyle bir ortamda bir araya gelmesi bende bu izlenimi yarattı.
Temel olarak yaşam koşulları veya toplumsal statü değiştikçe kişilerin davranış tarzlarında ve bireysel mutluluk düzeylerinde değişkenlik gösteren noktalara dikkat çekmek istemiş bence yazar. Bunu evlilik, iş, toplumsal sınıflar , felsefe ve az da olsa siyasi noktalar üzerinden yapmış.. mutluluğu nerede kaybettik nerede bulacağız sorunsalı aklımda kalan temel nokta oldu diyebilirim. Kötü bir anlatım değildi , bir oturuşta bitiyor kitap zaten, ama efsane olduğunu da söyleyemeyeceğim.
Okur Takip Önerileri
2021/60
Babasının dediği her şeyi duymuştu. bu geyik, bu gördükleri ren geyiği hayatta kalmamalı, hatalı olduğu için vurulmalıydı. çevresine uymadığı için yaşamaya hakkı yoktu.
Oscar Wilde'ın bahsettiği suçu işlemişlerdi. "En büyük adilik ortaya çıkarılmaktır."
Rasmus, Benjamin, Paul, Bengt, Reine..Kendi hissettikleri gibi olma yolunda
2021/59
Bir kadın ve bir erkeğin alisilageldik hikayesi; alisilageldigi gibi, hep yaşandığı gibi olan. Sonu da aynı sıradan son. Kadın acı çeker , erkek özgür kalır.
Kadın için utanç kaynağı olanı erkek için de alçaklık addedene kadar asla adil olamayacaksınız.
Önemsiz bir kadın , wilde ın tiyatro oyunu / senaryo şeklinde yazdığı, İngiliz
2021/58
Rüzgar arpini eline almış, dünyanın çok gençken öğrendiği eski bir şarkıyı çalıyordu.
Hayal kırıklığı yaratan bir dünyada yaşıyoruz.
Dünyaya her çeşit insan lazım ama bence bazılarını dışarıda bırakabiliriz.
''Kasım genelde sevilen bir ay değildir, sanki dünyanın yaşlanmaya başladığını bir anda fark edip ağlamaya başladığı bir aydır.''
Anne ve Avonlea halkının neredeyse bire bir ayni çizgide ilerlediği , hikayenin iniş çıkış yaşamadan düz bir hatta ama akıcı bir dille devam ettiği , bol bol betimlemeye, iyilik timsallerine , hayal gücünün doruk noktaya ulaştığı olaylara yer verildiği bir anlatım olmuş. İlk kitaptan farkı kesinlikle Anne in daha az konuşması ve eklenen yeni karakterler..onun dışında pek bir fark göremedim. İlk kitabı okudugumda ne hissettiysem ikinci kitabı bitirdigimde de aklımda olan oydu ki korkularimi kanıtlar nitelikte devam eden bir okuma oldu.
Genel yorumları incelediğimde herkesin bayildigi , öve öve yere göğe sigdiramadigi bir kitap olması beni oldukça şaşırttı. Okumaya devam ettikçe aklımda olan hep 'evet tamam , iyilik , hoşluk , güzellik, ne tatlı insanlar , evet iyi ki böyle davranmışlar , tamam şimdi ne olacak, AA uyuz adamın içinden bile iyi biri çıktı , o da iyi tamam , bütün dünya buna inansa hayat bayram olsa da ee şimdi?' oldu. Ve elimde 3 kitabı daha var , onun dışında yayınlanan 3 kitapla birlikte toplam okunmayi bekleyen 6 kitap daha! Aynı çizgide devam edecek diye okumak istememeye başladığım..sanırim.araya başka kitaplar sokmak çok daha iyi olacak, aşırı doz Anne aldım..
2021/57
sessizce oturmuş, bana bu kadar yabancı oluşuna şaşırıyordum
Ölmüşlerin kavgasını neden yeni doğacak olanlar sürdürmek zorunda..
Kuzeyin yazarı Jack London in çerezlik , bir saatte biririlebilecek bu eseri hikayeye girişi ile pek çoklarıni hayal kirikligina uğratmış.. aslında bu yorumlara katılmamak pek elde değil çünkü gerçekten ilk
2021/56
Herkes gibi sade ve usturuplu olmaktansa kendi başıma saçma olmayı tercih ederim.
Artık anlamaya başladım, büyümenin en kötü tarafı bu. Çocukken çok istediğin şeyler, onlara ulaştığın zaman o kadar da harika görünmüyor.
Kahramanımız Anne , ard arda anne ve babasını kaybedip çok küçük yaşta yalniz kalmış, bir kaç ailenin yanında onların
2021/55
Toplumun öyle bir düzeni var ki, işçiler ne kadar çok çalışırsa tüccar ve toprak sahipleri o kadar çok para kazanır, onlarsa her zaman işçi hayvanlar olarak kalır
İnsanın karısı varsa derdi var demektir;ama sahip olduğu kadın karısı değilse derdi daha da büyüktür.
Tanrı'ya seslenerek şöyle dedi: "Eğer varsan bu adamı iyileştir, onu
2021/53
Biz yanarsak, siz de bizimle yanacaksınız!
Dürüst olmam gerekirse, atalarımızın pek övünülecek bir yanı yoktu.Demek istediğim, savaşlar ve bozulmuş bir gezegenle bizi içinde bıraktıkları durum ortadaydı.Kendilerinden sonra gelecek insanları hiç umursamadıkları açıkça belliydi.
Ve işte geldik serinin üçüncü kitabına..isyan buyuyor katniss
2021/52
Eğer bir avuç orman meyvesiyle yerle bir olabiliyorsa, sistem çok kırılgan demektir
Aslına bakarsanız, ölümüm onu hala kurtarabilirdi. Kurtaramazsa da bir şey değişmezdi. İnadına ölmek de yeterliydi.
Serinin ikinci kitabına artık ne aksiyonla karşılaşacağız bakalım diyerek başladım.oyunlar bitmiş peeta ve katniss amaçlarına ulaşmış ama Capitol un eli daha doğrusu gül kokulu soluğu hala katniss in üstünde kalmıştı.. beklediğim bir isyan bir kaçış veya bir aşk üçgeni ile süslenmiş zorluklardi ama yazar beni sasirtmayi ikinci kitabında da başardı ve kendimi yeniden açlık oyunlarında buldum, ilk kitaptan bambaşka bir şekilde..
Yine elimden birakamadan bir çırpıda okuyup bitrdigim bir an önce diğer kitaba geçmek için sabirsizlandigim bir okuma oldu. İlk kitaba nazaran sistemsel sorgulama ve atiflarin daha az yer aldığı, ancak yine de güce sahip olanların bunu ne kadar ileri götüreceğine dehşetle şahit oldugunuz, katniss karakterinin ağzından anlatıldığı için onun gibi neler olduğunu bilmediğiniz ve olayları anlamaya çalıştığıniz satırlarla akıp giden bir macera sizi bekliyor diyebilirim. Gelsin üçüncü kitap..
2021/51
Bizi bir ekip olarak sunduktan sonra birbirimizi öldüreceğimiz bir arenaya koyacak olmaları hiç de adil değildi.
Burada, hiçliğin ortasında bile, birilerinin sizi duymasından korkarsınız
Amerika da küllerinden yeniden doğan bir ülke panem , başkent Capitol, bu başkente bağlı aslında 13 olup biri yiten ( ki nasıl ortadan kalktığı henüz ilk kitapta anlatılan bir detay değil) ve böylece geriye kalan 12 mıntıka. Her mıntıka nin kendine özgü yaşam ve geçim şartları var ve hepsi de Capitol e bagli ve barış muhafizlarinin gözetimi ve baskısı altında..ve her yıl yapılan , serinin ilk kitabına da adını veren açlık oyunlari hikayeyi oluşturan ana konu..her mıntıkadan seçilen iki genç haraç bir similasyon alanında tek hayatta kalan olmak için hem açlıkla hem birbirleri ile savaşıyor..
Kitap kategori olarak fantastik bilim kurgu alanında değerlendirilmiş olsa da tam anlamıyla distopik bir roman olduğunu düşünüyorum. Evet içerisindeki kurgu çok iddialı bir hayal gücünün eseri, diğer yandan tamamen sisteme ve gücü elinde bulunduranlara yapılan taslamalarla dolu sorgulayıcı bir anlatim..bu başkaldırı ve sorgulamayı , ya da bu şekilde bir sistem içerisinde yaşamı , böyle bir kurgu ile okumak ise alınan keyfi kat be kat arttırdı diyebilirim..elimden bırakmak istemedim ve serinin diğer kitaplarını bir an önce okumak istiyorum. Herkese tavsiyemdir
2021/50
Iyi dostlar, iyi kitaplar ve bir de huzurlu vicdan; işte ideal hayat...
Nedense bir gelenek ne kadar mantıksızsa ondan kurtulmak o kadar zor oluyor.
Herhangi bir tarih belirtilmese de kitabın arka bilgilendirme yazısında söylendiği üzere 1800 lerin ikinci çeyreğinde geçen hikaye bizi Amerika'nın Mississippi nehrinin kıyısına , haylaz ve uslanmaz bir yaramaz olan Tom un dünyasına götürüyor.
Çocukluğuma dair hatırladığım en eski , ilk okunan kitaplar cin Ali serisi ise , ardından muhtemelen Tom Sawyer in maceraları gelir.
Çocukken okumak ayrı , bir yetişkin hatta bir anne olduktan sonra okumak ayrı bir tat verdi bana. Gittikçe uzaklastigimiz o saf ama haşarı dünyaya uzaktan bir göz kirpmaydi tekrar okuma deneyimi.. ne kadar istesek de o bakış açısına tekrar sahip olamayacagimizdan belki, çocukları bir yetişkin olarak anlama seruveniydi. Geçmişe duyulan özlem, gülerek hatırlanacak kendi yaramazlık deneyimlerinin göz önünden birer birer gecisiydi. İçindeki çocuğu özleyen herkese tavsiyemdir
2021/49
Değişimin ve değişime gereksinimin olmadığı yerde akıl da yoktur.
Erkeğin gücü ile kadının uysallığı, aile kurumu ve kadın ve erkek mesleklerinin farklılığı, bedensel güç çağının baskıcı zorunluluklarından başka bir şey değildir.
Bilim kurgu yazarlarının atalarından görünen h.g.wells in eseri, zamanda yolculuğu konu eden ilk kitap. 1895 de yayınlanan bu eserde Zaman yolcusu olarak adlandırılan ana karakterimiz zaman makinesini icat ediyor ve geleceğe hem de öyle yakın değil sekiz yüz binlerde ki yıllara gidiyor..ve burada geçirdiği sekiz günü geri dönüp dostlarına anlatıyor. Kısacık 100 sayfalık bir kitap ama düşündürdükleri bu sayfalara sığmayacak kadar derin.
Zamanda yolculuk temalı pek çok kitap veya film genel itibariyle teknolojik gelişmelere odaklanırken Wells in hayal ettiği bu kurguda insanın değişimine odaklanması dikkat çekici ilk nokta bence. Toplumsal yaşamın, devlet veya otorite kavramlarının , sistemsel sorgulama ve ya çözümlemelerin yoğunlukta olduğu bu dönemde doğal olarak en çok atıfta bulunduğu konu sınıf ayrılıklarının ve toplumsal adaletsizliğin en sonunda nelere yol açacağı olmuş. Darwin in evrim teorisine oldukça katıldığını düşündüğüm yargilariyla bezenmiş kurgudan insanın ve dünyanın sonunun yine başladığı noktada biteceği görüşünü savunduğunu anlıyorum ..
Sonuçta bir bilim kurgu eserinden ziyade toplumsal sorgulamalari içinde barındıran bir eserle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim. Hangi kategoride degerlendirirsiniz bilemem ama su gibi akan bir kitapti. Öneririm
2021/48
”Cahilliklerini bilmenin utancı içindeydiler ve bilgisizliklerini nasıl açıklayacaklarını da bilemiyorlardı.”
"Belki... bir canavar vardır… Belki o sadece biziz."
Savaştan, atom bombasından, kandan, acıdan kacirilmaya çalışılan bir erkek çocuk topluluğu.. bindikleri uçak bir adaya düştükten sonra , yaşları en fazla 10_12 arasında olan bu çocuk toplulugu sizce ne yapar? William Golding in 1954 yılında , yani dünyanın en kanlı savaşları sonrasında kaleme aldığı bu eser tam olarak insanligi , insanın içindeki iyi ve kötüyü, insanın oluşturduğu toplum olgusunu ve bu toplum olgusu ile yaşamın nasıl idame ettirildiğini sorgulayan bir yapıt olmuş. Karakterlerin her biri aslında bir sistemi veya olguyu temsil ediyor. Faşistler den demokratlara, ermislerden aklın yolunu secenlere toplumu oluşturan her bir katman çocuk karakterler üzerinden yerini buluyor.
Basit anlamda adaya düşen çocukların maceraları olarak degerlendirilemeyecek derinlikte mesajlar ve sorgulamalar içeren kitabı okuduktan sonra, insanın içinde hem iyi hem kötü mutlaka yer alıyor diyorsunuz bir kez daha..yaşanan deneyimler , aile , çevre, eğitim gibi dış etkenler,toplumsal normlar veya gelenekler çerçevesinde gelişen tercih ve davranış biçimleri ile hayattaki rolumuzu belirliyoruz belki ama başıboş bir halde yani ne toplum ne devlet ne güvenlik unsuru olduğu bir yerde nasıl davranmayı seciyorsak iyilik , vicdan , doğruluk gibi kavramlari tam olarak bünyemizde barindirip barindirmadigimizi da o ölçüde ortaya koyuyoruz insan olarak..
Çok derin tartışmalara gebe olabilecek, çok kapsamlı konuşmalara kaynak olabilecek bir eser.. bu yönde eğilimi olan herkese tavsiyemdir
