Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büşra Öztürk

Büşra Öztürk
@maaviden
İnstagram/ @skyand_star
“Çalışmaktan başka her şey yasaklanmıştı; sokakta yürümek, eğlenmek, şarkı söylemek, dans etmek, buluşmak, her şey yasaklanmıştı...”
Reklam
Doğduğu yerin dışına çıkamayanları hayat tıpkı sigara gibi her gün yavaş yavaş öldürür.
"huzur ve başarı sürekli kontrol altında tutulması gereken vefasız kader yoldaşları gibidir"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Acı katlanılamaz hale geldiğinde gözden yaş akmazmış.
Sayfa 148Kitabı okudu
'Gerçekten başımıza gelenlerin çoğunu unutuyor muyuz? Geçmişin bu parçasının tohum görevi görmesi daha doğru değil mi, budalaca terk ettiğimiz bir kadere doğru bizi yeniden yönlendirecek, kime ait olduğu bilinmeyen bir inisiyatif? Züğürt tesellisi. Evet unutuyoruz. Böyle olması daha iyi.'
Reklam
Aşk hiç bitmez; zamanın götürdüğü her şey çekilir, geçer gider , kurur, kaybolur ama eğer gerçekten var olmuşsa aşk mutlaka kalır!
Sayfa 271Kitabı okudu
"insanlık öldü mü?" Dedim "Yok," dedi, ölmedi, ölmedi ama, bir şeyler oldu, başka yerlerde sıkıştı kaldı herhalde?"
Kusursuz metin diye bir şey yoktur. Tıpkı kusursuz umutsuzluk diye bir şeyin olmadığı gibi.
Dünyanın sonunun geldiği gün kahraman olacak kişi, evinin önüne taburesini atıp sakin sakin her şeyin yok olmasını bekleyecek olandır.
.. sorunlarımızı yaratan diğer insanlar ya da dış dünya değil, kendi zihnimizdir. Bu, neredeyse kesintisiz bir düşünce akışına sahip olan, sürekli geçmişi düşünüp gelecek hakkında endişelenen zihnimizdir. Biz büyük bir hata yapıp zihnimizle özdeşleşir, onun biz olduğumuzu düşünürüz, oysa gerçekte biz çok daha büyük bir varlığızdır.
Reklam
En kusursuz cinayet budur; yaşama sevincimizi kimlerin öldürdüğünü, bunu hangi güdüyle yaptıklarını, suçluların nerede bulunacağını bilemeyiz.
Bırak hayat bir nehir gibi aksın; olumlu düşün ki her şey olumlu olsun; dünyadaki kötülüklerin kaynağı olumsuz düşünmektir.
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
Aşk kuşkusuz bütün yanılsamaların en ciddisiydi; vazgeçemediğimiz, bizi içimizden kavrayan bir hastalık.
Ben bir akvaryumum, camım düz ve parlak, suyum berrak. Hiçbir şey ve hiç kimse bana nüfuz edemeden sezgimin su yosunları sağa sola sallanıp duruyor. Bu camdan kafesin içinde aydınlık, şeffaflık varsa, tecrit, sessizlik ve ıstırap da var. Bazı yaralar asla kabuk bağlamıyor, özellikle su ortamında.
Çok geceler geçirdim altında penceresinin Kendimle savaşarak pençesinde içgüdülerimin Tanrı'ya yakarır sorarım, " Bu hale nasıl geldim," diye Mecburum öldürdüğümü sevmeye, sevdiğimi öldürmeye...
Sayfa 56 - Can YayınlarıKitabı okudu