Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Semire

Semire
@mataradakituzlusuu
606 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Bu cihan neye benzer söyliyeyim mi? İnsanın rüyada gördüğü şeylere.
Semire okurunun profil resmi
Uykudan uyandığı zaman gördüğü rüyadan hiçbir şey kalmaz. Bir dirinin düşüp ölmesi de böyledir.
Reklam
İnsanlar arasında yüksek kültürlü olanlarla aşağı kültür seviyesinde bulunanlar vardır. Bir seçim yapılır veya bir karar verilirken bilenlerle bilmeyenler aynı derecede hakla birer oy kullanacaklar; bilmeyenlerin oyu çoğunluk teşkil ederse,onların fikri kabul edilecek; bilenlerin fikri reddedilecektir. Buradaki haksızlık meydandadır.
Anadolu'nun Türkleşmesi hareketi dokuz asırdan beri başlamış bulunuyor. Ancak bu asırlar içinde, soyları ile dilleri ve dinleri bize yabancı birçok unsurlar milletimize karıştı. Geçen asrın sonlariyle asrımızın başında soy ve dil karışıklığının milliyet metkuresini zayıflatacağını hissedenlerin hareketleri görüldü. Soyda ve dilde Türkçülük cereyanları başladı. Milliyetçiliğimizin evriminde üçüncü merhaleyi teşkil eden bu cereyan, her iki şekliyle o zaman Turancılık davasına bağlanıyordu. Dini milliyetten ayıran Turancılar, o devrin gerçek milliyetçileri sayıldılar. Fethi Ali Ahundofdan sonra Şıpka kahramanı Süleyman Paşa, Ali Suavi, Ahmet Vefık Paşa, Şemsettin Sami, Ömer Seyfettin Genç Kalemler'de dilde Türkçülük davası yolunda çalıştılar. Bunlardan sonra Ziya Gökalp'ı görüyoruz. Gökalp, başlangıçta soycu Türkçü idi. Turancılık davasını tam manasiyle coğrafyaya bağlamıştı. Sonradan kültür Türkçülüğünü müdafaa etti. Yani milletin maddi unsurlarını bırakarak ruhi unsurları ön plana aldı. Türkü tarif ederken "dili dilime, dini dinime uyandır" diyordu. Dil davasında Arap ile Fars gramerinin kaidelerinden sıyrılmış, fakat halk tarafından anlaşılan Türkçeyi benimsiyordu. Din olarak başlangıçta Şaman dinini istemişti. Sonraları, Arabın İslamlığından ayrılmış, Türk dil ve geleneklerine uydurulmuş İslam dinini kabul etti. Hayatının sonlarında ise laikliği ileri sürdü.
Semire okurunun profil resmi
Ancak milli hayatta ırkın kültürü olmayıp milletin kültürü olabileceğini idrak edenler, hangi iddia ile olursa olsun ırk asabiyetine dayanan Turancılık emellerini tarihe mal ederek, gerçek ve realist milliyetçilik davasını ortaya attılar. Milliyetçiliğimizin tarihinde dördüncü ve realist sathayı teşkil eden bu dava için Remzi Oğuz Arık, bütün ömrünce çalıştı. Onun gibi Türkiye'nin coğrafyasına ve mukaddesatına bağlı bulunan bir kısım mütefekkirler, vatan fikri üzerine dayanan ve vatanın coğrafyasından ayrılmayan bir milliyet mefkuresini gütmektedirler. Bunlar, Anadolu'nun İstiklal savaşından ilhamlarını aldılar. Böyle gerçek bir sezgiye dayanan realist milliyetçilik hareketi, zamanımızda milletimizin dehasiyle İslam dininden kaynayarak meydana gelmiş olan mukaddesata yakından bağlanıyor. Böylelikle, vaktiyle Türkiye'nin kuruluşunda esaslı rolü oynamış bulunan vatan ile din gibi biri maddi, öbürü ruhi iki kuvvet, milliyetçiliğimizin yeniden hayat kazanmasında elele ilerliyorlar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Onyedinci asrın İngiliz filozoflarından Hobbes ve onsekizinci asırda Jean-Jacques Rousseau, cemiyetin sözleşme (mukavele) ile kurulduğunu ileri sürdüler. Hobbes'a göre ilk insanlar, aralarında sürekli olan ve aynı şeyi iki kişinin elde etmek istemesinden doğan harbe nihayet vermek için sözleşme yaptılar ve cemiyet kurdular. Rousseau'ya göre, insan zekasının kendiliğinden inkişafı, insanları birlikte çalışmaya sürükledi; aralarında sözleşme yaparak tabiat halinden cemiyet haline geçtiler. Tabiat halinde saf kalpli, mesut ve samimi olan insan, cemiyet hayatında hem saadetini, hem de faziletini kaybetti. Cemiyet ferdi çürüttü, hürriyetini öldürdü, onu zincirledi. İnsanın tabiat halindeki dostluk ve merhamet duygularına karşılık, cemiyette harp ve huzursuzluk doğdu. Alicenaplık yerini hile ve hasetlere bıraktı. Rousseau'ya göre, cemiyet hayatında bedbaht olan insan için yalnız bir kurtuluş yolu vardır, o da yeniden tabiata dönmektir.
Semire okurunun profil resmi
Eskiden, cemiyet kurmadan önce insanların dağınık halde yaşadıkları zannediliyordu. Jean-jacques Rousseau ilk insanların sürü (horde) halinde yaşadıklarını kabul etmektedir. Sosyoloji mektebi, insanın hiçbir zaman yalnız yaşamadığı, fertlerin ayrı ayrı yaşadıkları düşüncesinin ilmi bir araştırmaya bağlanmadığı, bilakis ilkel devirden beri insanların cemiyet halinde yaşadıkları hakikatını ortaya koydu. Geçen asra kadar Avusturalya'nın ortasında yaşamakta olan ilkel insanlar arasında yapılan araştırmalar, ferdi yaşayışın değil, cemiyet hayatının ilkel olduğunu meydana çıkarmıştır. İlk cemiyetlere ait araştırmalardan çıkarılan bu neticeden, ferdin ruhi yapısına ait bir hakikatı elde ediyoruz: O da insanın yaradılışında cemiyet halinde yaşama (sociabilite) içgüdüsünün bulunduğudur.
93 syf.
·
Puan vermedi
İntihar Üzerine
İntihar ÜzerineKarl Marx
8.3/10 · 322 okunma
Semire okurunun profil resmi
Marx'ın intihar üzerine olan çalışması, bir Fransız polis memurunun ölümünden sonra yayınlanmış yazılarının Marx tarafından yapılmış Almanca çevrisine dayanır.
Reklam
Grek-Latin-Kilise diyarında, yığınsal bireyin “rasyonel yeti”si, “bindiği dalı kesemez”, “gözlüğünü kıramaz”; bu nedenle de “esas”ını bulamaz. Yığınsal birey, “esas”ı görmesini engelleyen gözlüğün “esas”ı görmesini engellediğini “bilemeyeceği” için, bu gözlüğün “asli köle”sidir. Bu “asli kölelik”, “yığınsal mevzuat” ve “yığınsal serbestlik” yoluyla giderilemez.
Semire okurunun profil resmi
tırnak işaretinin yoğunluğundan dolayı (yoruyor) kitaptan alıntı yapmayacağım. iyi akşamlar.
yaşanması mümkün olan her şey yaşanmamalı. naçizane.
Semire okurunun profil resmi
sırf yapabiliyorsunuz diye iyice deli ettiniz kendinizi
80 syf.
·
Puan vermedi
Genç Müslümana Öğütler
Genç Müslümana ÖğütlerMuhyiddin İbn Arabi
9.5/10 · 66 okunma
Semire okurunun profil resmi
Allah'a yakın olmaya götüren ibadet, fiil ve işlerden birine başlarken, onun son ibadet, son fiil ve son işin olduğunu; bir yenisi için, onu bir daha tekrarlamak için ömrün ve vaktin kalmadığını farz, tahayyül ve tasavvur et. Farz, tahayyül ve tasavvur et ki, son kere olarak Rabbinin divanında durmaktasın. Her amelde böyle yaparsan ibadetinde ihlasa kavuşmuş olursun. Amelerin kabulü ise ihlasa bağlıdır.
229 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.