Ayfer Tunç'dan okuduğum ilk kitap. Uzun zamandır bu yazarla tanışmaya niyetliydim, ama doğru zamanı yada doğru kitabı bulamadım. Takip ettiğim bir okurun bu kitabı çok beğendiğini görünce, ilk olarak bu kitaptan başlamaya karar verdim.
Açıkçası, dilini ve anlatımını beğendim. Okurken bana nedense Yusuf Atılgan'ı ve Oğuz Atay'ı hatırlatıyordu. Yazarın başka kitaplarını da okumayı düşünüyorum, tavsiyelerinizi bekliyorum.)
Kitaba gelirsek; fazla ilginç, hatta çok farklı, kafanızı karıştırabilir. Acaba baskı hatası var mı, diye de sorabilirsiniz.
Çünkü aynı anda (aynı tarihlerde) iki günlük okuyorsunuz. Erkeğin yani Ekmel beyin günlüğü sol yapraklarda, Derya'nınkiler ise sağ yapraklarda.
Hayatı hep uzaktan seyretmiş, aile sevgisi görmemiş hep içinde aşka olan bir hasret, kendi evliliğinde bile değer görmemiş Ekmel bey ve tek aşkı abisi olan, abisinin ilişkisinde üçüncü kişi olan, yaptıkları yüzünden içinde sürekli bir hesaplaşma olan ve kendisini abisinin sevgilisi Suzan olarak tanıtan Derya'nın karşılaşmasını anlatıyor.
Aynı günde olan olayları bu iki farklı bakış açısıyla okuyoruz, acaba sıkılır mıyım? diye düşünüyordum bu iki günlük tekrar yapmaz mı sürekli, diye ama öyle bir şey olmadı kitap gayet güzel ve akıcı. O bazı yerlerdeki kasveti hissedeceksiniz. Kitabın ince olmasına aldanmayın, sindirerek okumak daha iyi anlamanızı sağlar, bir oturuşta okuyup bitireyim mantığıyla okuyunca kitap birden ağırlaşabiliyor.
Ben sevdim farklı bir deneyim. Farklı şeyler denemek istieyenler için güzel bir kitap.