Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

noir

manik depressivler kendilerini değil başkalarını öldürürler diyor süm ben kimi öldürdüm beni ya da bir başkasını mı bunu bilmiyormuşum gibi yazmak istemiyorum
Reklam
Daha önce yapmamış olduğu için, bir arkadaşlığı bitirme­nin ne kadar yavaş, üzücü ve zor bir süreç olduğunu idrak edemiyordu.
insan yürekten affetmeyi öğrenmeden bitmemiş işlerini bitiremez.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İhtiyar bu hüzünlü sesle ayağının altından çıkan toprak rengindeki yalnızlığının sesini dinlerken kalbindeki boşluğun bu kurak dünyadan çok daha uçsuz bucaksız olduğunu hissetti.
“It’s only a day, dearest, don’t miss me too much.” He didn’t laugh. “Come back down,” he said, his expression suddenly grim. His fingers clenched tight around hers. “Listen, Rin. I don’t care what else happens up there. But you come back to me.”
Reklam
Bir şey içime oturmuş kalmıştı. Yok olmak. Toz olmak istiyordum. Varlığım orada olmamalıydı. Gelip beni alsalardı. Uzaydan ya da bir yerlerden gelselerdi. Sessiz sedasız kaybolsaydım.
Yangtze Nehri'nin kaynağının yanında yaşıyorum, Sense nehrin uzak köşesinde. Sen ve ben aynı kaynağın suyunu içiyoruz, Her gün hayalini kursam da seni hiç görmedim. Bu nehir ne zaman akmayı kesecek? Ne zaman seni böyle sevmekten vazgeçeceğim? Tek dileğim kalplerimizin birlikte atması, Ve sana olan aşkıma karşılık beni hayal kırıklığına uğratmaman.
Sayfa 348
Hikâyelerimin başka hikâyelere benzemesi ağırıma gidiyordu. Ne zaman bir şeye el atsam, Müzeyyen, Meksikalı ya da bilmem nereli bir yazarın ya da bir kitabın adını veriyor ve oralarda da benzer şeyler olduğunu söylüyordu. Her şey benden önce olmuşsa, bana olacak bir yer, durum kalmıyor muydu? Bana ait tek kişilik bir iskemle, oda yok muydu bu dünyada?
Sayfa 12
Hayatın farkına varmayan bir insan kadar tehlikeli başka bir şey yoktur.
Sayfa 307
Çalışmak sorun değil ama eğer çalışırsam, ekmek derdinden fazlası için çalışmam gerekir, yoksa bu onurlu bir hizmet olmaz. Kutsal görevin her türlüsü, ekmek davasından ayrıdır.
Sayfa 102
Reklam
"...çalışmaya dair bir isteğim, iradem yok dersen, sana inanmam. sonuçta insansın. bahse girerim her zaman bir şeyleri kaçırıyormuş gibi hissediyorsundur, bu da benim düşüncemi kanıtlıyor. kendi irademi gerçek dünyaya uygulamadan ve bu dünyanın bir dereceye kadar, sadece benim iradem nedeniyle, hoşuma gidecek biçimde değiştiğine dair somut bir kanıt bulmadan yaşayamazdım ben. işte burası, kendi varlığımın değerini fark ettiğim nokta. sen sadece düşünüyorsun. sadece düşündüğün için de zihnindeki dünya ile zihninin dışında iki farklı dünya kurmuş, öyle yaşıyorsun. bu uyumsuzluğa katlanman..."
Sayfa 97
O zamanlar babası altın gibi görünürdü. Kıdemli insanlar da altın gibi görünürdü. İyi eğitim alanların hepsi altın gibi görünürdü. Bu yüzden kendi altın kaplaması acı verici hâle gelmişti. Çabucak som altın olabilmek için sabırsızlanmıştı. Ancak keskin gözleri doğrudan diğer insanların iç katmanlarına nüfuz ettiğinde, çabaları aniden aptalca görünmeye başladı.
Sayfa 96
The moon is different here. He meant he wanted to go home.
Aynalardaki, camlardaki, fotoğraflardaki görüntüme bakıp da özgüven duymuşluğum hiçbir zaman olmamıştı. Öyle aşırı çirkin olduğumu da sanmıyorum ama herhangi birinin dönüp de tekrar bakmak isteyeceği bir görünüşe sahip olduğumu hissettirecek bir olay başımdan hiç geçmemişti. Bana asıl acı veren dış görünüşümden ziyade sessizliğim ve yeteneksizliğimdi. En dayanılmaz olansa şanssızlığımdı.
Sayfa 6
Başladığım kitabı, kötü de olsa bitirmek huyundan Fethi Naci’nin bir sözü sayesinde kurtuldum: “Karpuzu kestin. Baktın ki kabak. Gene de zorla yiyecek misin o karpuzu?” demiş Fethi Naci.
Sayfa 85
Fikir ayrılıklarından kaynaklanan engeller olmasa bile, bütün insan ilişkileri gibi dostluk ilişkileri de güçtür. İnişler, çıkışlar, uzaklaşmalar, giderek kopmalar olabilir. Bunlar müthiş üzer insanı.
Reklam
Sırası gelmişken, şu dostluk sorununa değinmek istiyorum: Ancak aşk ilişkilerinin çapraşık olduğu sanılır. Oysa bütün insan ilişkileri, aile içi ilişkiler de, dostluk ilişkileri de aynı derecede çapraşıktır. Dostlar, birbirlerine karşı çok özen göstermezlerse, aşk gibi, dostluk da kolayca yara alır. ...Çünkü dostluk hiç ihmale gelmez.
"...belleğim de hiç güçlü değildir. Bunun nedeni, birçok şeyi kafamdan tamamiyle silmek istememdir belki de."
Bu defa şaka değil, ne düşünüyorsam hiçbir şey beni hayata bağlamıyor; hiçbir şey ve hiçbir kimse...
Sayfa 14
Hiç kimse anlayamaz. Hiç kimse anlamayacak. Her taraftan çıkmaza düşen kimseye "Al başını git ve geber" derler. Ancak, ölüm insanı istemediği zaman, ölüm de insana sırt çevirdiği za­man, gelmeyen ve gelmek istemeyen ölüm..!
Sayfa 8
Hayır, hiç kimse intihar kararına varmaz. intihar bazılarında birlikte bulunur. Onların yaradılışında mevcuttur ve onun elinden kaçamazlar. İşte bu alın yazısının hakimiyet gücü vardır. İnsana hükmeder. Fakat aynı zamanda bu, benim. Kendi kaderimi ken­dim yarattım. Şimdi artık elinden kaçamam, kendimden kaçamam.
Sayfa 8
Sanki asıl öldürmek istediğim şey o derinin altında ya da başparmağımın altında atan o ince mavi damarda değil, başka bir yerde, daha derinde, daha gizli ve ulaşması çok daha güç bir yerdeydi.
Reklam
Her çiçek meyve olmak ister, Her sabahın arzusu akşamdır, Her şey fanidir bu dünyada, Değişimden, kaçıştan başka. En güzel yaz bile ister Hissetmeyi sonbaharı ve solduğunu. Sessizce dur, yaprak, sabırla dur, Kaçırmak isterse rüzgâr seni. Oyna oyunlarını, savunma kendini, Bırak olsun ne olacaksa. Bırak, seni kıran rüzgârın esintisi, Uçursun seni yuvana.
Sayfa 82
"Kedi sever gibi sevmemeliyiz sevdiklerimizi. Oysa, bu yanlış tutumumun farkına vardıktan sonra da bir daha, bir daha, "kedi se­vişi" dediğim şeyi yaşamağa kalkıştım. Kişi çok şeyi anlayabili­yor da, bir anlamda, öğrenmiyor. Ya da, anladığına uygun bir eyleme davranmayı öğrenmiyor. Kendisine, biribirine benzer hatalar işleten, gerilerden, çok çok gerilerden getirdiği bir anık­lıktır, bir "karar"dır, bir "yazgı"dır. Başarı diye bir şeyin sözü, olsa olsa, bu anıklığın, bu "karar" ya da "yazgı"nın çerçevesini parçalamakla edilebilir. Kendimi kaç kez suçüstü yakalayıver­dim bu "kedi sevişleri"nden birine usul usul kayarken. Oysa herkesinde, ne gönül kandırıcı açıklamalarla, bu durumda başka bir şey yapılamayacağını gösterebilirdim kendime de, herkese de... Kişioğlu ne de meraklıdır kolay olana!"
Sayfa 216
"rüyalarım nasıl da çağırıyor seni çığlık çığlığa. zor zahmet düşman olduk birbirimize, şimdi öldürmek istiyor ruhum, bu zavallı, korkak yalnızlığı."