O muydu ?
Stefan Zweig kitaplarını okumayı seviyorum.
Vakit geçirmelik çok da dikkat gerektirmeyen tarzda kitapları .
Bu kitap da bir hayvanin nasıl kötü olabileceğini bize anlatıyor .
Tavsiye ederim .
Kitap tanıtımından ;
Aşırı sevgi gösterisi ve sahiplenme bazen kötü müdür? Bu sahiplenme insanı boğar mı? Peki, ya sahiplenilen bir köpekse, onda nasıl bir etkisi olur? Bir köpek, bir köpek gibi değil de bir efendi gibi hissetmeye başlarsa çevresindekilerden kölelik talebinde bulunur mu? O muydu, Stefan Zweig’ın harikulade anlatımıyla bu soruların cevaplarının peşine düştüğü bir hikâye. Fütursuzca sergilenen sevginin bir hayvanı nasıl yoldan çıkardığının bir örneği. O muydu’da, ilgisiz bırakıldığında yalnızca insanın değil bir köpeğin de bundan etkilenebileceğini, hatta etkilenmenin de ötesine geçerek sahibinden intikam alabileceği tüm çarpıcılığıyla anlatılıyor. O muydu, sevgi, sahiplenme, sevgisiz bırakma, ceza-cezasızlık gibi kavramlar etrafında dönen derin bir duygu sorgulaması.
O muydu?Stefan Zweig · Zeplin Kitap · 20185,3bin okunma
Kardeşimin Hikayesi
Kitap tanıtımından;
Sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikaye, daha doğrusu hikâye içinde hikaye de böylece başlar. Modern bir Binbir Gece Masalı'nın kapıları aralanır. Ancak bu kez Şehrazad erkektir.
Kardeşimin Hikayesi aşkın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. Her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız.
Mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. Karadeniz'in lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. O günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. O mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. Daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum.
Yine muhteşem bir kitap .
Bazen böyle güzel kitaplar okuyunca çok mutlu oluyorum.
Gerçekten insanı çok güzel etkiliyor .
Hayran kalıyorum .
Kesinlikle okumalısınız.
Anayurt Oteli
Kitap tanıtımından ;
Bir oteli yönetmekle bir kurumu, geniş bir işletmeyi, bir ülkeyi yönetmek aynı şeydi aslında. İnsan kendini, olanaklarını tanımaya, gerçek sorumluluğun ne olduğunu anlamaya başlayınca bocalıyordu, dayanamıyordu. Ülkeleri yönetenler iyi ki bilmiyorlardı bunu; yoksa bir otel yöneticisinin yapabileceğinden çok daha büyük hasarlar yaparlardı yeryüzünde. Defteri kapadı. Ne gereği vardı artık bunları yazmanın ya da birkaç satır yazıp bırakmanın?
Çağdaş edebiyatımızın en ünlü kişilerinden Zebercet, yaşamını günlük yaşamın gerektirdiği en basit işlevlere odaklamış biri. Görünüşüyle son derece gerçek, basit ve sıradan. Ama içimizde bıraktığı etki öyle mi? Yusuf Atılgan’ın unutulmaz romanı Anayurt Oteli, bir memleket portresi, bir mizaç izahı. Yayımlandığı ilk günden bu yana başucumuzda. Okura düşen de onu daha yakından tanımak.
Kitabı okurken anlamakta çok zorlandım .
Parça parça olaylar anlamadığım şeyler ne ne oluyor ne ara bu konuya geldik dediğim yerler çok oldu .
Okurken çok zorlandım bırakmakta istemedim.
Bitirdim ama bana ne kattı bilmiyorum .
Anayurt OteliYusuf Atılgan · Can Yayınları · 202330,1bin okunma
Tembellik Hakkı
Kitap tanıtımından ;
"Ah tembellik! Merhamet et bizim bu bitmek bilmeyen sefaletimize!" Fransız siyasetçi ve Marksist Paul Lafargue'ın başyapıtı olarak kabul edilen "Tembellik Hakkı" kendine özgü cümlelerle kapitalist sistemi güçlü bir şekilde eleştiriyor. Komünist Manifesto'dan sonra bu alanda Avrupa dillerine en çok çevrilen kitap olma özelliğini taşıyan kitapta, işçi sınıfının kendisine dayatılan aşırı çalışma nedeniyle sefalete sürüklenmesine karşılık "tembellik hakkını" savunuyor. Tembellik hakkının aslında gerçekten tembellik değil insanların kendilerine, dolayısıyla da yaşama vakit ayırması anlamına geldiğini eğlenceli cümlelerle anlatıyor. Kapitalist sistemin, insanların en temel hakkı olan "yaşam hakkı"nı ellerinden nasıl kurnazca aldığını bir kara mizah tadında okuyacaksınız.