Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Esin Gökgöz

Ucuz bir mutluluk mu , yoksa insanın ruhunu yücelten acı mı daha iyidir? Evet, hangisi daha iyidir .?
Reklam
Herotodos Mısır için “Nil’in armağanı” demiştir.
Sayfa 194Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sonra dedim ki kendi kendime; bırak herkes yoluna gitsin , nasılsa öyle kalsın, neyi kime anlatıyorsun ki , biz buyuz işte . Ötesi yok.
Sayfa 158Kitabı okudu
Bu insanlar kötü. Bu insanlar karanlık . Bu insanlar yaralayabilir inandığın ne varsa ...
Reklam
Ben seni sadece yaşamadım. Ezberledim. Ben seni , Kendime tembihledim...
“Bedbahtlık aslında bulaşıcı bir hastalıktır , bu yüzden biz yoksul ve bedbaht insanlar daha fazla yoksulluk ve bedbahtlık bulaştırmamak için birbirimizden uzak durmalıyız. “
Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerine kara kara düşünmeyin. Temizlemenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir... Aldous Huxley
....... sonra koca dünyada güvenecek tek bir kişi bile olmadığını düşündüm.
Reklam
Yani, hepinize minnettarım ama kendi hayatımı yaşamam gerekiyor..!
Bugünlerde kitap okuyan birini görmek gerçekten göz yaşartıcı..
Tomrisin dedesi : Osmanlı Sarayının dişçisi, cumhuriyetin diş hekimi.
Güncel öyküler
Tomris "Kadınların zeka, ironi kullanmasına, şaka yapmasına alışık değiliz toplum olarak da onun için. İnsanları ürkütüyor bu. Sanki kadınlar yalnızca ağıt yakar. Ötesi, kadının sınırını aşmasıdır sanki..."
Sayfa 119Kitabı okudu
Tomris : Öykü en kişisel, en sır veren sanattır...
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
Çift cepli gömlekleri sevdim. Ucu sivri kurşun kalemleri sevdim. Siyah mürekkebi sevdim. Her zaman bulmasam da votkayı sevdim. Bafra sigarasını sevdim. Fenerbahçeyi çok sevdim. Lorcanın ve vahit külebinin şiirlerini çok sevdim. Ankara da bilge karasu'yu çok sevdim. İstanbulda (edip Cansevere bakarak) tabiki seni... Birde ölmeme günlerini çok sevdim.
Birbirlerinin ilk aşkı değillerdi belki, ama her aşk bir ilkti..
Medeni bir ülkeye benziyordu açıkçası burası. Bilindik herhangi bir ülkeden hiçbir farkı yoktu.
Hz. Muhammed sav. Her hastalığın temelinde tokluk vardır...
Kitap okumayan, fikirlerle tartışmayı bilmeyen, çıkarları için yaşayan, kırdığını düzeltmeyen, yanlışlarını görmezden gelen ve kendini her zaman haklı zanneden sığ insanları sevmeyin.
Reklam
Ne yapacağımı düşünüp durmak, yapmaktan daha fazla yoruyordu beni. “Yap kurtul!” dedim. Yapamadığım her şeyin mezarıydı artık zihnim. Ben de tuttum sevdim. Çocukken de kötüydü zaten matematiğim. Bu yüzden hesapsız, rakamsız ve sorgusuz sevdim. Sahip olduğum en değerli hazinemi serdim ayaklarının altına. Hayallerimi... Ona hayallerimi gösterdim. Böylece ele geçirildim. Kalabalıkların arasında fark edilemez hale gelenler, yalnızlıktan kalbini kemirenler, cüzdanları şişkin yoksullar, hırkasız dervişler, şiirle sarhoş olanlar, saat kullanmayanlar, kalplerinin ucuna kuş sesli ziller asanlar, burkulan yerlerine buz basanlar, dertlerini cigaranın ucunda tellendirenler, sokakların gürültüsüyle iyice sessizleşenler... Belli ki yanlış giden bir şeyler var... Ne var ki hayat, yanlışı düzeltmek için değil, yanlışa katlanmak için var.
Dünyadaki kötülük her zaman cehaletten kaynaklanır ve eğer aydınlatılmamışsa, iyi niyet de kötülük kadar zarar verebilir. İnsanlar kötü olmak yerine daha çok iyidir ve gerçekte sorun bu değildir. Ancak insanlar bir şeyin farkında değillerdir, şu erdem ya da kusur denilen şeyin; en umut kırıcı kusur, her şeyi bildiğini sanan ve böylece kendine öldürme hakkı tanıyan cehalettir. 
Ama herkes bilir ki, hayat yaşamaya değmez. Aslına bakarsanız, insan ha otuzunda ölmüş ha yetmişinde, pek önemli değildi. Çünkü, her iki halde de, pek doğal ki, başka erkekler de, başka kadınlar da yaşayacaklardı, hem de binlerce yıl. Sözün kısası, hiçbir şey böylesine açık değildi…
Reklam
Ölüm ile kesilen bir hayatın hiçbir anlamı yoktur. Değmez...
Benim için çizdiğin kader planını kabul etmiyorum!