Ne kadar da yazık ki bir tarafta sokaklar şenlikli neden top peşinde koşanlar kazanmış peki diğer taraf alevler arasında can mücadelesi... Kör olmuş vicdanlar duyarsız kalan vicdanlara söz kalmamış artık. Eşeğe altın semer vurmuşlar eşek yine eşek!...
Bir depremzede isyanı!
"Her şey olmuş bitmiş gibi. Ne kalmış geriye insandan meçhul. Belki de ölmekten çok daha zor olan kalmaktı geriye. Duyulmayan sesimizle, koca bir enkaza dönmüş evlerimizle, "nasılsın" demeyi dahi kendine zül gören dostların vefasızlığıyla, kendi vatanımızda yabancı gibi bir başına kalışımizla baş etmeye çalışıyoruz. Ve insanı bu hal içinde iken en çok yoran hatta acı çektiren çaldığımız kapıların bir bir yüzümüze kapanması. Öyle bir mahcubiyet ki sanki ölmediğimiz için suçluyuz da bu mağduriyete mahkum ediliyoruz. Umarım bu çağrımızi bir duyan olur."
Reklam
Ne iş yaparsan yap layıkıyla yap. Düstur bu olmalı. Nasıl kütüphaneci ameliyat yapamazsa tarih bölümü okuyan da kütüphaneci olamaz sözünü duyuyorduk ama bu kadarı fazla olmuş bence ne demek ya... Prof. Dr. Üstün Dökmen, "Başörtülü psikolog, başörtülü psikiyatrist, başörtülü PDR uzmanı olması meslek etiğine aykırıdır. Nötr olamazlar, ben ofisimde Atatürk resmi bile bulundurmuyorum" dedi. Psikolojik danışmanların benimsemeleri gereken başlıca temel ilkeler: (1) yetkinlik,( yeterlilik, ehliyet) (2) dürüstlük, (3) duyarlı ve saygılı olmak, (4) bireysel ve kültürel farklılıklara duyarlılık, (5) toplumsal sorumluluk, (6) mesleki ve bilimsel sorumluluk olmak üzere altı madde olarak belirlenmiştir. Ben kıyafetle ilgili bi madde göremiyorum. "Etik veya ahlak felsefesi: doğru davranışlarda bulunmak, doğru bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir." Üstün Dökmenin insani değerler hakkında böyle bi açıklamada bulunarak etik kavramına ters düştüğünü görüyoruz.. Başörtülüden çok da güzel psikolog olur ama asıl benim merak ettiğim sen bu zihniyetle nasıl prof. oldun. Gün geçmiyor ki bi sivri zeka çıkıp böyle bi açıklamada bulunmasın, yıl olmuş 2022 bu tür fikirleri kendinize saklayın, kurallara uyulduğu müddetçe herkes her mesleği yapabilir, kıyafeti değiştirirsin ama zihniyet zor değişir.
Bir adam ve oğlu kırda yürüyüşe çıkmışlar. Adamın oğlu bir engele takılıp düşmüş. Canı yanan çocuk ‘AHHHHH’ diye bağırmış. Bir an sonra, uzaktaki bir yamaçtan aynı ‘AHHHHH’ seslenişi duyulmuş ve çocuk şaşırmış. Bu sesin kimden geldiğini merak eden çocuk yamaca doğru bağırmış: ‘SEN KİMSİN?’ Aldığı cevap ‘SEN KİMSİN?’ olmuş. Çocuk aldığı cevaba
Aşkım da değişebilir gerçeğim de...
Sizin alınız al inandım Sizin morunuz mor inandım Tanrınız büyük amenna Şiiriniz adamakıllı şiir Dumanı da caba Bütün ağaçlarla uyuşmuşum Kalabalık ha olmuş ha olmamış Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum Ama sokaklar söylemiş Ağaçlar böyleymiş Ama sizin adınız ne Benim dengemi bozmayınız Aşkım da değişebilir gerçeklerim de Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı Yangelmişim diz boyu sulara Hepinize iyiniyetle gülümsüyorum Hiçbiririnizle dövüşemem Benim bir gizli bildiğim var
Turgut Uyar
Turgut Uyar
Sizin alınız al inandım Sizin morunuz mor inandım Ben tam kendime göre Ben tam dünyaya göre Ama sizin adınız ne Benim dengemi bozmayınız
çok saçama yanlış algılanan bir şeye açıklık getirmek istiyorum. Arkadaşlar neden
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
kitabındaki Turgut karakterini bir aşık gibi lanse ediyorsunuz? sanki sevdiği kadından ayrılmış ve aşk acısı çekiyor gibi her yerde ona ait olmayan abuk sabuk saçma aşk sözleri dolaşıp duruyor. ya yeter işte bakın bunlar tutunamayanlar kitabında yok. diğer
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.