...Sonra,görünmeyeni anlatmak hüner değildir,tam tersine bir çeşit kabalıktır ve ayıptır,görünmeyeni sadece görünür kılacaksın Hasanım Ali,derdi.Sonra akıl insanın en büyük yarasıdır,kalemi eline aldığında aman ha ondan uzak dur,fazla sokulma,derdi.Sonra Haydar'ın nasıl bir büyük bir iştahla başını salladığına bakarak,hikâye anlatırken kelimeleri ha bre kusmayacaksın Hasanım Ali,bir çoğunu yutacak ve kâğıdın üzerinede yuttuğun kelimelerin boşluğunu bırakacaksın,derdi.Sonra bana dönerek,bazı hikâyelerkendilerinş bir çeşit hikâyeler topluluğu şeklinde gösterirler,onları tutup herhangi bir yere doğru yürümeye zorlama,nemelâzım,takıl peşlerine git,derdi.Sonra zaten gerçeklerin birazı geröek değildir Hasanım Ali,bu nedenle söyleyeceğin yalanlardan bazılarını tamamlama,bırak kubbeleri eksik olsun,derdi.
Bazı hikayeler kendilerini bir çeşit hikayeler topluluğu şeklinde gösterirler, onları tutup herhangi bir yöne doğru yürümeye zorlama, nemelâzım, takıl peşlerine git...
Hadiselerin önünde gitmesi, bunu idrak edemeyen dostlarını bile kendisine düşman etmişti. Arada bir imzasını “Garibüzzaman” şeklinde atması boşuna değildi. Yadırgandığını biliyor, ama “Nemelâzım, başkası düşünsün.” diyemiyordu.
Cemiyette nemelazım zihniyetinin yayılması veba salgınından beterdir. Zira hastalıklar muayyen bir kavmin, muayyen bir miktarını öldürür. Halbuki kötü tohum atan fikirlerin filizlerini gelecek nesiller toplar.