Ve Anna’nın okuduğu kaygılarla, aldatmalarla, dertlerle, kötülüklerle dolu kitabı aydınlatan mum, her zamankinden daha parlak ışıldayarak daha önce karanlıkta kalan her şeyi aydınlattı, çıtırdamaya başladı, sönmeye yüz tuttu ve sonsuza dek söndü.
Dokuz yaşındaydı, daha çocuktu; ama kendi ruhunu tanıyordu, ruhu onun için değerliydi, göz kapağının gözü koruduğu gibi onu koruyordu ve elinde sevgi anahtarı olmayan hiç kimsenin ruhuna girmesine izin vermiyordu.
Eğer iyiliğin bir nedeni varsa, o artık iyilik değildir; eğer iyiliğin bir sonucu, yani ödülü varsa yine iyilik değildir. Demek ki iyilik, neden ve sonuç zincirinin dışındadır.
Ama beni olduğum gibi gördüğün için sevinçliyim. En önemlisi, benim bir şey kanıtlamak peşinde olduğumun düşünülmesini istemiyorum. Ben hiçbir şey kanıtlamak istemiyorum, sadece yaşamak istiyorum; kendimden başka hiç kimseye kötülük etmeden yaşamak. Buna hakkım var, değil mi?