Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mobbing Bank Diyor ki;
Türk Cumhuriyeti Devletini Töre Kuralları Yönetecek Soruya bak! Devrim sonrası devleti kim yönetecek? Özürlü bu soruyu soranlar. Türk töre ilkeleri yönetecek. Hala eski alışkanlıkları devam ediyor zavallı esir beyinlilerin. İdeoloji bataklığı kafası ille de birine tapacak! Bir Türk, ulusunun töresi dışına çıkmadan devleti Atatürk gibi yönetecek. Töre de asil kan tahlil şartı aranacak. Türk'ün başına Türk dışında kimsenin geçmesine Türk ulusunun ortak kararı töre izin vermeyecek. Önder Karaçay
Onuruyla yaşamak yerine güneşten ışık, bulutlardan yağmur dilenmeye devam eden insanlar daha büyük tanrıları memnun etmekten asla vazgeçmeyecekti elbette... son neandertali katletmeleri ardından, tokmağın ezici ucu sırayla topluluğun özürlü çocuklarına, elden ayaktan düşen yaşlılarına, güzel bakire kızlarına kadar uzanan geniş bir çeşitlilik
Reklam
“Sana zorsa bırak yanayım Kolaysa esirgeme Hayat boş bir rüyaymış Geçen ibadetler özürlü Eski günahlar dipdiri”
Sayfa 531
Basitsin Dünya... İşin sırrı başka bir yerde, evinde baktığı özürlü sanatçıya kendini vakfeden Motzugi' nin yazdıklarına gizlenir: '' Yanumara' nın yeteneğini geliştirmesinin sırrı onun ruhunu paylaşmaktı. Öğretmen bu güzel, dürüst, özürlü insanı sevmeli ve onun temiz ve özürlü dünyasını paylaşmalı...
Sayfa 257 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
OKUMA ÖZÜRLÜ YÖNETİCİ DİYİNCE AKLINIZA KİM GELDİ ?!?! =))
Okuyan toplumlar kafaca aydınlandığı ve yükseldiği için “okuma özürlü” yöneticiler aydınlanmış halkın yönetimini zor bulur. Kara cahilleri gütmek tarihte kolay sanılırdı. Bu çok acınası bir yanılgıdır; kafaca yükseltilmiş halk, kendi kendini yöneteceğinden, o kalabalık yöneticilere fazla iş kalmaz gerçekte.
Sayfa 132 - Evrensel Basım Yayın 1. Baskı 2000Kitabı okudu
Az iz Sancar DNA'yı onaran "fotoliya z " isimli bir enzim üzerinde yıllardır çalışmak t adır. Bir gün Türkiye'ye tatile gelirken Türk Hava Yollan uçağındaki dergide jetlag ile ilgili bir makale görür. O maka­ leden yola çıkarak jetlag ile sirkadiyen saatierin birbiriyle ilişkisi üzerine zihninde bir ışık yanar. Sancar'ın yıllardır üzerinde çalıştığı fotoliya z enzimi de ışıkla ak t ive olan bir enzimdir. Konuyu incelediğinde görme özürlü insan­ Iann veya kör farelerin de bu sirkadiyen saate uygun biyolojik fonk­ siyonlarının olduğunu fark eder. Aslında görme fonksiyonundan başka bir algaçla da ışıktan haberdar olduğumuz sonucuna varır. Bu bilgiyi önceki çalışmalarına ekiediğinde CY T 1 ve CY T 2 isimli proteinleri keşfeder. Bu proteinler sayesinde tıpkı bitkilerin güneş ışığının farklı dalga boylarına reaksiyon vermeleri gibi bizim vücudu­ muzun da güneş ışığına reaksiyon verdiği or t aya çıkar. Bu iki prote­in reaksiyonlarda görev alır.
Reklam
Yoruma gerek var mı ?
Türkiye okuma özürlü topluma dönüştürüldü. Bu özür doğuştan değil, kalıtsal değil, uygulanan ekonomik politikaya koşut kültür politikasının sonucu.
Sayfa 37 - Evrensel Basım Yayın 1. Baskı 2000Kitabı okudu
icadın anası ihtiyaçtır.
"İcadın anası ihtiyaçtır." Yani, varsayımsal olarak icatlar toplumun giderilemeyen bir ihtiyacı olduğu zaman yapılır: Bir teknolojinin yetersiz ya da sınırlayıcı olduğu herkesçe kabul edilmektedir. Olası mucitler, para ya da ün kazanma umuduyla güdülenerek o ihtiyacı saptar ve karşılamaya çalışırlar. Sonunda bir mucit, mevcut yetersiz teknolojiden daha üstün bir çözümle ortaya çıkar. Çözüm toplumun değerleriyle ve başka teknolojileriyle uyuşuyorsa toplum çözümü benimser. Buna iyi bir örnek yakın çağların en büyük mucidi Thomas Edison'un en özgün icadının tarihidir. Edison 1877'de ilk gramofonunu yaptığı zaman bir makale yayımladı, bu makalede icadının kullanılabileceği yerleri on madde halinde belirtti. Bunların arasında ölmekte olan kişilerin son sözlerini kaydet- mek, görme özürlü kişilerin dinlemesi için kitapları plağa almak, saatin kaç olduğunu duyurmak, hecelemeyi öğretmek vardı. Edison'un öncelikler listesinde müziğin yeniden üretimi ilk Sıralarda yer almıyordu. Birkaç yıl sonra Edison yardımcısına icadının hiçbir ticari değerinin olmadığını söylemişti. Daha sonraki birkaç yıl içinde düşüncesini değiştirdi, gramafon satmak üzere iş hayatına atıldı ama bürolarda dikte ettirme makinesi olarak. Başka girişimciler madeni bir para atıldığı zaman popüler müzik çalacak şekilde gramofonu değiştirip müzik kutusu adı verilen şeyi türettikleri zaman, ciddi büro işlerinde kullanılan icadının değerini düşürdüğü için olsa gerek, Edison buna karşı çıktı. Ancak 20 yıl kadar sonra istemeye istemeye gramofonunun aslında müzik kaydetmeye ve çalmaya yaradığını kabul etti.
Bu söylenenler daha da uzar gider. :)
Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli için "MHP'yi küçülten zat, uçma özürlü, ırkçı, alçak, adi, namert, aile nedir bilmez, çoluk çocuk nedir bilmez, siyasette çırak bile olamadı, ağzından salyalar akıyor, ikiyüzlü" diyordu. Devlet Bahçeli de Tayyip Erdoğan için "klinik vaka, senin yaptıklarına ancak iblis teşebbüs eder, şerefsiz" diyordu.
Sayfa 83 - Kırmızı K. Y.Kitabı okuyor
Kişinin basardan yoksun olması onu yalnızca görme özürlü yapar, ama basiretten yoksun olması insanlığından ayırır.
Reklam
Eğer bir gün beni, çevresine uyum sağlayamamış, kendini toplumdan soyutlamış, kederli, kamburu çıkmış, duygusal bir özürlü gibi görecek olursanız (ki burada genel olarak, şubat ayının o soğuk pazar sabahlarını düşünüyorum) bu durumun sorumlusunun, 1964 Eylülü'nde kısa pantolonla dolaşmak zorunda kaldığım o dört hafta olduğunu unutmayın.
…Yoksulluğun özürlü olmak demek olmadığını ve acıyı getiren ana neden olmakla uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını ve zengin çocuklarının da, yoksullara ve iyi durumda olmayan çocuklara oranla daha çok avantaja sahip olmadıklarını anladım. Mutluluğun ya da mutsuzluğun, cep harçlığının oranıyla bir bağlantısı olmadığını, çok daha derin nedenleri olduğunu da.
Özürlü Beden
Böylece özürlü beden sokaktaki insanlar, yazarlar, bilginler, hatta onunla ilgilenenler tarafından görüldüğünde bile, hayali bir biçimde iğrendirici ve sefil olmayı sürdürür. Ne var ki, 18. yüzyılın sonunda tarihsel bir kırılma yaşanacaktır. Özürlüler eğitilmeye, aşağı tabaka olarak görülmemeye, çirkin ve korkutucu görüntülerinden kurtulmaya başlarlar.
Sayfa 362Kitabı okudu
Özürlü beden yalnızca kusurlu beden değildir, aynı zamanda her türlü zararın ve acının izini taşıyan bedendir.
Sayfa 360Kitabı okudu
Bütün insanlar özürlüdür.
Kolları olmayan bir adamın bacakları, kolları olana göre daha güçlüdür. O halde kolları olmayan adamın, özürlü olan organı koluysa, ona göre de benim bacaklarım özürlüdür. Çünkü hiçbir şekilde ben bacaklarımı onun kadar usta kullanamam.
Sayfa 233 - Kashna Kitap AğacıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.