Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Yüz binlerce insan avuç içi kadar bir yere toplanıp, üst üste yaşadıkları toprak parçasını çirkinleştirmek için var güçleriyle çalışmış olsalar; üzerinde hiçbir şey yetişmesin diye her yanına taş dikmiş, filizlenen her otu kökünden koparmış, havayı taş kömürü, petrol yakarak ellerinden geldiğince kirletmiş, çevredeki tüm ağaçları kesmiş, tüm hayvanları, kuşları uzaklaştırmış olsalar bile yine de ilkbahar ilkbahardı.”
... "Amerika her zaman İsrail'i tutar. Müttefik onlar." "Sen kendi ülkenin vicdan esnekliğini yabana atma. Petrol ambargosundan bu yana oldukça belirgin bir dönüş yaptılar. Amerika'nın onur kavramı, kalorifere duyduğun ihtiyacın yoğunluğuna göre değişir. Bir Amerika'nın en tipik yanı, cesaretinin ve fedakârlığının kısacık süreler için geçerli olmasıdır. Bu yüzden savaşta iyidirler de, barış sorumluluğunu taşımakta yetersizdirler... Unutma ki Vietnam'daki askerler hiçbir zaman Coco Cola'sız bırakılmadı."
Sayfa 309 - E Yayınları ~ Bölüm İki - Sabaki ~ Etchebar ŞatosuKitabı okuyor
Reklam
Stalinizm ile Leninizm arasındaki bir fark:
Stalinist yazarlar bazen Stahanovizm ile kapitalist sömürünün en gelişmiş yöntemi Taylorizm arasında bir paralellik kuracak kadar dikkat­siz davranmışlardır. Örneğin petrol sanayisindeki yüksek eğitim kurum­ları için yazılan ve Yüksek Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanan birel­ kitabı şu sözlere yer vermektedir: "Taylor'un emek araçlarının daha verimli kullanımı konusundaki görüşleri ve yöntemleri son derece ileri­cidir." (Bu sözler, Lenin'in "insanoğlunun makina tarafından köleleş­tirilmesi" şeklindeki Taylorizm tanımıyla karşılaştırılmalıdır.)
DÜNYAYA NAZAR DEĞMİŞ DEDİLER Dünyaya nazar değmiş dediler Kurşun döktüler Vietnam'a, Irak'a, Afganistan'a... Özgürlük, adalet, barış getireceğiz dediler Kurşun döktüler Dünyayı kurtarmaya geldik dediler Dünyayı kimse alamadı bir daha ellerinden Afrika onlardan önce hep beyazdı Afrika bir zamanlar şişmandı Petrol, altın, sömürü Sömürü, altın, petrol Dünyaya nazarı onlar değdirdiler Dünyaya nazar değmiş dediler Dünyaya kurşun döktüler...
Bilginin, batının (kapitalizmin) tüm dünyayı kendine benzetme çabaları nedeniyle batılılaştığı bir süreç yaşıyoruz. Yılık kişi başırna 3000 Amerikan Dolarına bilgisayar, internet, telefon, kitap, yayın, TV üzerinden bilgi ağına katılabilmekten söz ediliyor. Bilgi parayla elde edilebilen bir gücü ifade ediyor. Oysa dünya nüfusunun çok büyük kısmının senelik geliri bu meblağın altında kalıyor. Bilgiye ulaşmak sınırlı bir zümrenin ayrıcalığı haline gelmiş bulunuyor. Batılı bilgiyi kullanmak geri kalmış toplumların ekonomik refahını ve toplumsal huzurunu sağlamaktan uzak görünüyor. Üçyüz yıl süren Batı takipçiliği kısmi bir zenginlik sağlamış olmanın ötesinde değil. Kalkınma düşleri görülmeye devam ediliyor. Bütün pis, zahmetli, külfeti nimetinden fazla olan sanayi kolları (çelik imāli, otomobil, altın arama, reaktör inşaı, doğalgaz ve petrol rafine işlemleri vs.) sanayinin merkezi sayılan ülkelerden çevre ülkelere aktarılıyor.
Sayfa 93 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
“Dünyadaki en büyük güç petrol değildir. Kadın neşesidir, kız neşesidir.” -Buket Uzuner
Reklam
Pala işgal edilip savaş, petrol ve ağır sanayi yerleşince, hiç kuşkusuz edebiyat ve tanrıbilimde altın çağınızı yaşayacaksınız.
Sayfa 220 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Sanayi ve endüstriyi; yani yatırım-üretim-tüketim ile teknolojiyi, bu kısır döngüyü terkedin. Gıda-ilaç- silah-petrol vb. sayılmayacak kadar çok; hayatımızı içinden çıkılamayacak kadar karmaşık ve mânasız kılan, tüm dünyayı-insanlığı bir "sürü" gibi önüne katıp sürükleyen; insanı ve tabiatı insafsızca, hayasızca, küstahça ve çok bilmiş bir kibirle yoketmeye çalışan bu habis zincire, bu sapık ehl-i dünyanın tûl-i emeline isyan edin. Güzel dünya, küçük ama temiz, sade, barış içinde ihtirastan arınmış, öte-dünya ile bitişik, Hududullah sınırını tanıyan, sadece Cenab-ı Hakk'ın rızasını kazanmak için çabalayan bir ümmete kavuşsun. Hedefimiz huzur ve mutluluk değil Hakk'ın rızasıdır. İlk işimiz anasır-ı erbaanın üç unsurunu; toprak-su ve havayı sanayinin tasallutundan kurtarmak olsun. "Arıtırsak temizlenir", "önce hüplet-sonra gümlet", "geri dönüşüm" vb. bütün bunlar ham hayaldir.
Sayfa 123Kitabı okudu
Küçük bir yerde birkaç yüz bini bir araya gelmiş insanlar, üzerinde toplandıkları toprağı ne kadar bozmaya çalışmış, hiçbir şey yetişmesin diye taşlarla doldurmuş, taşların arasından uç veren otları yolmuş, ortalığı kömür ve petrol dumanına boğmuş, ağaçların orasını burasını kesmiş, tüm hayvanları ve kuşları kaçırmış olsalar da bahar, kentte bile yine bahardı.
Peşinde azgınları Kanlı paranın Yani Doların itleri, Altın, Sterlin kurtları Ve petrol Nemrutları Ve kurşun Yezitleri...
Sayfa 151 - "Yurdum Benim Şahdamarım" şiirindenKitabı okudu
Reklam
“entarisine petrol ve afrika sıçramış bazı araplar”
Sayfa 42
İsterdim, ama Olamazdım
Yazını kanatları.. ("Açılmayan bir kitap gibiyim. Küskün ve biçare") Bu Ülke yazarını esas ayırt eden, karşıt düşüncelerin birbirini başkalaştırdığı bir melezlikten çok, düşünce fatihi olma isteğiyle fetihsizlik ("fetih yok, zafer yok, biraz daha ihtiyarladım"), ufuklarda silinme arzusuyla ufuksuzluk ("ufuklara açılmadan limana giren zavallı gemi"), aydınlatma arzusuyla ışıksızlık ("hiç yanmadan küflenen, kırılan ve atılan bir petrol lambası olmak"), coşkuyla gücenmişlik ("Açılmayan bir kitap gibiyim. Küskün ve biçare"), sürüden ayrılma isteğiyle sürü tarafından terk edilmiş olma duygusu ("sürünün terk ettiği hasta bir koyun olmak güç") arasındaki sert gelgittir. Ülke anlatısı hep aynı kişisel mitolojiyi, oradaki kabarma ve alçalmayı, kanatlanma arzusuyla yere çakılıp kalmışlığı yankılar. Dünyaya kement attım, yakalayamadım. Mektup yazdım, sahibini bulmadı. Tohum serptim, başak vermedi. Zirveyi hedefledim, yarı yolda kaldım. Uçmak istedim, ancak sürünebildim. Kendi ifadeleri: "Fetih ümitleri'yle, bir "gazaya koşar gibi" İstanbul'a gelmiş, ama fethedememiştir. Ne "bu toprağın hayvanı" olabilmiş, ne de tam anlamıyla kanatlanabilmiştir. Ne tam toprağa kök salabilmiş ("zaten ezeli ve ebedi yabancısıydı bu ülkenin") ne de enginlere açılabilmiştir.
Sayfa 140 - MetisKitabı okudu
“içimizden bazıları anlam istedi” | Tan Babür’den bir şiir.
"antihalife’den geldiğimizde alın kemiklerimize mıhlanmış birer yıldız bulduk ama kim olduğumuza dair bir fikrimiz yok
“Rusya’da üretim tekniği, hemen hemen petrole göre kurulmuştu ve petrol Azerbaycan’da vardı. O halde “mazlum Azerbaycan”ın kurtarılması lazımdı. Demek ki şimdi Azerbaycan’ı kurtarıyorlardı”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.