Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

gizem

gizem
@pirayemmisali
sisifos gibi’
92 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
Ezber bozan bir kitap. Genel anlamıyla bahsedilen şey; mutlu olma yoluna kendimizi öylesine feda etmişiz ki her şeyin zıddıyla kaim olduğunu unutmuşuz. Yani mutluluğu mutluluk yapan şeyin mutsuzluk olduğunu... Bu manada güzel bir farkındalık kazandırdı. Uzun zamandır araştırıp benimsediğim stoacılıkla, ya da yin yang felsefesiyle aynı düzlemde bi görüş ve hepsini harmanladığınızda gayet tatmin edici. Mutlu olalım ama mutsuz olabilmeyi de kabullenelim. Hayat toz pembe değil. İyi kötülüğü, güzel çirkinliği, mutluluk da mutsuzluğu beraberinde getirir ve hepsi bir aradayken bir anlam ifade eder bizlere. Kötülük diye bir kavram olmasaydı iyiliğin bir adı ya da bir anlamı olabilir miydi? Her şey insan için, hatalar, başarısızlıklar, çaresizlikler, mutsuzluklar... Yeter ki kabullenelim. Galiba kilit nokta da bu “Kabullenmek”. Kitapta insanların mutluluğu ararken mutsuzlaştığından bahsediyor. Ve bu o kadar net bi görüş ki. Mutlu olmaya çok odaklanmış ve şartlamışız kendimizi, aksini kabullenmiyoruz. Herhangi bir başarısızlıkta mutsuzluktan gem vuruyoruz. Halbuki başarısızlığın mutsuzlukla bir alakası yok, mutlulukla da tam olarak alakası olmayabileceği gibi. Kitabı çok sevdim. İletişim Yayınlarının Psykhe Dizisi çok başarılı olmuş. Kısacık tek solukta bitebilecek aynı zamanda da güzel bir perspektif kazandırabilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. Çeviri çok başarılıydı, çizimler de öyle... Keyifli okumalar!
Mutsuz Olmak
Mutsuz OlmakWilhelm Schmid · İletişim Yayınevi · 20204,488 okunma
Reklam
296 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 saatte okudu
Aşk romanları okumayı sevmem, aşk üzerine olan kurgular aşırı boğuyor beni. Ama gerçek bir aşkı okumak bundan çok ayrı elbette ki... Hele mevzu bahis Nâzım ise. Nâzım ile Piraye, hiç vuslata erememiş iki âşık. Belki de Piraye Nâzım‘a, Nâzım ise aşka aşık demeliydim. Nâzım’ın kendisini ve ideolojisine o kadar hayranım ki objektif olabileceğimi sanmıyorum. Aynı zamanda Piraye’de gönlümün güzel köşesinde sevdasıyla, onuruyla, gururuyla, vazgeçmeyişiyle ama dönemeyişiyle de duruyor öylece... Nâzım’ın hayatı o kadar üzüyor ki bunu daha nasıl ifade edebilirim bilmiyorum. Bağımsızlığına, egemenliğine, ülkesine, davasına bu kadar düşkün bir adamın yıllarca hatta ömrünce demir parmaklıklar ardında kalmasını asla yediremeyeceğim. Bu, dönemin çoğu şairi için de geçerli elbette. Bu aşk için Nâzım’a kızamıyorum. Tek kızgınlığım o kadar naif seven bi adam nasıl oldu da sevdiği kadına “Nasıl olsa benden vazgeçmez.” gözüyle bakabildi. Vazgeçişler bazen içinde sevgiyi de barındırabilir. Vuslatın vakti hiç gelmedi ama belli ki kavuşsalardı aşk olmazdı:) Kitaba gelecek olursak konu güzel işlenmiş olsa da anlatım gerçekten kötüydü. Tasarımın da cezbedici bir yanı yoktu ama yapılan iş kaliteliyse hiç bir önemi kalmıyor tabii ki. Anlatım ve tasarım kesinlikle kitaba basitlik katmış. Halbuki konu gerçekten hoş ve sürükleyiciydi:( Kitap yalnızca Piraye ve Nazım’dan bahsetmiyor, Nazım’ın biyografisi niteliğinde aynı zamanda. Bu da kitabı daha dolu kılıyor. Ama Nazım’ı ve Piraye’yi sevmesem ilgimi çekip okur muydum? Sanmıyorum. Son olarak; “Piraye öldü aşkından, yine de dönmedi Nâzım’a...”
Nazım İle Piraye
Nazım İle PirayeTuna Serim · Destek Yayınları · 2017137 okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
31 saatte okudu
Merhamet zulmün merhemi olamaz.
Kitabın adına yaraşır bir hikaye gerçekten. Buram buram huzursuz ve umutsuz etti. Umutsuzluğum ve huzursuzluğum tüm insanlığa... Kitap zaten “Beni alıp tekrar karnına soksan bile koruyamazsın artık anne” cümlesiyle başlıyor, daha nasıl huzursuzluğu hissettirebilirdi? Elim ağzımda okudum, mübalağa sıfır. Tüm savaşlardan, tüm katillerden, tüm soykırımlardan, din kisvesi altında her türlü alçaklığı yapabilecek gücü kendisinde hak bulanlardan, zulümden, zulüme susanlardan, vicdansızlardan, merhamet yoksunlarından, asla utanmayanlardan tiksiniyorum, iğreniyorum. Okuyun, okuyun da görün daha ne kadar zalimleşebileceğimizi, ne kadar iğrençleşebileceğimizi, kalplerimizin ne kadar katran bağlayabileceğini... "Alt tarafı bir çiçek koklayıp, bir hayvan sahiplenip, birkaç insan tanıyıp, sevip gidecektik bu dünyadan. Nasıl kötü bir zamana denk geldi ömrümüz... Vicdansızların, sapıkların, katillerin, nefretin, cehaletin ortasına düştük!"
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,5bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
124 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 saatte okudu
Ece Ayhan’la Saian (Güney Erkurt) sayesinde yıllaaar önce tanışmıştım, Mübeccel şarkısıyla... Hiçbir estetik kaygısı olmadığını da söyleyebilirim. Herhangi bir şiirini okusanız bile hak verirsiniz buna. Kabına sığmayan bir şairimiz Ece Ayhan. Kitapta bayılarak okuduğum bir kaç şiir var. Galata Kantosu ve Mor Külhani. Yeri ve hikayesi çok ayrı
Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler
Şiirimiz Mor Külhanidir AbilerEce Ayhan · Yapı Kredi Yayınları · 20222,314 okunma
176 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
normaller tehlikelidir, delilere güvenin!
Delirdi diyoruz da neden delirdi diyemiyoruz? Delirmiyorlar, delirtiliyorlar, delirmekten başka çare bırakmıyorlar... Tezer Özlü’nün Yaşamın Ucuna Yolculuk kitabının ardına bunu okumak benim adıma çok yanlış bir seçim olmuş çünkü çok ama çok fazla geldi, psikolojikmen aşırı yordu. Sağlam ve yerinde bi kafayla okumak gerektiği kanısındayım
Deli Kadın Hikayeleri
Deli Kadın HikayeleriMine Söğüt · Yapı Kredi Yayınları · 20198,8bin okunma
Reklam
544 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Tuhaf bir destan yazmış bu mahpus adam.
Nazım Hikmet memleket, memleket Nazım Hikmet diye başlamak istiyorum. Nazım’ı anlayabilirim ama anlatabilir miyim inanın bilmiyorum. Hayatını, hikayesini, acılarını, o özgür ruhunu, vazgeçmeyişini, yılmayışını her okuduğumda her anımsadığımda yüreğim burkulur. Hele yaşamının yarısından fazlasını sürgünde veya hapiste geçirdiğini düşününce...
Memleketimden İnsan Manzaraları
Memleketimden İnsan ManzaralarıNazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20116,4bin okunma
304 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ah Ece Üner Ah... Ece Üner’i çok severim. Gerek duruşuyla, gerek o asi ve yerinde çıkışlarıyla, gerekse çoğu yandaş ve suspus medyanın aksine elindeki imkanların sınırlarını zorlayarak hepimizi temsil etmesiyle... Tüm kadınları. Büyük sempatim bundandır. Kitaptan evvel Armağan Çağlayan’la birlikte yaptıkları röportajda görünmez sicimlerle bağlanıvermiştim. Tavrı, duruşu, savunuşu, bilgisi, nitelikli oluşu... Dopdolu bir kadın. O konuşsa ben 3-4 saat daha dinlesem dedim içimden. Sonra kitabı çıktı. Bu şekilde çıkan kitaplara karşıyız cümleten fakat affola Şeyma Subaşı ile de aynı kefeye koyamayız Ece Üner’i:) Kitap güzeldi. Sanki ana haber izliyormuşum gibi ülkedeki en çarpıcı ama unutulan beş dakika sunulduktan sonra bir başka habere geçilen bizimse bir kaç dakika aayy dedikten sonra unuttuğumuz bir çok haber... hepsi okuyucunun yüzüne bir bir vuruluyor. bir daha ve bir daha.... Okurken diyosunuz zaten bu nece bi paradoxtur diye. Türkiye paradokslar ülkesidir. Her şey öyle güzel çarpıtılır ve öyle güzel çelişir ki... Ayrıca kitapta sistem eleştirisi yapan hikayelere de bayıldım. Cuk oturmuş. Bir kitaptan beklentiniz nedir? Neye göre bunu okumam ya da okurum diyebiliyorsunuz? Şahsen bana bir şey bile öğreten, herhangi bir konuda farkındalık getiren her kitabı okurum. Üç saatlik çoğu içi boş dizileri izlemektense bu yeğdir diye düşünüyorum. Bu kitap tam tadındaydı, tam Ece Üner tarzındaydı. Ben bir kadın olarak çok teşekkür ediyorum. Keyifle okudum diyemeyeceğim tabi ki, diyoruz ya gerçekler acıtır. Acıttı çokça. Keyifli okumalar da diyemeyeceğim, okuyun...
Haysiyet
HaysiyetEce Üner · Destek Yayınları · 20211,509 okunma
288 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
35 saatte okudu
Güzel bir farkındalık kitabı. Yalnızca ikili ilişkilerimize değil genel ilişkilerimize de katkı sağlayacağına inanıyorum. Zaten bildiğimiz şeyleri okumak bazen sıkıcı gelebilir fakat bizi harekete geçirmekte çok faydası olur diye düşünüyorum. Yalnızca erkek-kadın değil, her birey farklı bir dünyadır fikrimce... Biraz empati, biraz anlayış, biraz farklı pencerelerden bakabilme gayreti bize yeterli iletişim zeminini sağlayacaktır. Evet, erkekler Marstan kadınlar Venüsten. Çok ama çok farklıyız. Duygularımız, mantığımız, olaylara verdiğimiz tepkilerimiz... Bunları olağan karşılamak yapabileceğimiz en doğru şey olabilir. Kimseyi bizim gibi düşünmüyor diye suçlayamayız. Farklıyız, farklı olduğumuz için kendimiziz ya işte. Bizi biz yapan bu değilde nedir? Ben sen gibi, siz gibi düşünürsem kendim olamam ki. Ben buyum, sen osun, siz onlarsınız. Birbirimizi tanımaya çalışmak, neyi neden yaptığımızı sorgulamak, en önemlisi anlayışla karşılama gayretinde olmak bizi bir üst basamağa taşır. Olanı olduğu gibi kabul etmek ve değiştirmeye çalışmamak önemli bir meziyettir. Bu arada bu kitap Gary Chapman’ın “Beş Sevgi Dili” minvalindeydi. Onu da okuyabilirsiniz. Ben sevdim, okuyacaklara keyifli okumalar...
Erkekler Marstan Kadınlar Venüsten
Erkekler Marstan Kadınlar VenüstenJohn Gray · Altın Kitaplar · 20203,039 okunma
96 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
Kısacık kitaba sığan bir ömür. Çok etkilendiğimi söylemeden geçemeyeceğim. Şükrü Erbaş ile çok çok çok geç tanışmanın üzüntüsü içerisindeyim... Yüreğime dokundu, mübalağa değil... Bazı kitapları okurken hayatın film şeridi gibi geçer ya, hehh aynen öyle işte. Kitap ŞiirHikaye tarzındaymış. Daha önce bu tarz okumadığım için yorum yapamayacağım. Keşke çok daha uzun olsaydı... Okuyacaklara keyifli okumalar, ertelemeyin:)
Kuş Uçar Kanat Ağlar
Kuş Uçar Kanat AğlarŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınları · 20194,157 okunma
261 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İncelemeye Sabahattin Ali’nin meşhur sözüyle başlamak istiyorum. “İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir” Bence kitabın özeti bu. Biz bu cevheri içimizde taşıyoruz doğuştan... Çocuk, genç, yaşlı demiyor, her yaşta kötülüğün ve hırsın kurbanı oluyoruz ya da kurbanı ediyoruz birilerini. Kitapta görüldüğü üzere çocuklardaki(!) bu güç ve otorite hırsı nasıl da canavarlaştırıyor çelimsiz bedenlerini. Bunu hangi yaşta okursanız okuyun kötüyüz, hırslıyız bazen de çok acımasızız. Hepimiz. Bir söz vardı bilirsiniz; çocuklara iyi bir dünya değil, dünyaya iyi çocuklar yetiştirebilmek asıl mevzu. Biz de çocuktuk,doğar doğmaz yetişmedik. İyi yetiştirebilseydik kendimizi bu dünyaya belki bunları yazıyor bile olmazdım. Maalesef iyi yetiştirilmedik ve konunun ailelerimizle hiçbir ilgisi yok. Velhasıl kelam nerden çekerseniz oraya sürüklenir bu kitap, hangi çağda okunursa da o çağa ayak uydurur, tanıdık bir şeyler çıkarır önünüze. Keyifli okumalar...
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,3bin okunma
Reklam
288 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
34 saatte okudu
Okumak için çok çekindim ilk önce. Mitoloji bilgim yarım yamalak olduğundan ötürü tabii ama hiç de öyle olmadı baya baya okudum yani. Kitap kısa fakat yavaş yavaş ders çalışır gibi gittim. Böyle daha keyifli hale geldi ve hatta mitolojiye de merak saldım diyebilirim... Ama yeterli bilgi birikimine sahip kişi daha bi şevkle ve eğlenerek okuyacağına daha farklı ve güzel çıkarımlar yapacağına eminim. Ben araştırarak ve öğrenerek ilerlediğim için pek eğlendiğimi söyleyemeyeceğim... Kendi çıkarımlarıma gelecek olursam kitap baştan sona yermeyle geçti diyebilirim. Hatta bence deliliğin ardına saklanarak içindeki zehri bir güzel kusmuş Erasmus sağ olsun. Derin bir kitap. Üzerinde düşünülerek okunulması gerektiğine inanıyorum öyle okuyup geçmeyin yani. Yazar kitapta Türkleri barbar olarak tasvir etmiş çok çok çok sık olarak da müslümanlığı eleştirmiş. Genel olarak herkese her şeye dağa taşa uçan kuşa eleştiri yapılmış fakat genel olarak müslümanlığa yapılan eleştiri bariz diyebilirim. İleriki senelerde tekrar okuduğumda belki daha farklı hazlar alırım bu kitaptan bilemiyorum. Sonsuz mutluluğu delilik olarak adlandırmış Erasmus. Katılıyorum da katılmıyorum da deliliği herkesin biraz içinde barındırdığına inanıyorum. Kıssadan hisse okuyacaklara keyifli okumalarrrrrr!
Deliliğe Övgü
Deliliğe ÖvgüDesiderius Erasmus · Kabalcı Yayınları · 201711,6bin okunma
328 syf.
·
Puan vermedi
·
6 saatte okudu
Konu çok sarsıcı ve ne yazık ki gerçek olsa da kesinlikle bir Sevdalinka değil... Evet yine Bosna’daki soykırımı çok acı bir şekilde yaşadım okurken ama fazlaca wattpad esintisi aldım kitaptan... anlatım fazlaca basitti. yine de tavsiye ederim bu konuyu araştırıp ilgilenenler için.
İncir Kuşları
İncir KuşlarıSinan Akyüz · Alfa Yayınları · 202126,3bin okunma
312 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Konuyu bilmeden okumaya başladım kitabı. Anlatılmaz bi duyguydu. Bosna halkına karşı inanılmaz bi farkındalık kazandım öncelikle. Çok beğendim, çok ağladım, çok üzüldüm... Ah bosna... Kitabı bitirdikten sonra Aliya İzetbegovic’in Türkiye’ye yazdığı mektubu dinlemenizi tavsiye ederim o da en az kitap kadar etkiledi. Okuyun.
Sevdalinka
SevdalinkaAyşe Kulin · Remzi Kitapevi · 012,9bin okunma