Mutluluk, benim için artık doğuştan Allah’ın bana bağışladığı ve bir hak gibi, mesele etmeden benimsediğim bir şey olmaktan çıkmış; talihli, akıllı ve dikkatli insanların çalışarak elde edip koruyabildikleri bir nimete dönüşmüştü.
Anksiyete, keyifli bir insanı "kesinlikle kendisi olmak istememe, bir başkası olmak isteme" noktasına kadar götürür, kaygılı insan kendini unutacak kadar kendinden geçmek ister.
Öyle aileler vardır ki anksiyete bir bireyden ötekine, her ilişkide daha bir yoğunlaşarak geçer. Anksiyete normu daha geniş sosyolojik verilere de bağlıdır; bazı ilkel toplulukların, nedenleri belli anksiyeteler yüzünden kaygılı oldukları gözlenmiştir: bunlar birçok nedenden, koşuldan, bazı olaylar arasındaki bağlantılardan korkarlar, buna karşılık, bazı toplulukların da son derece gözüpek, aldırışsız oldukları ve hiçbir şeyden korkmadıkları gözlemlenmiştir.
Fark edilmeyen ve önce rastlantısal olan anksiyete yinelene yinelene kişiliğe kök salar ve kısa süre sonra sadece nedenlere bağlı anksiyete değil, neredeyse bireyin kendisinden kaynaklanan bir anksiyete olur.