Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kebiikeç

Kebiikeç
@r4biia
`Bir şiir olmalı dünyanın göğsüne saplanmış mermi` instagram.com/yakebiikec?igsh...
90 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Bu Böyledir'i çok yakın zamanda aldım. Bu akşamüstü kendimi biraz yorgun ve keyifsiz hissedince başlayayım dedim. Kutlu hikayeleri bize hayatta kaliteli molalar verdiren kitaplar çünkü benim için. Fakat kitaba bir başladım ki.. Hiç alışık olmadığım bir Mustafa Kutlu ile karşılaştım. Hem kurgu hem de dil ve anlatım olarak Bu Böyledir çok ayrı bir yerde kesinlikle. Hatta özellikle ilk 2 3 bölümdeki dil korunsaydı yani kitap o anlatım ile devam etseydi çok çok önemli bir kitap olurdu. Hayran kaldığım o dili 30 sayfadan fazla okumayı çok çok isterdim. Başlangıçtaki anlatım gittikçe azaldığı halde kurgu ve sıra dışı sonu itibariyle çok çok beğendiğim ben Bu Böyledir'i. Ve şunu da söyleyeyim benim yaptığım gibi tek oturuşta bitmemeli sanırım. Özellikle hâlâ lunaparkta esir kalan onca insan varken tekrar tekrar okunmalı... . .
Bu Böyledir
Bu BöyledirMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20227,7bin okunma
Reklam
392 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bir Tarık Tufan romanını daha bitirmiş olmanın verdiği mutluluk, hüzün ve kafa karışıklığı içerisindeyim. Tıpkı Şanzelize Düğün Salonu ve Düşerken'den sonra yaptığım gibi Hakan ve Yıldız ile muhabbet içerisindeyim kafamın içinde sürekli. Tarık Tufan'ın romanları, bir arayışın, sorgulayışın, düşüşün, bir kayboluşun öyküsünden oluşur. İnsanın kendine "sen kimsin?" diye sormasının.. Hayat, sabit değildir. Bazı sarsıntılar, zelzeleler olur hayatımızın belirli noktalarında. Hem de bazen o kadar şiddetli olur ki bu sarsılış, benliğinden, kendinden bir şey kopuverir insanın. Ama başına yıkılmış dünyasından kalan moloz yığınları arasında bulamaz onu. Kaybeder, kaybolur... Herkese değil, hayatında en az bir kere kaybolanlara tavsiyedir. Unutmadan son olarak, kitabın sonlarına doğru İshak'ı ve Jülide'yi daha sonrasında da Nefes Saatçisi Nurettin Bey'i okumak.. Sanki hiç beklemediğin bir anda kalabalık bir caddenin ortasında eski bir dost ile karşılaşmak gibiydi.. Öyle ki o anlarda kitaba sarılma isteği hissettim..
Kaybolan
KaybolanTarık Tufan · Doğan Kitap Yayınları · 20203,187 okunma
176 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
İnsan çok beğendiği, büyük bir duygu yoğunluğu ile okuduğu kitaplar hakkında konuşurken zorlanıyor.. Kelimeler o yaşadığın tüm duygusal yolcuğulu anlatmaya yardım edemiyor. Belki de Üzülmeliyiz'de Anadolu'ya, Halep'e, Doğu Türkistan'a, Kudüs'e bakışlar var.. Yaşadığımız zamandan, eğitim sisteminden sulardan ve çeşmelerden de dem vurulmuş.. Ms. Marvel bile var öyle söyleyeyim. Ama ne diyor arka kapak yazısında: "Her şeyin her şeye ve her şeyin bir şeye bağlandığı yazılar." Ahmet Murat'ın soft dili alıp götürüyor hepimizi; nerden geldik, nereye gidiyoruz?.. Başladıktan sonra kalkamıyorsunuz masanın başından. Bitirdikten sonra da aynı hoş, bir süre düşünmeye zorluyor sizi. Tam anlatamıyorum yaa tam anlatamıyorum, siz en iyisi alın okuyun dostlar..
Belki de Üzülmeliyiz
Belki de ÜzülmeliyizAhmet Murat · Profil Kitap · 20171,045 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
80 syf.
·
Puan vermedi
·
16 saatte okudu
Delinin Biri, aslında pek de hacimli olmayan, ama her cümlesi ile insanı vuran kitaplardan biri. Kaynamış'ın da sanırım en büyük özelliği buydu; çok kısa öz cümleler ile aslında çok şey anlatması.. Kaynamış dedim ya bir de Oynamış var, kitabın baş karakterleri onlar. Vertigo Mahallesi' ndeki iki deli (!) dost. Deli diyorlar, alay edip gülüyorlar ama her hikayenin sonunda en mantıklı konuşmayı yine ikisinden biri yapıyor. Sahi deli, ne demek ki işin aslında?.. Kitap sizi okudukça deli kavramını sorgulamaya da itiyor. Öyle "deli işte" diyip geçiştiremeyeceklerimizden çünkü Kaynamış ve Oynamış. Bence onların sözlerine bir kulak vermelisiniz..
Delinin Biri
Delinin BiriEyyüp Akyüz · Mecaz Yayınları · 201967 okunma
280 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
“...𝐢𝐲𝐢 𝐛𝐢𝐫 ş𝐞𝐲𝐥𝐞 𝐤𝐚𝐫şı𝐥𝐚ş𝐭ığı𝐧 𝐳𝐚𝐦𝐚𝐧 𝐲𝐚𝐩𝐦𝐚𝐧 𝐠𝐞𝐫𝐞𝐤𝐞𝐧 𝐢𝐥𝐤 ş𝐞𝐲 𝐛𝐮𝐥𝐚𝐛𝐢𝐥𝐝𝐢ğ𝐢𝐧 𝐢𝐥𝐤 𝐢𝐧𝐬𝐚𝐧𝐥𝐚 𝐨𝐧𝐮 𝐩𝐚𝐲𝐥𝐚ş𝐦𝐚𝐤𝐭ı𝐫; 𝐛𝐮 ş𝐞𝐤𝐢𝐥𝐝𝐞 𝐢𝐲𝐢𝐥𝐢𝐤 ö𝐲𝐥𝐞 𝐛𝐢𝐫 𝐲𝐚𝐲ı𝐥ı𝐫 𝐤𝐢 𝐧𝐞𝐫𝐞𝐲𝐞 𝐠𝐢𝐭𝐭𝐢ğ𝐢𝐧𝐢 𝐛𝐢𝐥𝐞𝐦𝐞𝐳𝐬𝐢𝐧𝐢𝐳.” . . Benim için okuması çok da zevkli olmayan ama bana çok şey kattığını düşündüğüm için bahsetmek istiyorum Küçük Ağacın Eğitimi'den. Bir otobiyografi kitabı, yazarın kendi çocukluğunu anlattığı ve aynı zamanda yerli yaşamına dair çok fazla bilgi bulunan bir dopdolu bir eser. Eğitimin sadece okuma yazma, işlemler okul müfredatı gibi şeylerden ibaret sananların mutlaka okuması gereken bir kitap. Anne babasını kaybeden yetim bir Çeroki çocuğun büyükanne ve büyükbabası tarafından nasıl eğitildiği, nasıl yetiştirildiğine şahit oluyorsunuz. Bunun yanı sıra yerlilerin nasıl bir yaşam tarzı ve nasıl bir bakış açısına sahip olduğunu da öğretiyor kitap. Geçmişlerine nasıl bağlı oldukları, doğaya ne kadar değer verdikleri kültürleri... Çocuk eğitimi ve Kızılderili yaşamına ilgisi olan herkesin okuması gereken bir kitap..
Küçük Ağaç'ın Eğitimi
Küçük Ağaç'ın EğitimiForrest Carter · Say Yayınları · 20218,1bin okunma
Reklam
126 syf.
·
Puan vermedi
·
11 saatte okudu
Sayılarla ne kadar yabancıysam o kadar iyi aramız kelimelerle. Kelimeler yıllardır en yakınlarım. Dil öğrenmeye ilgim olduğumdan ve bu alana yöneldiğimden beri etimolojiye de ufak ufak merak duymaya başladım. Bu kitap da benim için çok güzel bir başlangıç oldu. Konuşan kitaplar vardır bazen. Okursun ama dinliyormuş hissi veren. Onların arasına alabiliriz bence Kök'ü. İki kapağın arasında saklı 120 sayfalık bir sıcak sohbet. Belirli kelimelerin kısa kısa köklerinden bu kullanımlarına nasıl ulaştılar gibi diyebiliriz konusu. Ayrıca sadece Türkçe değil İngilizce Fransızca sözcükler de var yer yer. Profesyonel olarak değil ama etimolojiye ilgisi olan herkesin okuması gereken zevk verici bir kitap bence.
Kök
KökAlp Paksoy · Ötüken Neşriyat · 2019546 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Aslında hiç okumak istemediğim bir kitaptı sanırım. Amin Maaoluf’a hala nedenini çözemediğim bir önyargım vardı eskinden. Köye gitmiştik ve ben getirdiğim her kitabı bitirmiştim. Teyzemden rica edince getirmişti birkaç kitap. O sayede okudum ben de yani. Fakat daha sonra o kadar beğendim ki benim kitaplığımda da olmalı diye gidip satın aldım kitabı. Daha sonra da bir çekilişle kazandım aynı kitabı hatta. Osmanlı’nın çöküşü, I.ve II. Dünya Savaşları, İsrail’in kurulması gibi tarihi olayları içine alan müthiş bir kurgudan bahsediyoruz. Tüm bu olaylar yaşanırken sadece tarih kitaplarında okuduğumuz gibi değil de insanların neler yaşadığı, hayatların nasıl değiştiğini gösteriyor yazar aslında. Savaşın halklar üzerindeki olumsuz etkisi. Tarihi çok severim ve tarihte en sevdiğim, imrendiğim şey de insanların din, ırk arımı yapmadan yaşayabilmeleridir. Bu çok değerli bir şey. Sadece insan olduğun için saygı, değer görebilmek… Biz bugün aynı dinden ve aynı milletten olduğumuz inşalara karşı bile tahammülsüzüz. Her şeyden önce karşımızdakinin de bir insan olduğunu hatırlamak, galiba geçmişten almamız gereken en önemli derslerden. “Her milletten insanın Doğu’nun limanlarında yan yana yaşadığı, dillerin birbirine karıştığı o çağ, eski zamanların bulanık bir anısı mıdır? Yoksa geleceğin bir belirtisi midir? Bu rüyaya sıkı sıkı sarılmış olanlar geçmişten kopamayanlar mıdır, yoksa gönül gözüyle geleceği görenler midir?” (Sayfa-36) Kitap incelemeleri ve Alıntılar paylaştığım İnstagram sayfama herkesi bekliyorum. instagram.com/yakebiikec?igsh...
Doğu'nun Limanları
Doğu'nun LimanlarıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202132,5bin okunma
191 syf.
10/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
Mektup, bence insana kendini özel hissettiren şeylerden. Senin için yazılmış, sen oku diye. 21.yüzyıl insanları olarak kaçımız daha önce mektup aldık ki sahi? Bize hitap eden öznesi “sen” yani biz olan satırları, okumanın tadına varan. Unutulan mektubun kefareti 61 mektup.. Bir solukta okuyup bitirebileceğiniz 61 mektuptan oluşuyor işte bu kitap. Benim defalarca okuduğum her okuduğumda ayrı satıları çizdiğim doğrudur. Birkaç okumadan sonra altı çizilmemiş satır da kalmayacak sanırım. Ali Ural ülkemizdeki en iyi deneme yazarlarından kesinlikle. Ve bence herkesin okuması lazım onu. Posta Kutusundaki Mızıka başlamak için harika bir kitap. Lütfen, herkes okusun bu kitabı. Okuyalım, bu çağın duygusuz, düşüncesiz hayatından kurtulalım. Bu iş koptuğu yerden başlayacak, “ben” değil “sen” ile. Dost ile… “Sevgili Dost” hitabına insanlığın hiç bu kadar ihtiyacı olmamıştı bence: “Sevgili Dost, her defasında bu iki kelime ile başlıyorum mektubuma. Çünkü bu iki kelimeden her biri, gücünü diğerinden alıyor: Sevgili olunmadan dost, dost olunmadan sevgili olunmuyor.” Dostluk ve mektup, bu çağa tutunamayıp ellerimizden kayanlar. Biz tutalım onların ellerini olur mu? Bırakmayalım. Hadi hep birlikte dostumuza mektup yazalım mesela! Alıntı ve İnceleme yaptığım İnstagram sayfama herkesi bekliyorum. instagram.com/yakebiikec?igsh...
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki MızıkaA. Ali Ural · Şule Yayınları · 202020bin okunma
248 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"Taksicilerin girmek istemediği sokaklar diye bir şey var bu şehirde. Bu bir ölçü, bir tanımlama biçimi aslında; taksici girmiyorsa oralarda kol gezen uğursuz bir bölge, kötü bir rüya, trkimsiz bir sokak, ölçüsüz bir öfke var demektir. Yüzyüze gelmek istemeyeceğin insanlar, dokunmak istemeyeceğin hayatlar, yan yana yürümek istemeyeceğin nefretler. Öyle şeyler. " diye aslında daha ilk öyküde, anlattığı mahalleyi tarif ediyor Tarık Tufan. İstanbul'un bir kenar mahallesi, ve bu mahalleye sıkışmış karakterlerin hikayesi. Hiç mutlu hikayeler yok, böyle hayatlar da mı var, diyeceğiniz bir kitap. Hatta okurken içinizi sıkıntı da basabilir. Ama biz milletçe arabesk seviyoruz. Şarkılarımız damardandır, dizilerde kötü son isteriz, hikayelerimiz hep mutsuz, acıklı bir biçimde son bulur. Acıyı severiz biz. Aslında buna ihtiyacımız da var. Uzaklıklarımızı, kırılmalarımızı derin boşluklarımızı ortadan kaldıracak, gözümüze yaş salacak ve bizi birbirimize yakınlaştıracak o nağmelere... Ne demek istediğimi kitabın son sayfasında anlayabilirsiniz.
Beni Onlara Verme
Beni Onlara VermeTarık Tufan · Profil Yayıncılık · 20174,782 okunma
724 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
"Bütün hayatınca konuştu. Sonunda tutunamayanlar diye bir kelime çıkarabildi ortaya: bir tek kelime. Çoğul bir kelime. Unutamadığı bazı insanları birleştiren bir kelime." (sf:708) . . Hani insan, kitabı okurken çok şeyi vardır söyleyeceği ama o son cümleyi okuyunca kitaptaki son noktayı görünce hepsi uçup gider de aklından, bir yumru oturur boğazına... Öyle oldu işte! Yoruldum. Çok yoruldum. Ya da yorgunluklarımı hatırlattı belki de bana. Yapamadıklarımı.. Şimdi böyle söyleyince yanlış anlaşılmasın, okurken de yoruldum. Zor kitap sonuçta. Uzun zamandır okuyormuş gibi hissediyorum. 10 gün olmuş. Ama bu 10 gün içinde altını çizip işaretleriğim cümleleri, paragrafkarı ezberledim okuya okuya. Dilime pelesenk edip gün boyunca içimden veya sesli bir şekilde okudum durdum. Şimdi de o satırlara aldığım notlara bakarak gülüyorum. Henüz etkisinden çıkamadım galiba kitabın. Ondan tüm bunlar. Ya da müzikle de alakalı olabilir. "Dikkat Dikkat! Bu satırlar Evgeny Grinko dinlerken yazılmıştır. İtibar etmeyiniz. Ya da - Once Upon A Time - parçası ile okumanız rica olunur."
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202062bin okunma
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Kitap tamamen bana hitap ediyormuş gibi hissettim en başından beri. Baktığımız zaman 69 sayfa sadece aslında. Ama her cümlesi altını çizip, üzerine düşünmeyi gerektirecek kadar güzeldi. Okuduğum zaman kendimi değerli ve sorumlu hissettim. Ali Fuad Başgil, kitapta gençlerle adeta sohbet ediyor ve nasihat veriyor. Ama bu nasihatleri o kadar hoş ki. Verdiği nasihatler gençlerin hataya düşmemesi ve yol üzere ilerlemesi için. Gençlerden beklenen bir şey var ki, yol gösterenler var ve bu önemli ve güzel bir şey ki engel olmak isteyenler de var.. Kitap sayesinde bunu tekrar hatırlamış oldum. Kendimi bir şeye hazırlanıyormuş gibi hissettim okurken ama dili o kadar yumuşak ki aynı zamanda dinleniyor ve rahatlıyordum.
Gençlerle Başbaşa
Gençlerle BaşbaşaAli Fuad Başgil · Yağmur Yayınları · 202115,8bin okunma
382 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
(SPOILERLI) Daha önce de başlamıştım ama yarım bırakmıştım. Şimdi kendime kızıyorum daha erken okumadığım için. Okuduğum ilk Tanpınar eseriydi ve büyük ihtimalle son olmayacak. Gerketen yazarın çok farklı bir dili, üslübu varmış. Alışana kadar biraz zorlanabiliyor insan. Zaman kavramına verilen bu değer, sembolller ile ilerleyen hikaye, sayfaları çevirdikçe başım dönüyor gibi hissediyordum. Şimdilerde hiç önem vermediğimiz zaman kavramının varlığını bağırıyordu kitap neslin o kimlik arayan sıkıntılı dönemlerinde.. Özellikle Halit Ayarcı (favori karakterim) hikayeye dahil olduktan sonraki kısmı o kadar beğendim ki! Onun konuşmalarının hepsini büyük bir hayret ve hayranlıkla okudum.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,8bin okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Kitap 2-3 sayfalık kısa hikayelerden-masallardan oluşuyor. Her masalın kahramanı ise aynı Zebercet oğlu Zülküf. Zülküf bazen bazen savaşlara katılan bir asker, bazen mazlum coğrafyalara gidip direnişe zemin hazırlayan bir kahraman, bazen dertli bir aşık, bazen de bilge bir derviş olarak çıkıyor karşımıza..
Başka Masallar
Başka Masallarİsmail Kılıçarslan · Ketebe Yayınevi · 2019246 okunma