Tebrizi'nin aşk-ı âlem kitabındaki kırk kuralda söylediği gibi:
"Ne yöne gidersen git doğu, batı, kuzey ya da güney çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır."
TOPLU CEVAPLAR
İddiaların aksine:
1- Said Nursî'nin İstanbul'a geliş yılı 1907
2- Said Nursî'nin Nutuk'u 1908'de basıldı
3- Said Nursî, A.Hamid'e hakaret etmedi
4- Said Nursî, SultanReşat'tan para almadı
5- SaidNursî, Urfa'ya giderken Ankara'ya uğramadı
(Fesubhanallahil-azim; onca yalana bunca insan
- Tanıyanlar vardır tanımayanlara da tanıtmış olayım:
Diyap Yıldırım, 1846 yılında Tunceli'nin Çemişgezek ilçesinde doğdu. İleride "Ferhat Uşağı" aşiretinin reisi olacaktı.
Diyap Yıldırım bir Kürttü. Amma örnek alınası bir Kürttü.
- SARI PAŞA, KEMAL ATATÜRK'ÜN
Akan bir nehiriz biz. İçimizden geçip giden su yaşadıklarımız. Akışı bozan taşlar ise tecrübemiz.
Seyahat etmek öyle bir tecrübe. Yolunu belirleyen, seni kendine getiren ya da neden nehir olduğunu hatırlatan.
Hamamın kubbeleri zemin ile aynı ve binası mahzen gibi yer altındaydı. Sebebini sordum: " Halep civarında orman mefkûd (yok) ve hatab (odun) kıttadır. Memleketin sürpüntülerini toplayıp külhanlarda yakarak hamamları onunla ısıtırlar. Tabii böyle çerçöp ile matlûb (istenilen) derecede hararet hasıl olmadığı için hamamların binasını yer altında yapmaya mecburiyet görünmüş. " cevabını verdiler.
Bugün dünyadaki 35. yılım, doğum günüm. Cahit Sıtkı’nın deyişiyle: “Yolun yarısı”. Bu zamana kadar yaşadıklarımdan, şahit olduğum binlerce hayat hikâyesinden, kendimce okuduğum kitaplardan, dinlediğim müziklerden, izlediğim filmlerden bir terapist olarak şunları öğrendim:
İnsan nisyanla malüldür ve fena halde hüzne, hüsrana mahkûmdur. Her hal
Jorge Luis Borges diyor ya hani:
"Eger, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz,sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadıgım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doguşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmedigim bir çok yere giderdim." diye,
İşte o gidilmeyen yolda yol almaya başlayınca, içini huzursuzluk ile umutsuzluk, şaşkınlık ile üzüntü kaplamayacaksa, bilinmeyenin bilinmezliği, güvenli konforlu ana rahmini terk etmek gibi olur. Yoksa sadece kaçış olur. ..
...
Yolun sonunu bile bile, sordum kendime "Bir daha geri dönecek miyim?" diye.
İşte bir feryatla haykırıyorum,
Çağlar ve çağlar ötesine
Ormanda yol ikiye ayrıldı
Ve ben daha az yürünenine saptım
Ve bütün olanlar da bu yüzden oldu.
...
çocukluğum..y, sen de anılar gibi kal geçmişin tozlu raflarında. sonra ben seni, aniden gelişen bir seyahat için, eski bir valize koyacağım apar topar.. sonra sen, ne oldu, diyeceksin.. ben de, hiç...
sen eski bir kitap,
ben ise ümmî ...🥀
Ayşe
@Aildan
·
24 Nisan 23:07
“Ne yazık!..
Ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
Kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri.