Aynı yaşamıyor herkes aşkı da, ayrılığı da.
Birbirini tutmuyor aşk gözü kimsenin. Kaçıp gidiyor hayat kayıp bakışmalarla.
Bazıları vazgeçişlerle büyüyor,
Ertelemeler, geciktirmeler, kilitlemeler
Üzerinden atlayıp geçmelerle.
Bazılarını defteri hayatta hiç kapanmıyor.
Bir süredir kendimi hissetmiyorum. Üstümdeki aşk kalkanlarından sıyrılmış gibiyim. Ve şu kalkan, yerde ölü bir at gibi yatıyor. Bir tekme vurup atamıyorum. Belki artık bedenime bile dar gelir... Nedense en çok bir ata yakışıyor bu hüzün.
Haber saldım ya şimdi,
Belki güzelden belki kendi hâlimden,
Senin hayalinden.
Seni hep aklımda zikrederken,
Hep şarkılar tutturdu kalbim.
Bu caddelerden, sokaklardan sen mi geçtin aşk?
Biraz ilerisinde belki gerisinden,
Uyuşamayız yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyası görürsün ben kemik.
Ama kal diyemiyordu dilim,
Kalsın istiyordum da
Kalması için bir şeyler yapamıyordum.
Gitti.
Kaldım...
Sevdim mi kendime soramadım,
Korkularımdan mı soramadım,
Yaralarımı mı saramadım?
Bilmiyordum...
Hem ne gerek vardı ki alışmaya
Gitsin idi
Gitsin...
Basit bir gerçeğe inandım
Döküldü dilimden kelimelerim
Sevseydi gitmezdi...
Ve sen sonunda bir gün çıkar gelirsin diye,
Çok şeyin adı küçük yazıldı;
Silinmez anlar vardır,
Karşı konmaz özlemler,
Ben şimdi ne istediğimi de bilmeden artıkBağırıp duruyorum ya, şurda,