Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nina

Nina
@snina
#200593174 #211185539 İlk aşkım Wonho ♡ Hayat kısa ama okumak çok güzel; okumayı düşündüğüm kitaplara ömrüm yetecek mi acaba? Kütüphane Nüfusu: 177 ♡
88 syf.
8/10 puan verdi
Halil Cibran’ın kalemini, cümlelerle dans edişini çok sevmiştim, bana hitap eden bir yazar olmuştu kendisi “Ermiş” isimli kitabını okuduktan sonra. Elimden geldiğince kitaplarını alıp okumaya çalışacağım. Bir yazarın dilini çok sevdiysem bütün kitaplarını okumaya çalışmak gibi bir huyum da var. :) Öncelikle yazar bu kitapta da sade, anlaşılır dil kullanmıştır. Her yaşa hitap eden bir kitap. Her bir sayfası farklı hikâyeler taşımakta olup can sıkıntısı hâlinde, bir çırpıda okunup bitirilecek öyküler içeriyor. Mesela kısa bir yolculuk edecek olsanız bu kitap çerez niyetine idealdir, diyebilirim. Öyle aman aman ders verici nitelikte satırlar olduğunu söylemek biraz zordur, çünkü bazı sayfalar anlamsız gibi geldi, bazı sayfalarsa gayet güzeldi, bazı sayfalar ise size farklı bir bakış açısı uyandırıyor gibi. Yani anlayabilene hayata değer mesajlar vermesi de çabası. Şunu da söylemek gerekirse; öyküler arasında bir bütünlük yok. Aslında öyküleri okumak romanlara nazaran biraz zor olmalı ki, okuyucuyu üzerinde düşündürmeye itip “Vay be!” dedirten bir tür olsun, dimi? :)
Gezgin
GezginHalil Cibran · İndigo Kitap Yayınları · 201911,1bin okunma
Reklam
184 syf.
10/10 puan verdi
Kalbimizin temizliğini, sadakatini, iyi niyetini kara bulutlarla örtmek kendimize yapacağımız en büyük kötülük değil mi? Merhaba! Hangi dönemde okunursa o döneme ait duygularınızı tazelersiniz. Yani şöyle anlatayım: Mesela bir ayrılık döneminden geçerken okursanız ayrılığın verdiği acıyı iliklerinize kadar hissedersiniz veyahut bir mutluluk döneminden geçerken okursanız daha önceki yaşanmışlıklarınızı hatırlatarak yüzünüzde bir tebessümle belirir o anılar... Bazı cümleleri ise insanı harekete geçirmeye teşvik ediyor, şöyle örnek vereyim: “Tutunmaya ihtiyacımız var” diyor devamında da ekliyor işte, “Peki sen tutunmak için fazla beklemedin mi?” Sence de haklı değil miyim, seni, duygularını, içinde saklı tuttuğun bir şeyleri harekete geçirmedi mi bu cümle? Yazarın kalemini sevdim, dili sade ve anlaşılır. Edebiyatı güzel biçimlendirip şekil vererek kelimeleri özenle seçip yerli yerinde kullanmış. Gönül kırgınlıklarıyla, keşkeleriyle, yıpratılarak acı veren satırlarıyla kendinizi görüp içinizi kalbinizi yakıp kül edecek. Edecek ki kor bir halde bulacaksınız benliğinizi, hayatınızı sorgulayarak. Unutma, ruhsal acı dünyanın en büyük cezasıdır. Güzel sevenlere rastlasın kalbiniz.
Ah Kalbim
Ah KalbimMihriban Demircan · Müptela Yayınları · 202147 okunma
176 syf.
10/10 puan verdi
Bir kitapta kendinize dair izler bulmak ister misiniz?
Merhaba! Sonunda benim de bir başucu kitabım oldu!!! :) Dünyanın üzerine bir anda çöken o "Covid" salgınının beraberinde getiren kasvetli yalnızlık; hepimizi kendimizle baş başa bıraktı. Peki, yalnız kaldığımızda ne yaptık? Kendimizi sorguladık, iç savaşlarımızın devinimleriyle ve hatta gerçek benliğimizle yüzleştik! Genel anlamda psikolojik olarak olumsuz etkilendik ama en azından değişen her şeyle beraber kendimizi de geliştirerek değiştik farkında olmaksızın. Sevgili Müzisyen Zeynep Hanım, bu kitabında pandemi sürecinin 21.günden itibaren kendisine iyi gelen şeylerin peşinden gidişini, öz hesaplaşmalarını, içinden geçenleri, vermek istediği tavsiyeleri kaleme almış, yetmemiş bir de birkaç şarkı ve şiir önerisi de serpiştirmiş. :) Ah, unutmadan yazıların yanına eklenen #onbirkahvesi fotoğraflarıyla çok güzel bir kitap. Kitabı okurken hep kendimle özdeşleştim, bana dair izler, parçalar buldum. Okumanızı tavsiye ederim.
Beklenmeyen(e) Yazılar
Beklenmeyen(e) YazılarZeynep Özyılmazel · Müptela Yayınları · 202122 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
280 syf.
7/10 puan verdi
Seneler boyunca gerçeğin peşinde iz sürerek kaderin bir oyunu sayesinde, hiç beklemediğin bir anda hakikat altın tepside sunulsaydı ne yapardın? Merhaba! Kitabı bitireli uzun zaman oluyor ama incelemesini yapmamıştım, bugüne nasip oldu. Bir cinayetin gizemi hah şimdi çözüldü derken ters köşe olup esas öldürenin kim olduğunu öğrendikçe şoklar
Onu Ben Öldürdüm
Onu Ben ÖldürdümGuillaume Musso · Epsilon Yayınevi · 2019114 okunma
352 syf.
8/10 puan verdi
Merhaba! 2010 yapımı ve o zamanlar popüler olan bir dizi ile geldim, aslında bir kitaptan uyarlama diye biliyordum, ama öyle değilmiş, bir roman uyarlaması olmadığını yazar önsöz de açıklamış ve kendi dünyasını yansıtarak bir öykü kurar ve Erkin Koray’a ait “Öyle Bir Geçer Zaman Ki” adlı şarkının ismi bir televizyon dizisine uyarlanarak ekranlara yansıtılmıştır. Ve bu dizi, yayınlandığı zaman her kesimin dikkatini çekmeyi başardı, toplum üzerinde büyük etkiler bıraktı ayrıca yurtdışında da ilgi gördü, pek çok ülkede yayınlandı, beğenildi. Kitaptaki senaryoları okudukça her şey yerli yerine oturdu benim için. En önemli belirleyici ve fark yaratan yanı, her bir karakterin kendi diyalektik süreci içinde, her türlü insani zaaf ve erdemleriyle beraber insanı çatışma, hareket ve değişim süreci içinde ele alınıp, özüne yansıtılmasıydı bence. Bu bireysel varoluş mücadelesi, ailenin en küçük bireyi Osman tarafından gözlenir, dönemin toplumsal koşullarıyla harmanlanır ve onun ağzından anlatılır. Okuduğum kitap 1.sezonunu kapsıyor, 2. ve 3.sezonun kitaplaştırılma planı varmış, eğer olursa onları da okumak isterim.
Öyle Bir Geçer Zaman ki
Öyle Bir Geçer Zaman kiCoşkun Irmak · Nemesis Kitap Yayınları · 202134 okunma
Reklam
192 syf.
10/10 puan verdi
Kendimize soralım mı şu soruyu: Güzel ve çirkin, hayırlı ve hayırsızın benim aklımda ve kalbimdeki mihengi ne? Cenâb-ı Hakkın huzur-u ilâhiyesine nasıl bir şekilde çıkacağımızı hiç düşündük mü? Öyle bir kitap okuyayım ki; hem gönlüm dinlensin hem aklımı islamiyetle meşgale edeyim hem de ruhum huzur dolsun istiyorsanız bu kitabı kesinlikle okumalısınız! Serdar Tuncer’in kalemine doyum olmadı desem ne kadar inandırıcı olabilirim inanın bilmiyorum. Deneme türleri okumaya bayılıyorum ve son zamanlarda çok yıpranmıştım, kendimi silkeleyip hayata devam etmem gerekiyordu ve imdadıma yetişip ruhuma şifa oldu bu kitap. Elhamdülillah. Yaşadıklarımızdan tefekkür etmeyi her daim hatırlayarak tefekkür penceresi kuralım kalbimize. Hayata gelişimizin hakiki ve yegâne gayesinin ne olduğunu ihtar ederek, doğmadan evvel ölünen ve öldükten sonra doğuşun mukayesesi yapılıyor. Kullanılan kelimeler, nasihatler, kıssalar, şiirler ve hatta yazarın divan edebiyatını kullanması bile çok güzeldi. Her şeyiyle ama her şeyiyle birazcık ağır dilli olmasıyla mükemmel bir kitaptı. Allah Teâlâ’nın rızasına ulaşmak nail olmak duasıyla, vesselam.
Delilim Yok Kalbimden Başka
Delilim Yok Kalbimden BaşkaSerdar Tuncer · Profil Yayıncılık · 20173,077 okunma
173 syf.
3/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Platonik ruhlu, takıntılı yazarın aşk (!) hayatı... Kitabı okurken sanki yazar karşımda konuşuyor gibi hissettim; bir ergenin günlüğünü okumuş gibi oldum. Buram buram isyânkarlık kokuyor. Sevgi kutsaldır, ne yazık ki yazar bunu öğrenememiş. Okumayan hiçbir şey kaybetmez! Kitap su gibi akıyor, aşırı sürükleyici, sade dili var. Kitapta fazlasıyla argo ve küfürler var, irrite olmadım değilim. Kitapta yazarın duygularından, deneyimlerinden, aşk hayatından bahsediliyor. Yazar, har vurup harman savurmuş, bütün öfkesini dile getirmiş, kan kusmuş adeta. Sevdiği kadın hakkında atıp tutuyor, beddualar, dilekler, hakaretler, küçümsemeler havada uçuşuyor resmen. Kadına dair yapılabilecek bütün övgüleri görebilirken bir anda kıskançlık adı altında o kadına dair hakaret yağmuruna tutulduğuna şahit olabiliyorsunuz. Hani bir papatyayı koparırken seviyor sevmiyor yaparsınız ya; aynı o şekilde bir seviyor bir sevmiyor. Bir kadın olarak buna ben sevgi diyemem, tutarsızlıktır, takıntıdır bu. Takıntılı aşk, çaresiz, kırgın, yalnızlık, pişmanlık, korku, öfke, acı, yarım kalan hayaller, tamamlanmamış duygular, ortada kalınmışlık, eksik hissetmek, belkileştirilmek, geride bırakılmak, unutulmak, yokluk, zaman geçtikçe hissizleşmek... Bu kitapta mutlaka kendinize ait acılarınızı bulacaksınız. Seveceksen edebinle seveceksin, kalbinin güzelliğini görerek kusurlarıyla beraber seveceksin, güven vererek seveceksin. Seven kişi sevdiğine küfür etmez, sevdiğini küçümsemez, saygı duyar, Sezen Aksu anısına bir şarkı yak usta!
Bana Seni Seviyorum Deme Sev
Bana Seni Seviyorum Deme SevMiraç Çağrı Aktaş · Dokuz Yayınları · 20142,495 okunma
68 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Allah'ın insanoğluna en büyük nimeti olan islâm inanç ve medeniyetine mensup olan bir toplum, nasıl olur da bugünkü acıklı duruma düşer? Kitap çok güzeldi. Dili oldukça sade ve aşırı akıcı. 68 sayfalık çerez niyetine hemencecik biten ama sindirilmesi zor olan bir kitap. Şiddetle tavsiye ederim okumanızı. Sezai Karakoç ilk kez okuyorum ve
Diriliş Neslinin Amentüsü
Diriliş Neslinin AmentüsüSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 202218,8bin okunma
136 syf.
5/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Buranın kralı olsam, ne yapardım dersiniz? Merhaba! Ön sözde okuduğum alıntıyla giriş yapmak istiyorum. “Fırtına, Shakespeare’nin felsefi bir otobiyografisi ve tiyatrosunun özetidir.” “Fırtına, hem sanatçının hem de seyircinin imgelemine hitap eden bir oyundur. Yaşamı fantastik bir dünya içinde eleştirir ve elbette sahnelemede sanatçıya sınırsız ifade olanakları sağlar. Bu oyunu sadece biçimsel açıdan ele almak, oyunu felsefi içeriğinden soyutlar ve elimizde yalnızca müzikli, danslı bir melodram kalır. Fırtına, yaratıcı ve hayalgücü geniş sanatçılar ve okurların kaçırmaması gereken, zengin bir oyundur.” Kitap tiyatro eseri ve 5 perdeden oluşuyor. Dili sade, anlaşılır ve sayfası az olduğu için 2 günde bitirilebilir. Fırtına, bir veda oyunu değildir, özgün bir metindir. Son derece ciddi, lirik ve grotesk bir oyundur. Sanki şiir kitabı okuyormuşçasına bir hissiyat veriyor insana. Ve Shakespeare’in yaşadığı dönemdeki hayatı, heyecan verici yolculukları, yeni keşfedilen toprakları, gizemli adaları peri masalı gibi yansıtılıyor. Okumak isteyen olursa okuyabilir.
Fırtına
FırtınaWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20196,1bin okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Okumadan önce ne yazık ki ön yargılıydım; çocuk kitabı mı okuyacağım diye... Ama kitabın büyüsüne kapılıp ön yargıyı yıktım. Dili sade ve anlaşılır. Öğrenilecek, ders çıkarılacak o kadar şey var ki... Okurken “Küçücük bir çocuk nasıl oluyor da büyük hayallere sahip olabiliyor?” dedim. Samimiyet ve masumiyet dolu bir kitap oldu benim için. İyi ki okumuşum. Kesinlikle tavsiye ediyorum, hayatta en okunması gereken kitaplardan biri ve bir kitaplıkta eksik edilmemesi gereken bir kitap kanımca. Okurken sanki yıllardır görmediğim bir dostla sohbet ediyormuşum gibi hissettirdi kitap bana. Tek isteği kendisini dinleyen, kendisiyle oynayan bir arkadaş idi. Kitapta Küçük Prens’in gözünden gezegenleri seyahat edip, sorduğu soruların cevabını almakta ısrarcı oluşuyla, biz büyüklerin hayatı nasıl monotonlaştırdığımızı, düşüncelerimizi ne kadar sığlaştırdığımızı, ilginç hayallere sahip olamayışımızı, dünyaya olan ilgisizliğimizi yüzümüze vurarak anlatılıyor. Bilgece sözleri, olgunca davranışları, normal bir insanın düşünmediği şeyleri düşünmesi çok etkileyiciydi. Altını çizdiğim satırları okuyup bana her seferinde bambaşka anlamlar verdi. Kitabı okuduktan sonra hayatımda ilginç şeylerin olmadığını düşündüm ve bundan sonra monoton olan hayatımı yıkıp daha neşeli, daha canlı, maceralarla dolu bir hayat inşa etmeye karar verdim.
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Can Çocuk Yayınları · 2015235,4bin okunma
Reklam
56 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ne yalan söyleyeyim, 2 kez okudum kitabı ve hala anlamadığım yerler var. Konusunu bir türlü idrak edemedim. Yazarın dilini çok beğendim, betimlemeleri harikaydı ama konusu iç açıcı değildi benim için, sıkıntı ben de mi yoksa kitapta mı bilmiyorum. Tavsiye eder misin diye soracak olursanız etmem şahsen, gidin daha güzel kitaplar okuyun, derim.
Bir Kuzey Macerası
Bir Kuzey MacerasıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202119,7bin okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Aslında Zweig okumayı fazla sevmiyordum, ısınamamıştım yazara. Ama bu kitabı okurken ısınmaya başladım diyebilirim, güzel bir kitaptı. Yazarın dili sade, akıcı. Bu kitabı sıkılmadan okuyabilirsiniz. Bir saray kadınının sürgün edildikten sonra yaşadığı iç devinimleri, içsel yalnızlığının hapsi anlatılıyor. İlk defa kendisiyle baş başa kalan, yalnızlığın ne olduğunu bilmeyen, kendi yalanlarıyla sakinleşen, duygularını gülümseyişinin ardına saklayan, en acı düşmanı “zaman” olan, göz alıcı bir yaşam sürdüren ve ölümünün de o denli bir şekilde olmasını isteyen, üstelik gözden düşürülüşünü dikkat çekici kılmak için kendisini tragedya sanatına veren ve iktidarda sözü geçen Fransız madamı Madame de Prie. Kral tarafından devlet kademesindeki görevinden uzaklaştırılarak kalıcı sürgün edilen, aniden, esrarengiz bir şekilde ortadan kayboluşunun gizeme dönüşmesinde ısrarlıydı Yokluğunun fark edilip sarayı ayağı kaldırıp şaşkına çevirmek, sürekli kandırmak ve yaptıklarını bir yalanla kapatmak onun karakteriydi. Üstelik sürgün edilmesinin sebebi can düşmanı Belle-Isle Kont’u ziyaret edişi, saraydan ayrılırken tutkuyla bağlandığı samimi olduğu eski sevgilisi Alincourt Prensi’ne sarayda ne olup bittiği haberlerinin her gün kendisine bildirilmesini istemesi,saraydan gelen kendisiyle ilgili hiçbir yazı olmayan soğuk mektuplar, krala yazdığı mektupların cevapsız kalışı, Paris sokaklarında servetin gücünü anlamıştı ve kendisini ölümün kollarına bırakmıştı.
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · Venedik Yayınları · 201977,3bin okunma
128 syf.
7/10 puan verdi
·
29 saatte okudu
Yılın ilk kitabı. Dili sade ve akıcı. Sonlarına doğru kitabı elimden bırakmak istemedim o derece sürükleyici. Bir tiyatro eseri.1 günde bitirilebilecek bir kitap. 20. y.y’ın Rusya’nın bir il merkezinde geçiyor ,4 perdelik olaylar. Moskovalı Prozorov ailenin 3 kızı Maşa, Olga ve İrina’dan ve Moskova’dan uzakta bir yerde yaşadıkları için geçmiş zamana, Moskova’ya olan özlemden bahsediliyor. Beklentimin altındaydı kitap. Bir tiyatro eserinden ne beklediysem artık... Puanım 7/10 Günlük olaylara değinmesi güzeldi. Mâşa; 18 yaşında evlenen, haksızlık onu çileden çıkarır, kocası yedinci dereceden memur, lisede öğretmen, pek çok kişiden akıllı Kuligin. 28 yaşında, küçük kız kardeşinin aklını çelerek Baron’la evlenmesini isteyen Olga. 20 yaşında, Moskova burnunda tütüyor adeta, çalışma hayatına susuzluğu ve Moskova’ya gitme hayalleri kuran İrina. Ve ailenin tek erkek çocuğu Andrey,evi bankaya ipotek ettiren bilim adamı, profesör olacakken kumar oynayıp kaybeden, kız kardeşlerinden korkan ve bütün parasını karısı Nataşa şımarık, kibirli. Moskovalı 43 yaşında Yarbay, görünüşü etkileyici, aptal olmayan ama çok konuşan, ilginç biri, lakabı âşık binbaşı, felsefe yapan Verşinin. Rus, soğuk ve aylak Petersburg’da doğan, emek harcamanın ne demek olduğunu bilmeyen bir ailenin çocuğu, 30 yaşında, 3 tane soyadı olan Tuzenbah. Sadece gazete okuyan, altmışına merdiven dayayan, yapayalnız, beş para etmez doktor Çebutıkin. Akıl almaz derecede korkunç adam, şakacı, sıkılgan, topluluk içine girince neşesi kaçan, utangaç, dürüst ve soylu Solyoniy. 82 yaşında iyi yürekli dadı Anfisa, Teğmen Fedotik ve Rode, Yaşlı bekçi Feradont.
Üç Kız Kardeş
Üç Kız KardeşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20167,5bin okunma
140 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
O dönemde böyle bir eser yazmak gerçekten olağanüstü! Kitabı okurken harflerle değil de sanki bir resmi okuyor gibiydim. Betimlemeleri, kendi kendine konuşmaları, çelişkileri hatta kendiyle yaptığı laf münakaşaları, kavgaları kısacası her şeyiyle etkiledi Dostoyevski! Zaten kendisi en sevdiğim Rus yazarlarından birisi. Hal ve hareketleri o kadar güzel betimlemiş ki pardon resmetmiş ki; kitabı hayranlıkla, ağzım açık kala kala okudum. Kitabın 1.bölümü insanı derin düşüncelere sokuyor. Okuyorum cümleyi, anlamadığımı sanıp bir kez daha okuyunca kendime “E, doğru anlamışım, niye tekrar okuyorum ki?” diyerek beni kendimden şüphe ettirdi ne yazık ki… Dünya, kendisine vız geliyordu. Yeryüzünde, kendi dairesinde ama kendine inşa etmiş olduğu kabuğuna çekilen kaplumbağa misali yeraltında yaşıyordu, adeta. Kendisine edilen alaylar, arkadaşlarının ona sanki köle gibiymişçesine aşağılayıcı bakışları, onu ortamda görmezden gelmeleri, sırf arkadaşları onu küçümsemesin diye sınıfta en iyi öğrenci olmaya çalışması, insan arasına karışıp dost edinme çabaları… Arkadaşlarından gördüğü hakareti sindiremeyip öç almak istemesi ve o anda kendi yalanlarıyla hayatını altüst eden Liza ile karşılaşması. Önce kendini alçak birisi olarak görüp sonra kendisini alçak olarak görmesine sebep olan kişileri hatırlayıp onlara lanet etmesi, hayatlarını mahvetmek istemesi… Kısacası her şeyiyle, her hareketlerinde kendime rastladım. Uzun lafı kısası; okumanızı tavsiye ediyorum.
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020128,6bin okunma
184 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Şefkate susamış yavrucak... Kitabın kahramanı; kendi başına okumayı öğrenen, daha 5 yaşında okula başlayan, her şeyde sonuncu olmaya mahkûm bırakılmış, maruz kaldığı aşağılanmalar, anlamını bilmediği kelimeleri öğrenişi, büyüklerin derdini çok iyi anlaması, yumuşacık bir yüreği olduğu kadar da zehir gibi bir zekası, cevaplanması zor sorular
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022230,6bin okunma
540 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Dili oldukça anlaşılır ve sade. Sürükleyici, okurken diğer bölümde ne oluyor acaba diye merak uyandırması güzeldi. Tavsiye ediyorum, ölmeden önce okunulmalı! Kitapta Raskolnikov’u tanımlayacak olursam; o karmakarışık sanki çoklu kişilik bozukluğuna sahipmişçesine bir delilik halleri diyebilirim. Kitabı okurken o kadar çok benimsedim ki sanki Raskolnikov’un ortağı gibi hissettim kendimi. Sanki cinayeti birlikte işlemişiz gibi; eyvah kendimizi ele verdik diye yüreğim hopladı. Raskolnikov belki de yaşadığı tavan arasındaki odaya kapatıp kendisini dış dünyadan soyutlamak istiyordu. Aklından adeta bir ışığın yayılma hızı gibi geçen o tedirginlikleri, şüpheleri, ikilemde kalmaları, kendi kendine konuşmaları, içini kemiren korkuları, savunduğu dönem konuları… Cinayet sonrası teslim olması hakkında kitaptaki alıntı ile özetleyeyim. “Cinayeti neden işlediği sorusuna, büyük bir dürüstlülükle, çok yoksul olduğu, kadının evinde üç bin ruble bularak bununla hayatını düzene sokmak istediğini söyledi. Korkaklık yüzünden cinayete sürüklendiğini ve tembel bir insan olduğunu da eklemeyi unutmadı. Neden teslim olduğu sorulunca, vicdan azabı duyduğu cevabını verdi.” Kardeşi okulunu bitirsin ve rahat hayat yaşasın diye kendisini satmayı düşünen Dounia Romanovna. İşinden atılmış bir devlet memuru Marmeladov. Hayata ölmez bir tutkuyla sarılan Katerina İvanovna. Dostça davranan, yardımını esirgemeyen bay Razumihin. Sabit fikirli Pyotr Petrovich. Kadın delisi insancıl duyguları kalmamış bir Svidrigailov. Raskolnikov’u hiç bırakmayan zavallı kızcağız Sonia ve daha nice karakterler…
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Venedik Yayınları · 2016159,8bin okunma
Reklam
64 syf.
10/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
Allah’ın rahmeti ve selamı üzerinize olsun. Dini bir kitap ile geldim. Dini kitaplar okumayı çok severim. Dinim üzerine yapmış olduğum ve yapmamakta olduğum amelleri kendime hatırlatıp çeki düzen vermeye çalışıyorum. İslâm’a lâyık bir mümin olabilme çabası içindeyim. Biz bu muhteşem nimet ve ihsâna lâyık olmak için, O’na vefâ gösterebilmek için ne yapmalıyız? Sevgili Yazar, bu kitapta Efendimiz’in müstesnâ şahsiyeti ve muazzam ahlâkından, o anlatılamaz sîretten ve birkaç muhteşem misallerle, birkaç Kur’an-ı Kerim’den ayetlerle İslâmiyeti, Efendimiz’i güzelce anlatmış. Dini terimler oldukça fazla. Ve bazı terimler genel anlamından ziyade değişik yorumlanmış. Nefs muhasebesi yapmanıza vesile olacak şiddetle okunulması gereken bir kitap! Şahsen kitabı çok beğendim.
Fahr-i Kâinât Efendimiz
Fahr-i Kâinât EfendimizOsman Nuri Topbaş · Yüzakı Yayınları · 2017122 okunma
64 syf.
10/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Bookstagram halkı, bir kitabı okurken hem öğrenin hem de adeta o kahramanlardan biriymişçesine kitabı yaşayın. Halil Cibran’ın okuduğum ilk kitabı. Kitabı alırken karamsardım ve iyi ki almışım! Yazarın dili, üslubu, seçtiği konular şahane. Kalemini çok beğendim, bana hitap eden üslubu var. Felsefi ve ruhani duygulara nasihat verici bir denemelerden oluşuyor. Deneme türü en sevdiğim türdür. Daha satırları okurken sizi düşündüren, hayatı size sorgulatan bir kitap. Her bir cümlesini alıntı yapmaya teşvik etti beni. Her bir satırın altı çizilesi idi. Okuyun, okutturun. İçeriğini özetleyeyim. Gemi yolcularının okyanus üzerinde, kendilerine ıssız yol arayışına çıkan; birtakım gezgin insanların, belirli kavramlar üzerine soru sorup, insanoğluna o konu hakkında farklı bir bakış açısı kazandırılarak konuşlandırılması.
Ermiş
ErmişHalil Cibran · İndigo Kitap · 201970,6bin okunma
75 syf.
·
Puan vermedi
·
8 saatte okudu
Akıllı olun, kurnaz olun! 2500 yıllık bir kitap ile geldim. Aslında kim tarafından ve ne zaman yazıldığı tam olarak bilinmiyor ama günümüze kadar bizlere başarıyla ulaşmıştır. Dili sade, anlaşılır. Kitapta savaş stratejileri anlatılıyor. Ama bazı stratejiler günlük yaşantımızda farklı farklı konularda kullanılabilir. Mesela; savaşta zaferden eminseniz hükümdarınız yasaklasa bile savaşmalısınız cümlesinden benim tarafımdan anlaşılması gereken nokta şudur: Bir hayale sahipsen ve onu yapacağından eminsen kimseyi dinlemeyip o hayale ulaşman. Ve daha birçok meselalar… Yok be 21.yy’da ne savaşı, savaş sanatını öğrenip ne yapayım diye düşünmeyin. O stratejileri günlük hayatınıza uygulama olasılığınız o kadar yüksek ki… Stratejiler, taktikler, örnekler, net oluşu ve daha birçok yönden etkileyiciydi, güzeldi. İyi ki okumuşum kitabı.
Savaş Sanatı
Savaş SanatıSun Tzu · İndigo Kitap · 202038,9bin okunma
92 syf.
7/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
Franz Kafka’nın okuduğum ilk kitabı, yazarın teşbihine bayıldım. Dili sade, anlaşılır. Beklentim yüksekti başlarken ama sonlarına doğru ailesinin ona karşı adeta bir çöp gibi ondan kurtulmak isteyişlerine hayal kırıklığına uğradım. Ayrıca böyle bir aileye rağmen huzurlu düşünceler içerisindeydi son nefesini verirken. Çalıştığı şirketin omuzlarına yüklediği yorucu işinden; vakit buldukça seyahat eden, kendisi hariç her şeye kafa yoran, ailesini geçindiren ve ansızın bir gece böceğe dönüşen bir Gregor Samsa, kendisinden bir şey beklenemeyecek kadar yatağa gömülü (!) yaşlı babası Bay Samsa, neredeyse eli kolu kalkamayacak kadar güçlü nefes darlığı çeken, astım hastası annesi Bayan Samsa, henüz 17 yaşında hayatının tadını çıkarmaya odaklı bir kız kardeşi Grete Samsa, çalıştığı şirketin en ufak gecikmelere tahammülsüz olan müdür, ev işlerine yardım eden gündelikçi kadın. Toplumda artık işe yaramayan birinin hiç var olmamış gibi davranılması ve bunun doğurduğu birtakım sebeplerin, olumsuzlukların canına bedel olması... Aslında kitapta anlatılan şey çok gizli... İyi okuyup sindirmek gerek her bir kelimesini. Böceklerden korkan biriyim, okurken ellerimde böcek geziniyormuş gibi hissettim. Her ne kadar benlik bir kitap olmasa da birkaç bir şey öğrenebildim ya ne mutlu! Okumanızı tavsiye ederim.
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · İndigo Yayınları · 2017223,2bin okunma
131 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Giyotinin soğukluğunu hissettim desem ne kadar inandırıcı olurum? Bir idam mahkûmunun yaşadığı her anına, duygularına, çaresizliğine tanık oluyoruz. Eli kolu bağlı, bağışlanmayı bekleyen kişinin olayları, ölümü kabullenemeyişi, geride bırakacağı sevdiği insanları düşünmesi... Yazarın dili sade, anlaşılır. Ağır bir kitap, sabırla okumak gerekir. Teşbih sanatını ustalıkla kullanmış, mahkûmla birlikte siz de yaşıyorsunuz, beraber merdivenlerden giyotin sehpasına çıkıyorsunuz hatta! Yaşanılan iç devinimleri muhteşem bir şekilde aktararak empati duygunuzu geliştiriyor. Kitabı okuyun. Adını ve suçunun ne olduğunu bilemediğiniz bir idam mahkûmu, kokusu boğucu olan bir hapishane, sekiz metrekarelik ıslak ve nemli döşeme taşlarından oluşan havasız bir hücre, kasvetli avlu, gardiyanlar, çamurların ortasına atılan kürek mahkumları, kulağında kürek mahkumlarının zincirlerinin gürültüsü, uykusunda çırpınışlarla dolu rüyalar görmesi, infazından bir gün önce kızıyla yaptığı diyalog, mağrur bir tavır takınarak idam arabasına bindirilmesi, Bicêtre, Conciergerie ve insana tiksinti veren Gréve meydanı, rahipler, iyi yürekli cellatlar, saçlarının kesilip giyotin sehpasına yatırılması ve sonucu belirsiz sefaletin son perdesi... Bağışlanıp bağışlanmadığı belli değil. Üstelik ölümünün kendisini iyileştireceğini düşünüyor mahkûm ve son bir kez kızının ağzından baba kelimesini duymak istiyor. Discite justitiam moniti.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120,8bin okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
·
30 saatte okudu
Evren'in İşbirliği
Meşhur “Simyacı” kitabı ile geldim. Dün başlayıp bugün bitirdim. O derece sürükleyiciydi kitap. Dili yalın ve sade. Aynı düşü 2 kez üst üste gören ve piramitlerin eteklerinde inanılmaz mücadelerle hazine arayışına girişen, dünyadaki canlı cansız bütün varlıklara bilge gözüyle bakan bir delikanlı Santiago, mısır yolcusu ve yolculuk esnasında
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023207,3bin okunma
Reklam
102 syf.
7/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Hayvanlardan alacağımız dersler varmış meğersem! Yine sosyal medyada sık sık rast gelip binbir hevesle satın alıp okuduğum bir kitaptı. Herkes okuyor da ben neden okuyamadım diye kendime sıkıntı edinmiştim. Yanii kanımca abartılacak bir olaylar olmadı. Ama beklentilerimin altındaydı. (ya da ben beklentilerimi yüksek tuttum) Öncelikle yazarın üslubunu çok beğendim. Benzetmeleri muazzamdı. Hayvanlarla bol bol empati kurdum okurken. Şunu belirtmeliyim ki; kitabın ilk sayfalarında hayvanlar arasındaki o dayanışma, birlik ve beraberlik çok güzeldi, imrenmedim değilim. Hayvanlar arası diyaloglar da eğlenceliydi benim için. Ayrıca hayvanların zekası da çok etkiledi. Hayvanların marşı da varmış vay be. Ve kendi ilkeleri de vardı. Tabii ilerleyen sayfalarda bu ilkeleri değiştirdiler. Alfabeyi, okuma ve yazmayı öğrenme çabaları… Çiftliğin sahibi terk edince hayvanların kendi başlarına hayatta kalmaya çalışmaları… Acaba insan eli gerektiren işleri nasıl halledebiliriz diyerek kendilerine özgü bir şekilde o işleri yapma kabiliyetleri… Pusuya yatmaları, düşman saldırısına uğramaları… İki ayaklıların kötü olduğunu düşünmeleri. Hatta bir cesedin önünden geçerken saygıda durmaları… Yel değirmeni inşa etmeleri, birtakım insan aklı ve insan gücü gerektirecek şeyleri yapmaları olağanüstüydü. Dediğim gibi sayfanın ilk kısımları çok güzeldi. Sonunu fazla beğenmedim, daha güzel olabilirdi. Okumasanız da bir şey kaybetmeyeceğinizi düşünüyorum. Cümlemi de şöyle bitireyim: Hayvan deyip geçmemek lazımmış!
George Orwell
George Orwell
Hayvan Çiftliği
Hayvan Çiftliği
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Anonim Yayıncılık · 2021247bin okunma
296 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Öncelikle kitabı okurken anlamını bilmediğim kelimelere çok sık rastladım. Yazar, benzetmeleri çok güzel yapmış, okurken sanki ben de kervanla birlikte Kabe’ye gitmişim gibi hissettim. Kitabın içeriği: Elli bini aşkın hac yolundaki sürre alayının birtakım iyi kötü olaylarla, yaşanmışlıklarla, çaresizliklerle, heyecanla, korkuyla, Kabe’ye varmak
Kervan
Kervanİskender Pala · Kapı Yayınları · 20213,392 okunma