“Siz sevemezsiniz adaşım, siz, birisine itaat eden ve birisine emredenler, siz, birisinden korkan ve birisini tehdit edenler… Siz sevemezsiniz. Sevmeyi yalnız bizler biliriz…”
Şu dünyayı adamakıllı görmeden, dünyanın ne olduğunu adamakıllı anlamadan buradan gidecek olduktan sonra ne diye buraya geldik sanki? Yaşadığımızın farkına varamayacak olduktan sonra ne diye yaşıyoruz?
'Herkese yürümüşsün caddeler boyu, bana gelince yorulmuşsun. Oysa ben o elleri milyonlarca elin arasından tanırdım..
Kimdim ki ben senin gözünde?
Yüzlercesi arasından sadece birisi, sonrasız sürüp giden bir zincirde tek bir serüven halkası..'
'Kavga devam etmek zorunda', diye ısrar etti Jim. 'Kavga ancak insanlar kendi kendilerini yönettiği ve emeğinin karşılığını aldığı zaman sona erer'.
'Demek bu kadar basit', diye iç çekti doktor. Bende bu kadar basit düşünmeyi ne kadar çok isterdim..
Hayat herhalde bir katakulli değildi. Ama neydi? Bu hayatın bir manası olmak icap ederdi. İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı! Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı. Daha büyük ve daha insancıl..