Es-Selam Dostlar...
Cemil Meriç ile Ali Fuat Başgil’in tavsiye yazılarını okumam ile kitaplığıma kazandırdığım disiplinli çalışma,irade eğitimi ve ahlak üzere yazılmış bir eser…
Yazarımız Julet Payot karakter eğiminin önemi ile başlıyor ve özellikle vurguluyor sağlam nitelikli bir eğitim ile karakterin değişebileceğini.
Sonrasında başarı için
_ Kurban;
Ne ettir, Ne de tatil..
Kurban;
İbrahimce Bir Adaniş,
İsmailce Bir Teslimiyettir..
Kurban Bayrami
Dolaplarımiza Et Doldurma Günleri Değil, Kalbimize,
Yüce ALLAH'a itaat ve Teslimiyeti
Doldurma Günleridir.
Hz. İbrahimi,
Hz. lsmaili,
Hz. Hacer'i Anma,
ANLAMA Günleridir..
Düşünün;
Bizden Ne Canımızı İsteyen Var...
Ne de Çölün Ortasında Birakıp Giden Var..!
Ne Kadar Az Tefekkür Ediyor,
Ne Kadar Az Şükrediyoruz..
O Halde,
Şimdi Silkelenme Zamani...
Halıları, Kilimleri Değil,
Kendimizi Silkelemeli.
Misafire Değil,
Allaha Karşı Temiz Olunmalı..
Adı: Kuranı Kerim. Lakabı: Mecid.
Lisanı: Arapça. Nüzul zamanı: 27 Ramazan , Fil senesinin kırkıncı yılı. Nüzul mekanı: Mekke, Medine, Hira mağarası.Nazil eden: Allah'u Teala .Vahiy meleği: Hz. Cebrail
Vahyi alan: Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi vesellem. Vahiy sayısı: 24 bin defa
Nazil olma müddeti: 23 yıl
İlk nazil olan ayet:
"Üslûbun kimliğindir." diyordu Cemil Meriç bir makalesinde...Kimliğin, kim olduğun, neye hizmet ettiğin, neyi aradığın ve neye talip olduğun...
Düşüncenin değil sadece, kalbin de, bir kitap gibi satır satır okunması, mühim mevzuların altının çizilmesi, tahlil edilmesi ve belki de en son konuşulması, bunu ne düzeyde
Evvela şimdiye kadar okuduğum kitaplar içinde en değerli, en faydalı, en güzel kitap olduğunu söylemek istiyorum.
Bu sitedeki üyelerin diğer klasik sitelerden bir farkı var. Hamdolsun hepimiz okuyan insanlarız. Ortak noktamız bu. Bizi bu kıymetli sitede buluşturan da budur, kitap tutkumuz ve kitap okuma sevgimiz. Ancak okuduğumuz kitaplar bazen bir noktada buluşurken bazen çok farklı içeriğe sahip olabiliyor. İnsan dünya ve ahiretine faydalı olan her eseri okumalı bence. İşte bu kitap dünya hayatımızı güzelleştirecek, ahiret hayatımıza yararı olacak bir eser kuşkusuz.
Kitabın içeriğini anlatmak öyle kolay değil. Ancak şu kadar söyleyebilirim ki insanın bitkiye, hayvana, insana, güneşe, aya, toprağa, suya kısacası her şeye bakış açısını değiştiriyor. Her şeyde Allah'ın varlığını ve birliğini görebilmeyi öğretiyor.
Bu kitap dünyaperestliğin etkisiyle yurdumuzda ve dünyada deizmin çok yaygınlaştığı bu dönemde yazılmış. Bu nedenle kitapta en çok açıklanan konu Allah'ın varlıği, birliği ile birlikte insanın gayesiz olamayacağı, dolayısıyla "Allah varsa din de olmalıdır." düşüncesinin ispatı yapılıyor.
Şair'ül İslam güzel üslubuyla evreni ve yaratılan her şeyi okuyor, okutuyor. Âyetlerin manasını izah ve ispat ediyor. Bu kitapla düşünmeyi öğreniyor insan. Okurken düşünceden düşünceye, bir âlemden başka bir âleme geçiyor, kelimelerin, cümlelerin verdiği o eşsiz lezzeti kalbinde aklında ve ruhunda hissediyor, huzur buluyor.
Okumanızı tavsiye ederim.
Kitabu't-TefekkürŞair’ül İslam Yunus Kokan · Tilki Kitap · 20181,317 okunma
Birkaç ay önce Ümit Meriç’in ‘’ İçimdeki Cennete Yolculuk’’ kitabını okuduğumda; bu zarafetin, hassas zekanın, cümlelerdeki derinliğin, edebi birikimin genetik mirasının sahibini merak edip Cemil Meriç kitaplarıyla kütüphanemi şereflendirmiştim . Sosyal medyadan, haberlerden, dergilerden ve Dücane Cündioğlu’nun hazırladığı belgeselden kısmen
Nasrettin Hoca’nın bir fıkrası vardır hani. Oğluyla yolda giderken önce oğlunu bindirir eşeğe, kendi yürürken. Etraftakilerin ayıplamasıyla kendi biner, oğlu yürür devamında. Bencil diye söylenenleri duyar da devamında, oğluyla beraber binerler eşeğe. Bu sefer de merhametsiz olmuştur hoca diğerlerinin nazarında. En son çare ikisi de yürürler
"O cennetin kapısı değil, Cennet’in ta kendisidir…"
Kapılar, göğün ruhumuza açılan kanatları...Ümmi ve bilge...Kandil ve turap...Hikmet ve Kuyu...
Sekiz peygamber ve O'nun nuruna bir hayret ile sığınan ufukları...
Hz.Adem; O'nun yüzü suyu hürmetine yaratılan kâinatın ilk sırrı...
Karakoç'un lisanıyla...
"Cennette hiçbir
İnsan, yaradılışı gereği, musibetler karşısında zayıf ve âcizdir. Basit bir kederle bile baş dönmesi yaşar. Küçük bir gam karşısında sersemleşir. Bir mikroba mağlup olan bedeni gibi ruhu da basit bir mesele karşısında sarsıntılar geçirir. Yaşam gidişatındaki ufak bir aksaklıktan ümitsizliğe düşer. Gerçekleşme işareti taşımayan zayıf olasılıklardan telaşa kapıldığı dahi olur. Önemsiz bir mevzuda hayal kırıklığına uğradığında hayat ona tümden acı görünür. Dünya sık sık ona dar gelir, pek çok defa zindan gibi olur.
İnsan, hissiyatını kontrol edebilme konusunda zayıftır. Nefsinin arzularını gemlemede âcizdir. Kalp dinginliğini sağlamada çoğu zaman yetersizdir. Kendi düşüncelerine karşı bile mağluptur. Aklının bir mutluluğa onlarca acı karıştırmasından yakasını bir türlü kurtaramaz. Yaşamın en kırılgan varlığı olan insanın hâletiruhiyesinin hangi hikmetler için böyle mukavemetsiz yaratıldığı, üzerinde tefekkür etmeye değer bir konudur.
İnsanın zayıflığı ve yaşamındaki acılar konusunda en ilginç tahliller çoğunlukla sûfilerin dünyasından gelmiştir. Birçok insan için yıkım sebebi olan hadiselerin sûfiler tarafından gülüp geçilecek nitelikte algılanması, çocuğun dünyasında büyük bir sorun hâlinde yaşanan bir oyuncak kaybının, bir yetişkinin pek de önemsemeyeceği bir durum olmasına benzetilmiştir.
Doğu’nun ve Batı’nın kadim tesellilerini aktarmaya devam eden Dervişin Teselli Koleksiyonu, üçüncü kitapta Sufilerin Mutluluk Sanatını merkeze alıyor.
Kendini bilen Rabb'ini bilir.
Nefsini bilen Rabb'ini bilir, hayır hayır, Nefesini bilen Rabb'ini bilir.
Öz'ü bilen töz'e ulaşma gayreti içinde olan Öz'e varır.
Gece vakti ayak ucunda akıl yürütmeler yapalım biraz;
Özlemek nedir? Sözcüğün kökeni öz. Peki insan kimi özler? İnsan evvelden bildiğini özler, salt yakınlık duyduğunu özler. Özlemek,