Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tolga Ertaş

Tolga Ertaş
@tolgae
Varoluşçuluk ile varoşçuluk arasında kalmış, bir garip okur-gezer. *OMNES VULNERANT ULTİMA NECAT!
Öğretmen
Felsefe Bölümü Lisansüstü
İstanbul
26 Kasım 1992
27 okur puanı
Aralık 2017 tarihinde katıldı
Bir şeyin kalbini kırması için illa kötü olması gerekmez ki.
Reklam
Tek çaresi aşk'tır bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın. Aşkta zaten iki yalnızın, ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır. Ayrılıksa insanın kendi tek kişilik yalnızlığını özlemesi..
"... Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
Bütün aşklar küllenir, bütün babalar ölür, bütün hikayeler biter. Birinin yıkıntıların nöbetini tutması gerekir; işte o yüzden, biri hariç bütün çocuklar büyür. Gölgesini kaybeden insan, gölgenin kendisine dönüşür.
Reklam
Aslında hiçbir şey yasa dışı değildi. Çünkü, artık yasa diye bir şey yoktu.
Nasılını anlıyorum, nedenini anlamıyorum.
Yaşamaktan utanıyordu herhalde. Hayata karşı ayıp oluyordu.
Hayat, düşünceleri tutan bir hapishanedir.
Sayfa 32
"İçi ne kadar doldurulursa doldurulsun, yine de hafiftir hayat. Çünkü altı deliktir. Delikse ölümdür! Bütün kazançlar bu delikten kayıp gider."
Sayfa 493Kitabı okudu
Reklam
Dünyanın en eski mesleği fahişelikse, dünyanın en eski hayal kırıklığı da aşktı...
Sayfa 425Kitabı okudu
Bir ara, o'nun gözlerinden yaşlar geldiğini gördüm. Sarhoşluk karınlara çok zalim davranabiliyordu bazen. Hafızanın en karanlık odalarını aydınlatan bir projektöre dönüşebiliyordu. Kendisine baktığımı hissetmiş olacak ki, kafasını kaldırıp en derinime baktı. Bir şey göremedi tabii. Çünkü belli bir derinlik seviyesinden sonra ışık yoktur.
Sayfa 397Kitabı okudu
Sevmiyordum ben, ölüme bile iyimserlik ve inançla bakan, acıyı şarap gibi tasvir eden yazıları. Ölümün de para gibi, yoktu dini. Çürüyen cesetlere bu kadar yüklenmek onları ancak daha da parçalardı.
Sayfa 271Kitabı okudu
"Neden olmaz," diye soruyorum. "Mutsuz oluruz," diyorsun. "Herkes mutlu olacak diye bir kural yok, biz de mutsuz olalım."
"Aslında o kötü olmak istemiyor" "Bana sorarsan hiçbir şey olmak istemiyor" "Eline bir fırsat geçse bir şeyler olur" "Kurbağanın kanatları olsaydı hoplaya hoplaya kıçını eskitmezdi"
Antalya, dünya üzerinde kendine ait güneşi olan tek kenttir. Bu güneş ırkçı bir orospu çocuğudur. Turisti bronzlaştırırken, çalışanı buharlaştırır. O kadar erken doğar ki geceyi kimse anımsamaz.
Reklam
Okudukların yaşadıklarını değiştirir, değiştirmese bile farklı bir gözle görmeni sağlar.
Dinle! Çin’de üçüncü çocuğunu aldırmak için doktora yalvaran kadını, Macaristan’da dilenen adamı, Kanada’da karşısındaki erkeğe kur yapan erkeği. Duy bunların hepsini. O milyarlarca insanın hep birlikte konuşarak yarattıkları korkunç gürültüyü dinle!
Kadınlar piçlerle tanışırlar. Sorumsuzluklarına ve hayatın işlevsel alanlarının dışındaki uzmanlıklarına hayran kalırlar.
Piçler düzensiz hayatlarında düzenli olarak içki içerler. Ancak hepsinin de bir sınırı vardır. Belli sayıdaki kadehten sonra sarhoş olup sızarlar. Sızdıkları yerin adı, huzurdur.
Ve kafam, il olma izni alabilecek kadar kalabalıktı!
Sen, cehennemin üzerinde kurulduğu arsanın hissedarı olacak kadar kötüsün.Şeytan bu yüzden göz yumuyor yaptıklarına ve seni hayatta tutmaya çalışıyor, bütün oynadığın ölüm oyunlarına rağmen… Ölüp de onun yerine göz koymaman için.
Reklam
"Kapitalizmle birlikte modernitenin ikinci çocuğu olarak görülen marksizm; açılan toplama kampları, Stalin katliamları, Macaristan ve Çekoslovakya'nın Sovyetler Birliği tarafından işgali ve Çin de Kültür devrimi adıyla yapılan baskıların gösterdiği kadarıyla başarısız olmuştur." Tabii en az kapitalizm kadar.
Aynı bok çukurunun içindeydik hepimiz. Kaçış yoktu. Zamanı geldiğinde sifonumuz çekilecekti.
Sayfa 216 - MetisKitabı okudu
Eskiden beni gerçekten sevmiş bir kadının sözleri aklıma geldi: "Daha çok erken, içme!" ve benim kendisine verdiğim yanıtı düşündüm. Hep aynı yanıt: "Şu an saat bir yerlerde çoktan gece yarısını geçti bile" -cheers!-
Asilerin.. kaybedenlerin.. küfürbazların.. günahkarların.. beyaz zencilerin.. aşağı tırmananların.. uçurumdan atlayanların.. Dili, Sesi.
Sayfa 1