Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Türkiye Cumhuriyeti, Gök Türklerin devamıdır. Türk milletinin tarihte bıraktığı en büyük iz, halen devam etmektedir."
Ahmet Taşağıl
Ahmet Taşağıl
Nevruz ve Hıdırellez gündemken bu gibi konular üzerine aldığım dersten, öğrendiğim bir kaç şeyden bahsetmek istiyorum. Türk Halk Kültür Bayramları-Türk ortak değeri-olan bu bayramlar tabiat bayramı, ilk yaratılan insanların bir araya gelişine kadar dayandırılan, Hızır as ile İlyas as bir araya gelişi kıssaları, İskender efsanesi,Gılgamış
Reklam
Tanrıya şükür ki, yüzyıllık Rus istilâsı, Azeri Türkünü ne içten, ne de dıştan parçalamaya muvaffak olmuştur. Tam aksine, Rus mektepleri bile, Azerbaycanlının ruhunda besili bir milliyetçilik fikrini geliştirmiş, kızgınlaştırmış, istiklâl kalıbına döküvermiştir.
Sisypus, bir günah işleyerek büyük Tanrı Zeus'u kızdıran bir Yunan kralıdır. Corinthe kralı Sisypus, bu yüzden ağır cezaya çarpılır: Her gün iri bir mermer kayayı bir dağın tepesine çıkarmak zorundadır. Koca taşı, büyük kuvvet sarfıyla ve şiddetle yorularak tepeye ulaştırır. Fakat taş yine Tanrı emriyle oradan yuvarlanıp dağın eteklerine düşer. Düşen taşı Sisypus tekrar yokuşa sürer, tepeye çıkarmaya koyulur. Anlaşılır ki bu mitos'da hayat yükünü her gün yeniden yüklenen insan'ın bitmez tükenmez mâcerası söylenir.
|Birinci ciltten,3|
Rus Profesörlerinden P. J. Kovalevskiy’e göre Rus hayatının yüzyıllar boyunca çapulculukla elde edilen ganimetlere bağlı oluşunu itirafı, Azerbaycan’ın ne kadar ağır bir dış Rus baskısı altında yaşadığını göstermektedir.
Türkmenlerin özlü ve uzun süreli tarihleri yardır. Selçuklular devletinin kuruluş şerefi bunlara aittir. Bundan dolayı da Türkmenler diğer bir deyimle Oğuzlar, İslâm âlemi için, Ortaçağ Türk halklarının hiç birine nasip olmayan büyük bir önem kazanmışlardır. Taşıdıkları kavim adı olan Türkmen etnonimine ilk defa Kaşgarlı Mahmut’ta raslanmaktadır.
Reklam
Mustafa Kemal Graziani'ye şöyle demiş: "Türk milletinin fevkalade meziyetleri vardır. Fakat ne yazık ki onu karanlık ve cehalet içinde bırakıyorlar. Millet pratik bir şekilde modern maarife susamıştır. Rejim, iktisadi hayatın hiçbir cephesinde millet ve devletin faaliyet göstermesine müsade etmiyor. Hâlbuki Türkiye'nin nefes alması, ilerleyebilmesi ve mazhar-ı hürriyet olması için her şeyden evvel Türk milletinin maneviyatını yükseltmek ve onu taassuptan kurtararak faal bir kudret iktisap etmesine çalışmak lazımdır. Millet cahil dervişlerin elinden tahlis olunmalı ve bunların yerine iyi tahsil görmüş, laik profesörler getirilerek işin başına geçirilmelidir. Hülasa, milletin daha pek çok şeye ve inklablara ihtiyacı vardır. Millet aile ve toplum hayatında doğu düşünce tarzından sıyrılmalıdır. Türk halkının gerçeği görüp kavrayabilmesi için pek çok büyük reformlar gerekir."
Kahve bağımlısı değilim ama uyumadan önce bı fincan Türk kahvesi beni o kadar rahatlatıyor ki mışıl mışıl uyuyorum,bir de kahve uyutmaz derler(yalan olduğunu ispatladım).😹
Bir Türk Sahneye Çıkıp Utandırana Kadar Sürdü
Sermaye ve siyaset kol kola girerek ülkemizi 1938 sonrası adeta talan ettiler. Son yirmi yılda son düzlük dedikleri dönemeçte kendilerine cesareti şöyle veriyorlardı; ✓ Halk uyanmıyor ise utanmaya gerek yok diyorlardı. Dillerinden ise demokrasi, adalet, eşitlik vb palavra eksik olmuyordu. Önder Karaçay
Reklam
"Hep Türk dili ile söyleşirler, öyleyse hep Türk'türler."
Yeni Füyüzat 'ınbaş makalesini okumaya başladı. Yazar, Azerbaycan Türklerinin lisanından Arapça ve Farsça sözcüklerin ve tamlamaların atılması gerektiğini söylüyordu.Şelâle 'nin baş makalesi ise İstanbul'daki Türkçülerin faaliyetlerinden bahsediyor ve yazı sahibinin bütün Türklerin kültürel anlamda birleşmelerini gerekli gördüğü anlaşılıyordu. Bunlar hoşuna gitti Settarhan'ın ama nasıl olacaktı? Açık Söz 'üeline aldı bu kez. Meşhur Mehmet Emin Resulzade'nin gazetesiydi bu. İlk sayfadaki yazı genç kuşağa Türk olduklarını öğretmek, kim olduklarını hatırlatmak zamanının geldiğini kaçınılmaz bir gereklilik olarak gösteriyordu. Settarhan gazeteyi masanın üzerine bıraktı, arkasına yaslandı. Ağzına birkaç fıstık attı, bu kez Gaspıralı'nın Tercüman 'ınıokumaya başladı. Gasptralı "Dil, lisan itibarıyla hep Türk dili ile söyleşirler, hep Türk'türler" diyordu. Cümlenin son kısmını ezberledi Settarhan; "Hep Türk dili ile söyleşirler, öyleyse hep Türk'türler."
DOĞU TÜRKİSTAN
yüzyıllar boyunca, koca kuvvet ve hattâ devlet halindeki Çin, Moğol ve Rus rekabet ve saldırganlığı, Türk'ü öz anavatanından kaçıramamıştır. Aksine, çok ağır kan bahasına ve kültür kaybına mal olmasına rağmen, her zaman direnilmiş, istilâların ucuzca atlatılmasına çalışılmıştır; Ülkenin gerçek sahiplerinin Türkler olduğu her vesile ile dosta ve düşmana hissettirilmiştir.
Altay Türkü doğuştan dürüst, temiz, uysal ve her bakımdan dayanıklı ve sâkindir. Şikâyet nedir bilmez. Yurtlarında ve ülkelerinde hırsızlık anlamı mevcut değildir. Küçükler büyükleri sayar, hürmet ederler. Her şeyin üstünde tuttukları hürriyettir. Onu bir nevi sembolik tapınak haline getirmişlerdir. Zenginler yanında çalışanlar, örfe göre, aile efradından sayılırlar. Bu yüzden 24 soyluk koca Altay Türklüğü, âdeta büyük bir aile sayılır.
Bünyesini ye yapısını teşkil eden Türk boylarının adlarına bakılacak olunursa. Altay Türkleri, cidden eski Türk özlülüğünü ve gerçek türeyişlerini olduğu gibi muhafaza etmişlerdir. Bir nevi anavatanlarının canlı tarihini yaşatmışlardır. Bunu bizzat Altay Türk halklarım vücuda getiren boy ve soy isimlerinden anlıyoruz. Şöyle ki: Teleüt’lerin bir uruğunu teşkil eden Tölös’ler Orhun yazıtlarında geçtiği gibi, Çin kaynaklarınca da “T'ie’le” şeklinde tespit edilmiştir. Telengit’ler ise yine aynı kaynaklarda “To-lanko”, Moğolların “Gizli Tarihlerinde” ise “Tenggut” olarak geçmektedir. Tuba’ların bir soyu olan Tirgeş de eski Türgeş’lerden başka bir şey değildir. Aynı şey Altaylı’lar soyundan olan Kırgız, Kıtang, Nayman, Mörküt ve saire gibiler hakkında, serbestçe söylenebilir. Bu suretle; Altay Türklerinin, 1500 yıllık millî tarihlerine sadakatle bağlı olduklarını görmekteyiz.
Onun için ben sevdiklerime şunu tavsiye ederim:
Milletleri sevk ve idare eden adamlar, tabii evvelâ kendi mil- letinin mevcudiyet ve saadetinin amili olmak isterler. Fakat aynı zamanda bütün milletler için ayı şeyi istemek lazımdır. Bütün dünya hadiseleri bize bunu açıktan açığa isabet eder. En uzakta zannettiğimiz bir hadisenin bize bir gün temas etmeyeceğini bilemeyiz. Bunun için beşeriyetin hepsini bir vücut ve bir milleti bunun bir uzvu addetmek icabeder. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan bütün äza müteessir olur.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.