Kendisine tutkun olan, kendisini günahkâr gören tipin tam karşıtıdır; eğilimi kendine hayran olmak, başkalarının da hayranlığını kazanmaktır. Bu, bir noktaya kadar doğaldır ve hor görülmemesi gerekir, yalnızca aşırı durumlarda önemli bir kusur olur. Birçok kadında, özellikle zengin sosyete hanımlarında, aşkla sevme eğilimi kalmamış, bunun yerini bütün erkeklerce sevilme isteği gibi zorlu bir istek almıştır. Bu tür bir kadın, herhangi bir erkeğin sevgisini kazanıp da bundan. emin olduğunda, o erkek artık onun işine yaramaz. Daha seyrek görülmekle birlikte bu erkekler için de böyledir; bunun klasik örneğiyse Liaisons Dangereuses'ın (Tehlikeli İlişkiler) kahramanıdır. Kibir bu düzeye ulaşınca, hiç kimseye gerçek bir ilgi duyulmaz; bunun sonucu olarak da sevgiden, gerçek anlamıyla, gönül doyurucu bir haz alınamaz. Sevgiden başka ilgilerdeyse, daha büyük başarısızlıklarla karşılaşılır. Örneğin, kendisine tutkun olan birisi, usta ressamlara gösterilen saygıyı görünce resim yapmaya başlayabilir, ama ressamlık onun için bir amaca ulaşma aracından başka bir şey değildir; bu işin tekniğiyle hiçbir zaman ilgilenmez. Aslında her konuya kendisiyle ilgisi açısından bakar. Bunun sonucuysa, beklediği alkışlar yerine, alaylar, başarısızlık. ve hayal kırıklığıdır.
Ezelden tutkun olduğu ve uğrunda çırpınarak yaşamını feda etmeye tutsak bulunduğu ışığın etrafında deliler gibi, kendimi kaybetmiş bir halde, en kutsal emelim onun halimden haberli olmasına bağlı olarak çırpınıyorum.
Reklam
“Acaba hayatımı idareye yeterli miydi?" diye düşünerek başka birisi olsa daha mı mesut olacağını düşünüyordu. Sev­miş miydi? İşte bugüne kadar buna eminken şimdi şüphe ediyor, "Hayır" diyordu, bir kadının ömründe özel ve sevimli bulduğu bir adam tarafından sevil­mek isteyeceği kadar, her şeyi feda edecek kadar sevmemişti, bunu görüyordu. Her şeyi feda etmek değil, bir arzusuna bile kıyamıyordu. Bu ya çokça devam eden bir heves yahut bir alışkanlıktı ve kendisi bunu ciddi bir karı koca sevgisi zannetmişti; demek o sadece bir oyuncak, hem de onun bile gülünç bulduğu bir oyuncak olmuştu. Yalnız kendisi için, kadınlığı, güzelliği, kalbindeki sevgisi için! Hayır, bin kere hayır, onu bir dakika seven adam bu geceki hareketi yapmazdı. Sevseydi, Necip'in bakışları gibi bakışları, onun ru­hunun hücumu gibi aşık ve tutkun bakışları olacaktı.
96 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Öğretmenimin Defteri
Öğretmenimin Defteri
Öğretmenimin Defteri
duygularla yüklü bir kitap. Hatırlama, emek, özveri, çaba, özlem, vefa, dostluk gibi ağır ve hayatı anlamlı kılan duyguları, değerleri incelikle işlemiş. Bir öğretmenin hayat yolculuğu etrafında konular şekillenmiş. Anadolu topraklarında köy köy gezip ilmek ilmek dokuduğu ve dokunduğu yaşamların ömrünün son anlarında beklenmedik bir anda karşısına çıkması Muazzez öğretmenin. Zaman zaman duygulandıran, düşündüren, öğretici tarafı ağır basan bir kitap
Öğretmenimin Defteri
Öğretmenimin Defteri
Öğretmenimin Defteri
Öğretmenimin DefteriCelalettin Tutkun · Ekin Sanat · 201735 okunma
“Şu kâinatta hiçbir şey gizli kalmaz hanımefendi. Doğru veya yalan her söz mutlaka bir gün sahibine ulaşır. Bugün duymasa da yarın mutlaka söylediklerinizden, ona karşı olan hislerinizden haberdar olacaktır, müsterih olun.” diyerek cevap verdi. Uyumakta olan bir bebeği uyandırmaktan çekinir gibi sessizce odadan çıktılar.
Sayfa 92 - EKİN SANATKitabı okudu
Çorak toprakların suya özlemi gibiydi özlemleri, çatlamış dudakların susuzluğunu gidermesi gibi kana kana sarıldılar birbirlerine. Belki çok konuşmadılar, yılların suskunluğunu bozmak istemiyormuş gibi susarak gözleriyle konuştular adeta.
Sayfa 89 - EKİN SANATKitabı okudu
Reklam
Can o güzel yüzüne vurgun, neyleyim; gönül tatlı diline tutkun, neyleyim; can da, gönül de sır incileriyle dolu; ama dile kilit vurmuşsun, neyleyim.
Güneşin doğduğu tarafa gitmişti yıllar önce. İçinde bin bir umut, kabına sığmayan bir heyecanla kat etmişti yolları. Geriye dönerken uğradığı her yere iyilik ve sevgi tohumları atmıştı. Şimdi meyveleri toplama zamanıydı. Anadolu toprağına özenle ektiği tohumlar sabırla meyvesini vermiş olmalıydı.
Sayfa 86 - EKİN SANATKitabı okudu
"Derslerde sakinliğinizi korumanız hep en sevdiğim tarafınız olmuştur. Bana verdiğiniz tavsiyeler hala kulağımda, öğrettiğiniz değerler doğrultusunda yaşamaya çalışıyorum ve bunun için size minnettarım." "Sizi çok seven öğrenciniz…"
Mustafa Bey usulca ellerini uzattı, öğretmeninin elinden tuttu: “Emanetlerinize çok iyi bakacağım öğretmenim, bundan hiç şüpheniz olmasın.”
Sayfa 72 - EKİN SANATKitabı okudu
Reklam
Dün Mustafa’nın büyük abisiyle karşılaştık. Okullar birkaç ay sonra kapanacağı için Mustafa’nın ortaokula devam edip etmeyeceğini sorduğumda, abisi “ Hocam biz onu okutacağız” deyince sevincimden ne yapacağımı şaşırdım…
Sayfa 69 - EKİN SANATKitabı okudu
Bugün okul bahçesinde sabahtan beri yağan yağmurun oluşturduğu çamurlar içinde küçük bir çocuğa rastladım. Şemsiyemi alıp hemen yanına koştum. “Yavrum, senin annen baban yok mu? Ne arıyorsun bu yağmurda çamurların içinde?” Sanki sıradan bir şey yaparmış gibi yüzüme baktı. “Anam da var, babam da. Sadece babam çok uzaklarda; “Doğu’da”, yakında gelecek.”
Sayfa 66 - EKİN SANATKitabı okudu
Çok çalışkan, zeki bir öğrenci, geçenlerde sordum ne olmak istiyorsun diye: “Gazeteci olmak istiyorum” dedi. Şaşırdım, bu köye ayda bir gazete gelir; o da haftalar öncesine ait. Ama cevabı hoşuma gitti. Babası Almanya’ da çalışıyormuş. Annesiyle konuştum. “Beyim bilir” dedi… Babası geldi dün. Konuştum. Ters bir adam “Ben onu İstanbul’a götüreceğim” dedi. Nuh dedi peygamber demedi. Çok üzülüyorum… Elime geçen her dergiyi, gazeteyi ona getiriyorum. Büyük bir merak ve heyecanla sayfaları açıp okuyor. Hem okumaya yatkınlığı, hem merakı öyle hoşuma gidiyor ki.
Sayfa 64 - EKİN SANATKitabı okudu
“Güle güle canım kızım. Bize yaz olur mu?” Annesinden duyduğu son sözler bu oldu. “Yazacağım anne, her gün yazacağım” derken boğazına takılan şey, daha önce hiç hissetmediği bir hissin boğazını sıkması gibiydi. Bu his konuşmasına, nefes almasına bile imkân vermiyordu işte. Trenin hareket sesine az sonra demir rayları ezen metal sesleri karışacaktı. Önde annesi, arkada babası daha önce hiç bakmadıkları gibi bakıyorlardı ona. Gururla özlemin iç içe geçtiği bir bakıştı bu.
Sayfa 34 - EKİN SANATKitabı okudu
Sevmekten sonra en büyük mutluluk, sevgiyi itiraf etmektir.
Sayfa 24 - EKİN SANATKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.