Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ofaero

Ofaero
@ucrenvr
Bilim ve doğasever.Fen bilimleri öğretmeni.Aklın ve bilimin ışığında.
Olağanüstü serüvenler, yüce başarılar hayal etmeyi öğrenmiş biriydim ben artık. Hayatımın zor günlerinde bunun çok yardımını gördüm; böyle günlerim de hiç az olmadığı için, daha da çok hayallere gömüldüm, bu işte gitgide daha hünerli, başarılı oldum. Dışarıdan bir yardım beklemediğim gibi, mutlu bir rastlantı umudu da beslemiyordum. İrademin giderek çelikleştiğini, hayat şartları cetinlestikce daha güçlü, hatta daha akıllı olduğumu fark ediyordum. İnsanı var eden şeyin, onun çevre koşullarına direnci olduğunu çok erken anlamıştım
Sayfa 5 - Türkiye iş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Ve yağmur fakirlerin toprağına, zenginlerin ateşine yağsın inşallah,"dedi.
Sayfa 98 - İletişimKitabı okudu
İyi düşüncelere olduğu kadar, kötü düşüncelere de pek çabuk kapılan Vişegradlılar, kuşkularından ve tereddütlerinden utanıyor, bu şaheseri hayranlıkla seyrediyor, heyecanlarına gem vuramıyorlardı.
Sayfa 69 - İletişimKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Krallar halklarına karşı neden merhametsizdirler? Kendilerini asla sıradan bir insan olarak görmediklerinden.Zenginler, fakirlerin halinden neden anlamazlar?Aç ve açıkta kalmanın ne olduğunu bilmedikleri den.
Öğrenirsen her türlü insanla anlasman kolaylaşır. Bir insanı anlayabilmek için, o insanın baktığı açıdan bakmayı becerebilmelisin.
Reklam
Eskiden, önündeki bir şeyi unutunca ya da söylenilen bir şeye dikkat etmediyse pek zavallı bir halle, sanki çok uzaktaki bir şeyi gözden geçirmeye çalışıyormuş da yine de göremiyormus gibi, kaslarını catardi; şimdi onundekini de, söyleneni de yine unutuyordu ama belli belirsiz bir gülümseyişle- insana alay eder gibi gelen bir gülümseyişle- önündekine bakıyor, söyleneni dinliyordu; ama, belliydi ki gözleri, kafası bambaşka şeylerle uğraşıyordu, olsun.
İnsan, bir hayvanın can cekistigini görünce ürperti duyar, kendisi- kendi öz varlığı- gözlerinin önünde yok oluyormuş, var olmaktan çıkıyormuş gibi gelir. Ya bu can çekişen, hayvan değil de insansa, hem de sevdiği, üzerine titrediği biriyse, o zaman yaşamının sona ermesinden duyulan ürpertiye üstelik, onun üstünde, ruhu yaralanır, parçalanır.Bu yara, vücuttaki bir yara gibi kimi zaman öldürür, kimi zaman iyi olur, ama yine de acır, dokununca acıtacak şeylerden kaçınır.
Sayfa 502
Delilik, özgür bir kafanın yiğitçe çıkışları, yüce ve görülmedik bir erdemin ortaya attıklarıyla çok yakın kapı komşusudur.
Başkaları bilsin diye iyilik yapan, bunu kendisine daha fazla değer verilsin ve adı dillerde dolaşsın diye yapan adamdan hayır gelmez.
Fazla yüz bulan, her dediğini yaptıran aşk bezginlik verir. İyi bir yemeği fazla kaçırmak da mideyi bozar. Ovidius
Sayfa 95 - Panama YayıneviKitabı okudu
Reklam
Senin istediğin, sınırlandırılmış, kısaltılmış, budanmış ve çekidüzen verilmiş bir deha...
Küçüklüğünü ve darlığını,hayali güçle ve büyüklükle örtüyor,yabancı güçle ve büyüklükle.O büyük generalleriyle gurur duyuyor,ama kendisiyle değil.Kendisinin olmayan düşüncelere hayran, ama kendininkine değil.Bir şeyi ne denli az kavriyorsa, o denli sıkı inanıyor ona.Ve kolaylıkla kavrayabildigi düşüncelerin doğruluğuna inanmıyor.
Doktor
Kaç yaraya dikiş attım, kaç plörezi gördüm, kaç kaburgayı açmak için zorlandım! Kaç pnömani, tifo , kanser, frengi, fıtık ( düzelttiğim) , hemoroid, sarkom...
Sayfa 81 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
Aşka karşılık beklerken değil :)
-Eğer yüreğiniz bir zamanlar aşk duygusu tattıysa, yeni doğmuş bir bebeğin ağlayışı sizi bir kerecik olsun gülümsettiyse, eğer göğsünüzde bir zamanlar insansal bir şeyler çarptıysa, bütün bunların adına ; zevcelik, sevgililik, analık duyguları adına yalvarırım, reddetmeyin beni ! Açın sırrınızı ! Gizlemekle ne geçecek elinize?...
Sayfa 309Kitabı okudu
- O sarhoş zibidiye , R.ye yaptığı kabalığı ödetmeyişimi yadırgadınız değil mi ? Silah seçmek hakkına sahip olduğum sürece hayatı elimdeydi, bunu kabul edeceğinizi umarım.Benim içinse hemen hemen tehlike söz konusu değildi.Düellodan kaçışımı bir yücegönüllülükle açıklayabilirim pekâlâ, fakat yalan söylemek istemiyorum.Eğer kendi hayatımı yüzde yüz güvene alarak R.yi cezalandırabilseydim, bunu yapmakta bir an bile duraksamazdım. Silvio’ya şaşkınlıkla baktım.Böyle bir açıklama aklımın köşesinden bile geçmezdi.Silvio sözlerini sürdürdü: -Demek istediğim şu:Kendimi ölüm tehlikesine atmak hakkına sahip değilim ben.Altı yıl önce suratıma bir tokat yemiştim ve düşmanım hala yaşıyor.
Fitne gizli olgunlaşır.Zaten bunun için fitnedir.O gün, o saatte, nehir kıyısındaki ziyafette kim bilebilirdi ki insanların arkasına saklanarak, kötülük ve nefret kusan başka bir kader, o gizli hazırlanan fitne, aşıkların mutluluğuna doğru yaklaşıyor.Sonra halk ozanları ve akınlar şöyle söyleyecekti: “Güneş o fitneyi bilseydi utancından yüzünü saklayarak gökyüzünde ters dönerdi. Bulutların bundan haberi olsaydı bu ziyafeti buradan uzaklara alıp götürmek için sağanak yağmur yağdırırdı.
Reklam
Bana sanki bir yerden tanıdık geliyor ama çıkaramıyorum!!!
Aklı çidtdüşünün dolambaçlı dünyasına gitmişti.Hem bilmek hem de bilmemek, bir yandan ustaca uydurulmuş yalanlar söylerken bir yandan da tüm gerçeğin ayırdında olmak,çeliştiklerini bilerek ve her ikisine de inanarak birbirini çürüten iki görüşü aynı anda savunmak ; mantığa karşı mantığı kullanmak, ahlaka sahip çıktığını söylerken ahlakı yadsımak, hem demokrasinin olanaksızlığına hem de Parti’nin demokrasinin koruyucusu olduğuna inanmak; unutulması gerekeni unutmak, gerekli olur olmaz yeniden anımsamak, sonra birden yeniden unutuvermek: en önemlisi de , aynı işlemi işlemin kendisine de uygulamak.İşin asıl inceliği de buradaydı: bilinçli bir şekilde bilinçsizlik özendirmek, sonra da , bir kez daha , az önce uygulamış olduğunuz uykuya yatırmanın ayırdında olmamak.”Çiftdüşün” dünyasını anlayabilmek bile çiftdüşünü kullanmayı gerektiriyordu.
Düşüncesuçu ölümü gerektirmez: düşüncesuçunun KENDİSİ ölümdür.
-Her hırsız yaptığı şeyin kötü olduğunu, çalmaması gerektiğini, hırsızlığın bir ahlaksızlık olduğunu bilir. - Hayır , bilmez ; ona çalmayacaksın denir, bu laftır. Uygulamada görür ve bilir ki , patronları onun çalışmasından doğan hakkını çalıyor; gündeliği aksıyor, hükümet ve memurlarının vergi yoluyla durmaksızın kendini emdiklerini biliyor.
Sayfa 299Kitabı okudu
‘’Tutsaklığın korunduğu hükümetçe himaye edildiği bir memlekette, namuslu bir vatandaşa düşen yer hapishanedir.’’
‘’İnsan, ’’ dedi, ‘’ Soysuz , aşağılı şey ... Kendini açık, olduğu gibi gösterenlere bakar, aşağılık görür, geçer. Fakat kendini sahte, yalancı renklere sokanlara; zenginliğe,mevkiye, gösterişli parlayanlara bayılır, kovalar ve artık kötü ile iyiyi ayırt edemez hale gelirsin.’’
Sayfa 286Kitabı okudu
‘’Kontes döndüğü zaman onları,iki eski, içten dost gibi konuşuyor buldu.Asıl hükümetin zulmünden, memurların ahlaksızlığından,halkın acı ve imkansızlıklarından, memleketin yoksulluğundan konuşuyorlardı.İki gencin dilleri bunları söylerken gözleri ayrı telden çalıyor,biri, ’’Beni sevebilir misin?’’ diye soruyor, öbürü, ‘’Ona ne şüphe? ‘’ cevabını veriyor ve sinirlerin , etlerin, kanın gittikçe daha fazla şahlanmasıyla, doğal arzular ikisini de birbirine doğru sürüklüyordu.’’
Sayfa 273Kitabı okudu
Reklam
‘’Ah, burada adalete kavuşacağımı umdum.Bu adalet tapınağında, bu yüksek mahkemede...Haksız yere cezaya çarptırılmış bir kadını kurtulmuş görmek istiyordum.’’
Sayfa 264Kitabı okudu