Kerem'in yalnızlıkla başlayan mutsuz hayatı, anılarında taptaze kalan annesi, yaşayamadığı aşkı ve işten kovulmasını da fırsat bilerek, yitirmediği hayallerini heybesine alıp uzun bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculuk onu hangi yöne götürürse, kaderinin çizgilerini de o yöne doğru bırakıyor. Bursa'dan Konya'ya, Ankara'dan Trabzon'a ve daha pek çok şehir turu yaparak farklı ve ilgi çekici anılar toplayıp, kitap çıkarmayı hedefliyor. O kadar farklı hayatla karşılaşıyor ki Kerem, zaman zaman kendi hayatından utanıyor. İnsanların gördüklerinde deli muamelesi yaptığı kimselerin, aslında ne kadar akıllı, kalbi kırık ve yalnız insanlar olduğunu anlıyor. İnsanları tanıdıkça yaşamı da değişiyor. Soluduğu hayatın hem kıymetini hem de ne kadar zor olduğunu anlıyor. En son gittiği şehir olan Nevşehir'de sabrı da öğreniyor Kerem, ona bunu bir yürek öğretiyor. Ve o yürek ona bir şey öneriyor, daha fazlasını öğretecek olan Çok Kullanılmış Kalpler Dükkanı'nı açmasını...
O dükkanda neler olmuyor, nelere şahit olmuyor ki... Ne yaşamlara ve yaşanmamışlara, acılara, sevinçlere, umutlara, yürek yakanlara, dualara, kırgınlıklara, kızgınlıklara, hayal kırıklıklarına; her birini yaşayarak öğreniyor, aslında her nefes alışında bir beden daha büyüyor Kerem...
