Sen ey yaz günlerini
Top top ak çuhaya tebdil eyleyip
ve bir solgun gülümseme olarak
eğnine giyen şaman
...
Sen ki öldüğü yere
bir kök sümbül bırakır gibi
usulca sevdalar bırakan
Hilmi Yavuz
Şimdi sırası geldi, bugünün adıyla "demokratik uygulara, Osmanlı'dan birkaç örnek vereyim... lama Örneklerin ilki Yıldırım Bayezid döneminden (peşin hükümleri bertaraf etmek için de hemen belirteyim ki, bu hikâye, Osmanzade Taib'in "Hadikat-üs Selâtin" yani 'Osmanlı Sultanları' isimli eserinde
Unutmayalım ki hatalı temeller üstünde abide inşa edemezsiniz. Etseniz etseniz gecekondu inşa edersiniz ki, o da ilk depremde yerle bir olur.
Sanıyorum, hâlâ dirilemeyişimizde, tarihe hatalı bakışımızın büyük rolü var.
"İyi" iyidir... "İyi"nin gâvuru(!), Müslüman'ı olmaz. Kaldı ki, güzel uygulamalar, yöntemler, örnekler, eserler, icatlar, keşifler bir milletin malı değil, insanlık âleminin malıdır.
... 4 Ocak 1610'da temel atma merasimi yapılan caminin temelleri kazılırken padişah, eteğinde toprak taşımış, amele gibi çalışmıştır. Nihayet bu muhteşem eser 9 Haziran 1617'de tamamlanmış ve ibadete açılmıştır.
Cami, minareleriyle meşhur olduğu kadar, çinileri ve süslemeleriyle de bütün dünyada şöhret bulmuştur. Etrafında medresesi, imarethanesi, tabhanesi (mutfak) ve darüşşifası (hastane) vardır. Camiden üç sene sonra inşa edilen türbede Sultan I. Ahmed'den başka oğulları Sultan II. Osman ve Sultan IV. Murad gömülüdür.
Sayfa 228 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Ölüm vakti gelip çattığında bana seslendi ve şöyle dedi, "Hasan Can bu ne haldir" "Ben kulu ona söyledim ki sultanım Allah'a yönelip onunla birlikte olma vakti gelmiştir." Bunun üzerine buyurdu ki " Ya sen bizi bunca zamandır kiminle bilirdin. Allah'a yönelişimizde kusur mu gördün." Ben dedim ki haşa bir an bile Allah'ı anmakta gaflet içinde olduğunuzu görmedim. Ama bu zaman ötekilere benzemez bundan dolayı ihtiyat olsun diye dedim". Bir süre geçtikten sonra Yasin suresini okumamı buyurdu. Bunun üzerine bir kere Yasin'i okuyup tamamladım. Benimle sureyi tekrar ediyoredu. İkinci defa "Selamun kavlen min Rabbin rahim" ayetine geldikte gördüm ki mübarek dudakları sözü edilen ayeti okur gibi kıpırdanıyordu ve sağ şehadet parmaklarını kaldırıp geride kalan parmaklarını sıkıp güçlü elleri ellerimde olup kolunu sıyırıp nabzını tuttum. Hekim başı Ahi Çelebi orada benim yaptıklarıma bakıyordu. Çabamı görünce "Henüz yaşıyor, niye böyle acayip davranıyorsunuz" diye beni azarladı. Ben de dedim ki "Hekimlik bir durum artık kalmadı, cevherimiz artık elden gitti."