2 Kasım 1808'de Saint-Sauveur-le-Vicomte'ta doğdu. 1756'da soyluluk unvanı almış ve Devrimin yaşantılarını altüst ettiği kralcı bir ailenin çocuğudur. Paris'teki Stanislas Koleji'nde ve Caen'de Hukuk Fakültesi'nde öğrenim gördü. Caen'de yayıncı Trebutien'le dostluk kurdu. Çok okuyan ve özellikle Byron'un eserlerine tutkun olan Barbey, öğrenimini tamamladıktan sonra Paris'e yerleşti. Sanatçıların uğrak yeri olan salonların müdavimi olup dağınık bir hayat sürmekle birlikte okumayı ve yazmayı ihmal etmedi. Joseph de Maistre ve Stendhal'in eserlerinden etkilenen, Balzac'ın yazdıklarına büyük bir hayranlık duyan Barbey, çeşitli gazete ve dergilere makaleler yazdı, moda eleştirmenliği yaptı. 1846'da Katolikliğe dönerek Katolik Dünyası Dergisi'ni çıkardı. 1852'de o an için mümkün olabilecek tek rejim olarak gördüğü imparatorluğun yeniden kurulması için Le Public'te kampanya başlattı ve edebiyat eleştirmeni olarak Bonapartist gazete Le Pays'ye girdi. 1857'de hakkında kötü eleştiriler çıkan Balzac'ı Le Pays'de savundu, Kötülük Çiçekleri yüzünden başı adaletle derde giren Baudelaire'in yanında yer aldı. Yavaş yavaş imparatorluk fikrinden uzaklaştı. 1861'de tekrar "uygunsuz" alışkanlıklarına ve salonlara döndü. 1851'de tanıştığı ve sevdiği Barones de Bouglon'la evlenme projesinin sürekli ertelenmesi ve hiçbir sonuca ulaşamaması, annesinin ölümü, yayıncı Trebutien'le bağlarını koparması, 1862'de Victor Hugo'nun Sefiller'ine saldırdığı için Le Pays'den kovulması, liberal imparatorluğa doğru gidişten duyduğu endişe - bütün bunlar imparatorluk fikrinden uzaklaşmasına ve muhalif bir kimliğe bürünmesine yol açtı. Yazdığı eleştirilerde zaten keskin olan dili giderek sertleşti. 1874'te basılan İblisler hakkında kovuşturma açıldı. Barbey dostlarının müdahalesiyle mahkemeye çıkmaktan kurtuldu. Karaciğerinden rahatsız olmasına rağmen yine de çalışmayı sürdürdü. Geçirdiği ağır bir kanamanın ardından 23 Nisan 1889'da Paris'te öldü.
Kalan 7 ay boyunca bu kitapları "kesin" okuyacağımı düşünüyorum, geçmişte aldığım kitapları eritmek şart olduğundan bu listenin yapılması da şart oldu..
1.
Perde Arkası Bir Whist partisin de yaşananların anlatıldığı, karakterlerin analizinin yapıldığı bir öykü.
Uzunca cümlelerin çok olduğu kısa süre içerisinde okunacak bir eser.
Çok severek okudum. Herkese naçizane tavsiye ederim.
kitabı okurken başında biraz zorlandım, öykünün içinde başka bir öykü anlatılıyor, o öykü başladığında kitaptan bir şeyler anlamaya başladım, 64 sayfa kadar kısa bir kitap, yarım saat bir saatte okunabilir, yani boş bir vaktinizi değerlendirebilirsiniz, öykü okumayı sevenler için kısa bir anlatım. fakat ben çok tatmin olmadım.
Kırmızı PerdeBarbey d'Aurevilly · Can Yayınları · 2021126 okunma
Toplanın etrafıma da size bir hikaye anlatayım ya da kamp ateşini yaktınız mı anlatacağım hikaye için?
Kırmızı Perde kitabının anlatıcısı, anlatacağı hikaye için böyle bir uslup takınıyor. Yani bir kitapta alışılan anlatım tarzının dışında bir tarzı var. Örneğin merakla beklenen anlatılacak öykü için uzun bir betimleme ve tanıtma girşimi var