Comte de Lautréamont gerçek adı Isidore Lucien Ducasse'dır. (4 Nisan 1846 Uruguay - 24 Kasım 1870 Paris) Fransız şair.Hakkında çok az şey bilinen Isidore Ducasse'ın takma adı Comte de Lautrémont'tur. 4 Nisan 1846'da Uruguay Montevideo'da doğdu. Babası Fransız konsolosluğunda görevli bir memurdu. Annesi, Lautrémont 18 aylıkken öldü, intihar ettiği konusunda şüpheler vardır. Uruguay'da geçirdiği gençlik dönemi bir sır halinde kaldı. İç savaşın ve koleranın patlak vermesiyle; 10 yaşındayken okulunu bitirmesi için babası tarafından Fransa Tarbes'e gönderildi.
Tarbes ve Pau'da; kibirli, somurtkan ve içedönük kimse olarak görüldü. Okulda Latin ve matematik derslerindeki başarısızlığını, edebiyata olan ilgisiyle ve başarısıyla telafi etti. Ayrıca biyolojiyle de yakından ilgilidir. Bu bilgisini de Maldoror'un Şarkıları'nda çokça kullanmıştır.
19 yaşında, okulu bitirdikten sonra, Ducasse'nin, yolculuklar yaptığı konusunda düşünceler vardır. Bu yolculukların muhtemelen Uruguay'da olan babasına veya edebi temaslar yapmak için Fransa Bordeux'ya olduğu tahmin edilir. 1867 veya 1868'de, hiçbir kayıt belgesinin bulunmamasına rağmen Paris'te politeknik veya maden okulunda okuduğu tahmin edilir.
Araştırmacıların çoğu, Lautréamont Paris'teyken, "Maldoror'un Şarkıları"nın çıktığını düşünür. 24 yaşında bir otel odasında intihar ederek yaşamına son verdi. En önemli eseri Maldoror'un Şarkıları'dır.
1868'de, Lautreamont, Uruguay'a babasına Maldoror'un ilk parçasını göstermek ve finansal desteğini almak için için yolculuk yaptı. İlk kıta, anonim olarak 1868'de yayımlandı. Emile Zola, Victor Hugo gibi Fransız edebiyatının ünlü isimleri için editör olarak çalışmış Albert Lacroix ve Joseph Proudhon tarafından kitabın son halinin düzeltmeleri yapıldı. 1869 yazında basıldı. Lacroix şirketi, çalışmanın değerlere hakaret eden ve müstehcen doğasından dolayı davadan korktu ve asla kitabı satışa sunmadı.
Maldororun Şarkıları, gerçeküstü figürler ve olgular içeren, tanrıya başkaldıran ve insanın daha çok hayvansı yönlerini anlatan düzyazı-şiir tarzı bir kitaptır. Bu kitapla Lautreamont, Fransız edebiyatında sürekli bir yer edinmiş. Sürrealist akımın önemli simgelerinden biri olmuştur.
Kitap tavsiyesi isteyen arkadaşlar için, okurken en çok zevk aldığım 125 kitabı paylaşmak istiyorum. Beğendiğim kitaplar bu kitaplarla sınırlı değil tabi. Daha geniş bir listeyi (275+ kitap), 'Beğendiğim Kitaplar' ismini verdiğim rafta düzenledim. İsteyenler bu rafta bulunan listeyi de inceleyebilir.
Listedeki kitapların en iyi kitaplar
Zehirlenmek için okuyunuz.:) 6 şarkıdan oluşuyor ve 6. şarkıda zehrin zirvesine geldiğinizi düşünün..Kitabin sonlarına doğru Tanrı gergedana dönüşür ve Maldoror'a yenilir.
Salvador Dali de gergedanın doğasında inanılmaz derecede çok kozmik bilgi barındırdığını söylemiştir. Bu yüzden Salvador Dali'yi hatırlamadan geçemiyoruz.
Düşünebilecek en eksik düşünce biçimi duygulardan geçip öfkenin erdemle birleştiği bir yapıttır bu kitap.
Lautreamont yirmi iki yaşında yazdığı maldoror şarkıları’nda sürrealist cümleleriyle ve kötülüğü tüm çıplaklığıyla tasvir edişiyle edebiyat tarihinde devrim yapmıştır bana göre..
Onun devrimi kendini yeni bir şekilde kabul ettirme çabasından başka bir şey değil.. .Zincirlerini kırarken kendi oluşturduklarına bağlanıyor, onları kabul edip benimsetiyor..
Dürüstlüğü eserinin temel taşı yaparken öte taraftan da olabilecek tüm kuşkuları misafir ediyor. Gelin bir de böyle sorgulayın diyor.. Sahip olduğu aşırı bilinçten etkilenmemek elde değil..
Peki ya iyilik meşru olsaydı bu kadar kötü olur muyduk dersiniz?
Ya bu kadar mutsuz?..
Allah'ım sen bizi Lautreamont'un sonsuzluk kadar uzun cümlelerinden koru. Uzuuun uzun, bitmeyen cümlelerle cebelleştim kitap boyunca. "Nerden başladım, nereye vardım" derken defalarca okuduğum cümleler oldu. Hattâ bazısını ukalâlık yapıp (kesin bu cümlede ya bir anlam bozukluğu ya da gramer hatası vardır diye) ben buradaki yanlışı
- les chants de maldoror -
Bir bilinçaltını okudum bu kitapta.
Salvador Dali'yi, Rene Magritte'ı gördüm diyebilirim. tıpkı bir naldan tekerleği görmek gibi gitmek fiilini en gerçeküstü haliyle okudum. Hatta insanın kendi içsel bilinçaltı patlamalarını bulması bile mümkün. ben buldum.
Henüz yirmili yaşlarındaki bir gencin kaleminden çıkmış olması ise üzerine düşünülmesi gereken ayrı bir konu.
Kitabı okuYan her yazar, düşünür, analist maldoror hakkında bir tanımlama yapma ihtiyacı duydu. Maldoror öyle karanlığıydı ki insanın tanımlayamazsa acı saplanıp kalacaktı içine. Kimi şeytan diye tanımladı, kimi lanetli bir yaratık olarak ancak maldoror insan benliğinin ta kendisiydi. Yorumların hepsi doğru olduğu gibi hepsi yanlıştı da...
Dizeler öyle müthiş ki karanlıkta boğulmuş gibi hissetmesine bile seviniyor insan.
Tam da gergedan ve Dali incelemesine girişme noktası burası ama o kadar uzatmayacağım.