İlhami Güler

Allah'ın Ahlakiliği Sorunu yazarı
Yazar
8.3/10
86 Kişi
536
Okunma
66
Beğeni
5,3bin
Görüntülenme

En Eski İlhami Güler Gönderileri

En Eski İlhami Güler kitaplarını, en eski İlhami Güler sözleri ve alıntılarını, en eski İlhami Güler yazarlarını, en eski İlhami Güler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Allahın varlığı kelamcıların ve filozofların tartıştığı gibi cevher, araz, vacip, mümkün, sonlu, sonsuz, kadim, muhdes tartışmalarıyla Kuranda ortaya konmaz. Kuranda O, mazlumlarla, yetimlerle, sabredenlerle, kölelerle vb.. 'beraberdir' (2/153, 9/123). İnsana "şahdamarından daha yakın"dır. (50/6) Hegelin "Felsefe sadece güneş batarken yükselir" dediği gibi, klasik İslami teoloji de İslami praxis (pratik) bittikten sonra yükselmiştir. Oysa Kuran doğru teolojinin ancak eylem anında üretilebileceğini söyler: "Davamız uğrunda üstün gayret gösterenleri Bize varan yollara mutlaka yöneltiriz; kuşkusuz Allah iyilik yapanlarla beraberdir." (29/69). Hanefinin dediği gibi çağımızda İslami bir teoloji Allahın şahsının değil; Onun sözünün, yani vahyinin bir ilmi olmalıdır. Vahiy, Allahın sözü insana gönderilmiştir. Bu, Allah insana konuşuyor demektir. Zira O, insanı muhatap almıştır. Allah kelamının objesi insandır. Bu durumda vahiy insanın ilmidir. Allahın ilminin objesi insandır. Oysa klasik Kelam bunu tersine çevirerek -daha önce bahsettiğimiz tarihsel zorlamalardan dolayı- bir "Allah İlmi" olmaya çalışmıştır. Allah, vahyinde kendinden (mahiyetinden) bahsederek "teoloji" yapmıyor; insana insandan bahsederek "antropoloji" yapıyor. Allah insana sadece onun varlığına ve hayatına nisbetle kendinden bahsediyor.
Sayfa 39
Takvanın en önemli ve temel işlevi insana doğru bir şekilde kendini inceleme ve doğruyu yanlıştan ayırdedebilme kabiliyet ve gücünü vermesidir. Bir şahıs bu şekilde kendi kendisinin röntgenini çekmek (self x-raying) kudretine erişebildiği ölçüde hatadan/günahtan ve onun "ben"i tahrib eden (self destructive ) neticelerinden "korunma" imkanına kavuşur. Fakat, şu da ifade edilmelidir ki, takva kavramıyla ima edilen bu "kendini inceleme (nefis muhasebesi) " hiçbir zaman kendini herşeyden masum görme anlamına gelmez. Tam aksine; takvanın anlamının ayrılmaz bir unsuru şudur: Bir insan davranışlarını düzenlemek için kendini mümkün olduğu kadar nesnel şekilde nefis muhasebesine çekse de, hiçbir zaman doğruyu seçtiği hususunda garanti yoktur. Eğer bu nefis muhasebesi tek başına yeterli olsaydı, hümanizm mükemmelen işler ve böylece "aşkın"a ihtiyaç kalmazdı. Fakat, insanların vicdanlarının ne kadar subjektif olabildiğini biliyoruz. İşte takva bizzat bu aşkınlığa işaret eder; zira onun ima ettiği şey, her ne kadar seçim bizim, çaba/fiil de bizimse de; bizim yapıp etmelerimiz hakkındaki nihai ve gerçekten nesnel değerlendirme bizim değil "Allah'ın yetkisindedir ". Kurana göre insanın en büyük düşmanı, yani en büyük şeytan, onun kendi kendini kandırması ya da kendi nefsini aldatmasıdır (self deception). Heva (çoğulu ahva:insanda derinden kökleşmiş ve teşhisi zor arzular) ve umniye (çoğulu emanin: insanın emniyet içinde olduğu vehmi/kuruntusu) terimleri Kuranda son derece sıklıkla geçer. Muhtelif defalar, Peygambere dahi, vahyin onun arzularını hesaba katamayacağı söylenmektedir.
Reklam
Kötülük kendi başını yemedikçe, iyiliğe yol bulmak hayli zordur veya diğer deyimle, kötülük zirveye ulaşmadıkça iyiliğe fırsat tanınmamaktadır. İnsanlığın hakiki dindarlığa dönüşü de burnunun epeyce sürtülmedinden sonra başlayacak gibi..
Sayfa 51
Başkalarına ettiğimiz duanın kabulü bizim ehliyetimize, onların da istihkakına bağlıdır. Temiz ağızlardan çıkan dua temizlenmek isteyenler için anlamlıdır.
Sayfa 98
160 syf.
9/10 puan verdi
İlhami Güler bu eserinde okuyucuya doğru bir kader anlayışı kazandırmayı amaç edinmiştir. Eş'ari, Maturidi ve Mutezili olarak ayrılan 3 itikadi mezhebi kıyas etmiş, okuyucuya da sorular yönelterek olaya dahil etmiştir. Somut örneklerle tefekkür kapılarını da aralamıştır. Doğru bir Allah algısı için, Kader inancının içeriğinin ne kadar önemli olduğunu göreceğiniz bir kitaptır. Kaderciliğin arkasına sığınan ihmalkarlığın ve cehaletin sonuna kadar karşısında ama kaderi inkar etmeyen, onu aktif bir süreç olarak gören bir kitaptır.
Allah'ın Ahlakiliği Sorunu
Allah'ın Ahlakiliği Sorunuİlhami Güler · Ankara Okulu Yayınları · 2011156 okunma
Bergson'un deyimi ile, insandan sürekli bir yaratıcılığı, hamleyi ve iştiyakı isteyen bu "dinamik" dini şuur, yerini esası itaat, taklit ve dogma olan "statik" dini şuura terkedebiliyor. Erich Fromm'un tasnifiyle "Humaniter din" ve "Otoriter din" ayrımları da benzer imaları içermektedir. Ali Şeriati de bu sorunu "Dine Karşı Din" kavramıyla sorunsallaştırmıştır.
Sayfa 56
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.