Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Larry Shiner

Larry ShinerSanatın İcadı yazarı
Yazar
9.1/10
15 Kişi
124
Okunma
3
Beğeni
1.890
Görüntülenme

En Yeni Larry Shiner Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Larry Shiner sözleri ve alıntılarını, en yeni Larry Shiner kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zanaatçı/sanatçı statüsündeki ve imgesindeki ilerleme resim, hey- kel ve mimarlık sanatlarında daha da fazlaydı. Maalesef, popüler de- ğerlendirmeler bu ilerlemeyi fazlasıyla abartıyor ve Michelangelo gibi şahsiyetlere, bir nevi normal kulaklı Van Gogh muamelesi yaparak, kendilerini ifade etme aşkıyla yanıp tutuşan bir deha rolü biçiyorlar.
Sayfa 72
Rönesans’ta bizdeki güzel sanatlar kategorisi bulunmadığı gibi kendini ifade etme ve özgünlük peşindeki bağımsız sanatçı idealimiz de yoktu. Son yirmi otuz yıldır, Rönesans’ın modern çağımıza değil de ortaçağa daha yakın olduğunu gören tarihçiler, dönemin sekülerlik, bireycilik ve öznellik gibi yönlerinin altını çizen eski yaklaşımları
Sayfa 71
Reklam
Ortaçağda sanatçıyla zanaatçı arasında gücendirici hiçbir katego- rik ayrım söz konusu olmadığı gibi, sanat eserlerinin üretiminde kes- kin bir toplumsal cinsiyet ayrımı da yoktu. Sadece erkekler ya da sadece kadınlar tarafından icra edilen iş ya da sanat sayısı çok azdı. Bunun nedenlerinden biri, üretimin önemli bir kısmının dinsel
Sayfa 61
"Sanat sadece bir kavramlar ve kurumlar kümesi değil, aynı zamanda insanların inandıkları bir şey, bir huzur kaynağı ve bir sevgi nesnesidir."
Para... güzel sanatları yozlaştırıyor ve harap ediyor... Ya birkaç zenginin fantezi ve kaprislerine tabi kılıyor... Ya da hangi türde olursa olsun ortaya koydukları kötü eserlerle zenginlerin itibar ve ihtişamlarına öykünen yoksul kalabalıkların merhametine terk ediyor. (Diderot,1995)
Sayfa 151Kitabı okudu
Bir yaratıcı olarak sanatçı her bir sanat eserini bir tür "mümkün dünya" olarak tasavvur eder ve tıpkı Tanrı gibi, bu eseri/dünyayı kendi içinde tutarlı bir bütün kılmalıdır. (Abrams,1958)
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
Gerçekten de tipik Romalı şair, ya amatörce şiir yazan bir aristokrat ya da himayeyle geçinen bağımlı bir kişiydi ve çok nadiren, konusunu ya da üslubunu seçmede tam bir özgürlüğe sahip olurdu (Gold 1982). Romalı hamiler çoğunlukla “şairlerden de, tıpkı saray filozofları gibi, yanlarından ayrılmamalarım ve kendilerini eğlendirmelerini bekliyorlardı” (Fantham 1996, 78). Bazı şairlerin eğlendirmesi gerçekten başkaydı ve Augustus’un himaye yöneticisi Maecenas da İmparatorun gururunu ince nüktelerle okşayan Vergilius ve Horatius gibi yazarları nasıl motive edeceğini biliyordu. Açık ki, şairlerin statüsü elleriyle iş gören ressamların ya da heykelcilerin statüsünden çok daha üstündü ama, öte yandan, şair modern sanatçı nosyonundan hem kavramsal hem de pratik olarak çok farklı bir figürdü.
Platon'un, ion'daki, şiirin akli bir üretim değil akıldışı bir esin olduğu yolundaki ifadesinin (ki bu bir kompliman değildi) Yunanlıların esinlenmiş dehanın eseri olan güzel sanatlarla sadece kuralların takip edilmesiyle üretilen zanaat arasında zımni bir ayrım yaptıklarını gösterdiğini iddia ediyorlar. Böyle bir iddia sadece zanaatçılıktaki ustalığa dudak büken modern anlayışı geçmişe yansıtmakla kalmıyor aynı zamanda Musa'ların yazara yalnızca esin değil aynı zamanda bilgi, bilgelik ve etkili teknikler verdiğine inanıldığı gerçeğini de göz ardı ediyor (Gentili 1988)
Sayfa 50
Aristoteles’in üretici sanat (techne) ile ahlâki bilgelik (phronesis) arasında kurduğu etkili karşıtlık, zanaatçı/sanatçının hesaplayıcı akılcılığını abartıyor ve bu şekilde sonraki zanaat kuramları üzerinde talihsiz sonuçlar yaratıyordu. Nikomakhos’a E tik’te,’ örneğin, Aristoteles üretici techne’yi “rasyonel düşüncenin ve alınan eğitimin rehberliğinde herhangi bir şey imal etme kabiliyeti” olarak tanımlıyordu (1140. 9-10). Halbuki techne Yunan kültüründe Aristoteles’in formülündeki gibi sadece dar bir rasyonel ya da “teknik” anlama işaret etmiyor aynı zamanda doğaçlama bir incelik boyutunu da kapsıyordu. Kıvrak anlayışı da içine alan bu daha geniş anlamıyla techne’ye paralel Yunanca bir nosyon vardı: Avcının ya da Homeros’un Odysseus’unun “kurnaz zekâ”sına işaret eden metis. Eski dünyada tıp ve askeri stratejiden tutun da çömlekçilik ve şiire kadar uzanan çeşitli sanatları icra eden insanlar modern anlamda ne “zanaatçı” ne de “sanatçı” değil zanaatçı sanatçıydı: Yani becerikli ve incelikli icracılardı.
Sayfa 49
Eski dünyada bizim bugünkü edebiyat anlayışımıza en çok yakla­şan şey şiir kategorisiydi. Kesinlikle, şiirin yeri görsel sanatların tümünden daha üstündü; kısmen üst sınıfların eğitimiyle ilintili olduğuiçin. Bunun bir sonucu olarak eski dünyadaki şiir kavramları bizimkilere dalıa fazla benziyor. Eski ve modern dünyanın şiir düşünceleri arasındaki sürekliliklerin altını çizen bilginlerin kendi yaklaşımlarını kanıtlamak için kullandıkları birkaç gözde metin var. Bunlardan biri de Aristoteles’in, bir eylemin taklidi olarak trajik şiiri şiirleştirilmiş bilimden ayırdığı ve şiirin evrenselliğiyle tarihin tikelliğini karşılaştırdığı Poetika’sidir." Fakat Aristoteles’in ayrımlarıyla bizimkiler arasındaki paralelliği abartmamalıyız. Örneğin, şiirselleştirmenin fiil kipi (poein), bizdeki romantik yaratıcılık vurgularından eser taşımayan “meydana getirmek” anlamına geliyor sadece.
Sayfa 47
114 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.