Alışmak insandan insana değişir miydi yoksa bu tuhaf duygunun tohumları hepimizin içinde aynı miktarda vardı da kuytularında gizlendiği ruhun özelliklerine bakmadan gerektiğinde, gerektiği kadar mı ortaya çıkardı? Tüm bunlara kendisi de alışabilir miydi?
Bizim gibi gayrimüslimlerin kendi inanışlarını sürdürmelerine izin veren bu imparatorluğun evladı olan siz bilmezsiniz oğlum; bu toprakların dışındaki birçok yerde, eğer oradakilerin inandığına inanmıyor, onlar gibi hareket etmiyorsanız çok acılar çekersiniz...
İnsanın anavatanının çocukluğu olduğu söylenir. Her hissimizde, eylemimizde zorunlu sürgün edildiğimiz bu vatanın izlerini taşırız. Bazı yaşananlar ise ize dönüşmeden, sürekli kanayan bir kesik olarak kalırlar.
İşte oğlum, büyük bir gaflet içindeyiz, kapılarımızı mühürledik. Dışarıda neler olur, bilmiyoruz. Dimağlarımızı mühürledik. Tahayyül etmekten, yeni fikirler üretmekten korkuyoruz, sindik. Oysa büyük keşifler işlek zihinlerde zuhur eder.