Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kendini bilmeden âlem-i bileceğini mi sanır?
Kent hayatı yapay, kurgusal ve inorganik bir hale geldikçe dili de özden koparak bir "performans" işine dönüşür: Sanatlı, artistlik, süslü ama özden uzak, ruhtan yoksun, manadan kopuk, aşktan mahrum hale gelir.
Reklam
Ama aşk, bir cenin gibi bedenin karanlıklarında acıyla dönüp durmaktan kurtulduğu, nefes ve dudak aracılığıyla kendini zikir ve itiraf edebildiği zaman gerçek aşktı.
Kadınların kafa karışıklığı minimum buralarda ahahahha
Yolculuk hasreti çekiyor ya da manastıra geri dönmek istiyordu. Aynı zamanda da ölmek ve Parîs te yaşamak istiyordu.
İnsanları tanımanın bir başka yolu sürücü koltuğunda bulunduklarinda birlikte yolculuk yapmak derdi değerli bir Hocam.
Bir yol
Sayfa 77 Bilmem sizde de böyle midir; yolculuk benim üzerimde daima iyi ve unutturucu bir tesir yapar. Istiraplarımızın, üzüntülerimizin mekânla, yahut hayatımizın tabii muhitiyle sikı bir alakası olsa gerek. Bir: muharririn dediği gibi, falan yerde en kesif siddetinde olan bir acı iki yüz kilometre daha ötede ve baska insanlar içinde biraz daha hafif ve daha kabili tahammül oluvor. Bununla beraber acıdan acıya fark var. Ve benimki acılarn en büyüğü, evlat acisıydı, üstelik de yağmur yağıyordu. Oh, size bu yağmurlu günlerin bende yaptığı aksülameli nasil anlatmali? Böyle günlerde ben değişir, büsbütün başka adam olurum. Başka bir adam, tam kelimesi değil... Bütün bir mazi, en kötü, en karanlık, en tamir edilmez taraflarıyla içimde canlanır, hortlaklarımla baş başa kalırım. Böyle zamanlarda hayat sanki bütün çeşmelerini kapatır, yalnız bir tanesi, azap ve üzüntünün kaynaği kalır ve ben onun bulanık aynasında bütün ömrün en kötü muhasebesini yapa yapa kendimi seyrederim. Bu sefer de öyle oldu; her zaman ayak basar basmaz gündelik üzüntülerimden sıyrıldığım, yalnız kendimin olduğum Haydarpaşa Garı bana bu sefer büyük ve karanlık bir lahit gibi geldi. Trene aynı ruh haleti icinde bindim. Izmit'e kadar hep ayni ıslak ve rutubetli hava icinde, tupkı bir olukta seyahat eder gibi geldik. Hiçbir șey düşünmedim, hiç kimseyi görmedim, Sadece vagonların üstüne ve pencerelerin camlarına değdikce yağmurun çikardığı sesi dinledim. Bir tabutta uyananlar, yeraltinın mutlak sessizliğinde kendi nabızlarını ancak böyle dinlerler.
Reklam
“Yolculuk...” diyorum. Mahir başını sallıyor, “İçimizdeki taşlar yerine oturuyor,” diyor.
Artık pek birlikte yolculuk eden olmuyor. Neden bilmiyorum ama belki de bu kahrolası dünyada herkes birbirinden korkmaya başladı.
Binlerce kilometrelik bir yolculuk tek bir adımla başlar.
İnsanların çoğu ancak son anda ölüler; kimileri ise yirmi yıl öncesinden, hatta daha bile erken başlarlar bu işe.
Sayfa 51
Reklam
İçinin daha derinlerine kulak verip geçmişe döndü; acaba o ses, anımsayarak gerçekleri söyleyen o ses ona dönüp, geçmişle birlikte bugünün üzerindeki örtüyü de kaldıracak mıydı?
Sayfa 52 - LudwigKitabı okudu
Bir şair yolculuk ediyor bir denizinde dünyamızın bakarak bir yıldıza. Yolculuk ediyor şairin biri yıldızlardan birinde bir denizde bakarak dünyamıza. Yolculuk ediyor şairler denizlerinde kâinatın bakarak birbirine.
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
İçim, ey içim Bu yolculuk nereye, Yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin...
Cahit Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.