- Sen aşkı gerçekten göze sürülecek büyülü bir çiçek sanıyorsun. - Aşk dediğin biraz da göze sürülen büyülü bir çiçek...
Sayfa 118 - Ephesus YayınlarıKitabı okuyor
"O çektiğin setler yüzünden suyun içinde kalan hep sen olmuşsun."
Sayfa 109 - Ephesus YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"İnsanın boğazına bir ip dolayan her şey, boş zamanlarımızda aklınıza girer ve sizi büyük bir boşluğa sürüklerdi. Çoğunlukla o boşluktan canlı çıkamazdınız..."
Sayfa 107 - Ephesus YayınlarıKitabı okuyor
Sanki kitap okuyan kimsesizlerdendi, bilirsiniz onlar delidir ama bunun hakkında konuşacak kimseyi bulamazlar, oysa bir insanı en çok, en sevdiği kitabı anlatırken tanırdınız.
Sayfa 102 - Ephesus YayınlarıKitabı okuyor
"Farklı düşünseler de aynı şeyi hissediyorlar. Ve karanlık bütün yasak dokunuşları içinde saklıyor. Biliyorum, biliyorsun çünkü sen de içinde kocaman bir karanlığı saklıyorsun."
Sayfa 93 - Ephesus YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Karanlık ve boşluk birleştiğinde fiziksel veya ruhsal, bir önemi yoktu; bir şekilde içine çekiyordu seni."
Sayfa 85 - Ephesus YayınlarıKitabı okuyor
Kötü biri değildi, kötü biri olmadığını biliyordum; bana yardım etmek istediğini, yanımda olmak istediğini biliyordum ama bunun mümkün olmadığını da biliyordum. Kendim dışında kimse, bana yardım edemezdi; kendimi büyütmeye, kendime öğretmeye ve kendimi sevmeye mecburdum. Çünkü kimse, bunları benim için yapmayacaktı.
İşte, bu kadardı. Hayatı tiye almak, kenara itmek, zaman akmıyormuş gibi davranmak, mutlu olmak, düşünmemek sadece bu kadardı. Sonra çekiştirecek eteklerinden bildiklerin. Hatırlayamadıklarından kaçabilirsin ama bildiklerinden saklanamazsın. Kalbin de istese onu seçemeyeceksin, başkasına aşıkken onu ne kadar sevebilirsin?
"Yanında olmak istiyorum," dedi çabucak. Bu cevabı vermek için bir saniye bile düşünmemişti. Onun için ne de kolaydı bunu söylemek. O an için onu kıskanmıştım. Keşke benim de hayatta bu kadar basit cevaplarım olsaydı. Keşke ben de ne istediğimi bilseydim ya da en azından onlar kadar bildiğimi sansaydım. Her şey hakkında bu kadar detaylı düşünmeden yaşayabilseydim. Bir heykel gibi orada dikilmeseydim, çok güçlü olduğunu iddia ettikleri çınar gibi dimdik durmasaydım da çarpan bir dalganın akışında kaybolsaydım.
Reklam
Steven Pinker:
Romantik 1960'larda, gururlu bir şekilde barışçıl olan Kanada'da genç bir delikanlı olarak, Bakunin'in anarşizm yanlılığının sağlam bir inananıydım. Ebeveynlerimin, "eğer hükümet silahlarını bırakırsa her türlü kötülük serbest kalacaktır" şeklindeki iddialarına gülüp geçmiştim. Birbirleriyle çekişen öngörülerimiz 17 Ekim 1969, sabah saat 8:00'de Montreal polisi greve başladığında sınanmaya başlandı. Saat 11:20 civarında ilk banka soygunu gerçekleşti. Öğle olduğundaysa şehir merkezindeki dükkânların çoğu yağmalama yüzünden kapanmıştı. Birkaç saat içinde, taksi şoförleri havaalanı müşterileri için kendileriyle rekabet halindeki bir limuzin kiralama şirketinin binasını ateşe verdiler. Bir keskin nişancı çatılardan birine çıkarak bir polis memurunu öldürdü, isyancılar bazı otel ve restoranları bastı ve bir doktor kenar mahalledeki evine giren bir hırsızı öldürdü. Günün sonuna gelindiğinde, altı banka soyulmuş, yüz dükkân yağmalanmış, on iki kundaklama yapılmış, kırk kamyon dolusu dükkân camı kırılmış, şehir otoriteleri orduyu ve elbette Kanada atlı polislerini düzeni yeniden sağlamak için çağırmak zorunda kalmadan önce maddi zarar üç milyon doları aşmıştı. Sonucu su götürmez olan bu deneysel sınav, siyasi görüşlerimi param parça bir halde bırakmıştı...
Yeniden kahkaha attı. Ne de çok gülüyordu ama bu bu zamana kadar rastladığım kahkahalar gibi değildi. Gerçekti. İçinden geldiği için güldüğünü biliyordum çünkü her gülüşünde bu, gözlerine yansıyordu. Ölmek için fazla hayat doluydu. Ölen herkes gibi.
"Seninle ilgili sevdiğim her şey karanlıkta ortaya çıkıyor." "Biliyorum," diye fısıldadım. "Hem de içimde binlerce ölü çiçek varken."
Sınırlar kapınıza dayandığında eşikte öylece dikiliyordunuz. Kapıyı açıp içeriye çağırsan seni yerle yeksan edeceğini bildiğin şeyleri nasıl misafir edebilirdin? Kapının arkasında nefesimi tutup gitmesini beklediğim anlar oluyordu ama son zamanlarda, bunda da başarısız kalıyordum.
"...aslına bakılırsa, kahvaltı yapmanın doğrudan kendisi bedava bir mutluluktu." ♡
Sayfa 55 - Ephesus YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.