Zamana yetişebilir miydim? Ya da zamanla birlikte hareket edebilir miydim? Zamanı yenebilir miydim? Kulağımdaki karanlık bir fısıltıydı tüm bu sorular.
Ölü derilerin altında hâlâ kanayan yaralar gibi.
Sanki kitap okuyan kimsesizlerdendi, bilirsiniz onlar delidir ama bunun hakkında konuşacak kimseyi bulamazlar, oysa bir insanı en çok, en sevdiği kitabı anlatırken tanırdınız.