Fatma Zehra

Ölümün mağarasından Gün ışığına çıktı. Güneş ne güzelmiş, Ne güzelmiş kıyıda koşan çocuk Kayalara martılar gibi konan âşıklar, Açıklardaki beyaz tekne. Ne güzelmiş Karacaahmeť de Adsız bir ölü olmamak.
Reklam
Nice güneşler doğacak, Göremeyeceksin. Yaz yağmurları yüzünü okşayamayacak, Karpuz dilimlerini ısıramayacaksın. Hanımelilerin kokusu Senin için artmayacak Karanlık basarken. Kurumuş bir yapraksın sen, Toprağa karışacaksın.
Ölüm, kucağına yerleşmiş, Bir güzel kedi. Okşadıkça fesleğenler gibi, Güzel kokular saçan.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kafanın içini temizlemelisin, Pis kokulu süprüntü yığınlar var orada. İğrenç küçük böcekler dolanıyor Beyninin kıvrımlarında. Kova kova sular dökmelisin, Arındırmalısın kafanın içini, Serin rüzgârlar esmeli, Dibinde çakıl taşları ışıldayan Saydam ırmaklar akmalı, Kumrular uçuşmalı Kafanın içinde.
Donarak ölmek, ölümlerin en tatlısıymış üstelik. Gençliğimde kayak yaparken, üniversite ekibinin antrenörleri bize tembih etmişlerdi: "Kar tipisinde çok üşüyüp yorgun düşerseniz, sakın yere uzanmayın" demişlerdi. Çünkü donmadan önce o üşüme duygusu geçermiş; tatlı bir uykuya dalarmış insan ve hiç farkına varmadan donup ölüverirmiş. İşte bu yüzden, ayrıca soğuk bir gün, dağda hava kararırken bir arkadaşım yere uzanıp, uykusu geldiğini söyleyince, tekmeler atarak uyandırmıştım delikanlıyı.
Reklam
Reklam
980 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.