Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ana-baba ve çocuk ilişkileri konusunda yazılanların bir başka sonucu da, bazı yetişkinlerin kendi sorunlarından ana-babalarını sorumlu tutarak onlara karşı düşmanca tutumlar geliştirmeleri biçiminde olmuştur. İnsan yetişkin yaşamında ana-babasının kusurlarının izlerini taşısa bile bundan ötürü onları suçlamak kendisini de suçlu hissetmesine neden olur. Bu, yetişkin bir varlık olarak insanın kendi varoluş sorumluluğunu üstlenememiş olmasının suçluluğudur. Ana-babalarımızdan alacaklı olduğumuz bir gerçek de olsa, geçmiş yeniden yaşanamaz. Bazı insanların daha elverişli koşullarda yetişmiş olmasının yarattığı eşitsizliğe isyan etmek de bizi kendi sorumluluklarımızı görmekten alıkoyabilir. Üstelik ana-babalarına öfkelerini sürdüren insanlar onlara karşı duydukları korkuyu da sürdürürler. Ana-babadan korkmak ise olgunlaşmamış olmanın bir göstergesidir. Unutmamak gerekir ki, onların da ana-babaları vardı ve kuşaktan kuşağa aktarılan sorunlardan kimin sorumlu tutulabileceği sorusunun da yanıtı yoktur. Dolayısıyla, ana-babaların kusurlarını kendi sorumluluğumuzdan kaçınmak için gerekçe olarak kullanmak, vaktiyle bize karşı işlenen kusurları bizden sonraki kuşaklara da yansıtmamıza neden olabilir. Ana-babalar bizleri ayrı birer varlık olarak görememiş olabilir, ama biz de onları kendimizinkinden ayrı dünyaları olan varlıklar olarak göremediğimiz sürece gerçek anlamda yetişkinliğe ulaşmış sayılamayız.
Bugün müslümanların kültürlerini geliştirmeleri ve dinlerinde derin kavrayış sahibi olmaları için gerekli olan hususlardan biri de, neyin öne, neyin sona alınmasının ve müslümanın kültüründen neyin atılması gerektiğinin bilinmesidir.
Sayfa 112
Reklam
Batılı psikolojinin insanın inançlarını, tutumlarını ve dışsal davranışlarını şekillendirmede düşüncenin ve bilişsel süreçlerin etkisini kabul etme “sağduyusuna” kavuşması yetmiş yıldan fazla sürdü. Nitekim modern psikolojiyi ancak son zamanlarda etkileyen bilişsel ilkeler, İbn Kayyim el-Cevziyye, el-Belhi, Gazali, Miskeveyh ve diğer birçok bilim insanı tarafından yüzyıllar önce zaten biliniyordu. Bu âlimler, akıldan geçen ve gittikçe gerçek hayatta uygulanan dürtü ve güdülere dönüşebilen ve tekrarlandığında alışkanlıklara dönüşen kavramlar, düşünceler ve fikirlerin önemine değindi. Alimler bu ilkeyi iyi alışkanlıklar geliştirmeleri, sürekli Allahı hatırlayıp yer ve gök üzerine düşünmeleri için insanları teşvik etmek amacıyla kullandılar. Ayrıca, bir dürtü veya güdüyü değiştirmek, o dürtü veya güdü neticesindeki bir eylemi durdurmaktan daha kolay olduğu için ve bir eylemi ortadan kaldırmak, o eylem bir alışkanlığa dönüştükten sonra onu kökten sökmeye çalışmaktan daha kolay olduğu için bir kişinin sabit arzular ve dürtüler hâline gelmeden önce zararlı, olumsuz kavramları değiştirmesi gerektiğini söylediler. Dahası, çağdaş davranış terapistlerinin söylemlerine benzer şekilde, bir alışkanlığın tedavisinin, bireyi onun tersini yapması için eğiterek uygulanması gerektiğini belirttiler.
insanlar arasındaki ayrımları oluşturan şiddetli arzular ve kişilik özellikleri, büyük ölçüde esnektir, kalıba sokulabilirler. Sevgi, yıkıcılık, sadizm, boyun eğme eğilimi, iktidar hırsı, umursamazlık, kendini soyutlama, kendini büyütme isteği, tutumluluk tutkusu, duyusal zevkleri yaşama geçirme ve duygusallıktan korkma, bu özelliklerdendir, insanda bu­lunan bu ve daha birçok şiddetli arzu ve korkular, belli yaşam koşul­larına birer tepki olarak gelişmektedirler. Bunlar özellikle esnek değil­dir, çünkü bir kere bir insanın kişiliğinin bir parçası haline geldiler mi, kolayca yok olmaz, ya da bir başka itkiye dönüşmezler. Ama bireyle­rin, özellikle çocukluklarında, kendilerini içinde buldukları yaşam şekli bütününe uygun olarak şu ya da bu gereksinimi geliştirmeleri an­lamında esnektirler. Bu gereksinimlerin hiçbiri, insan doğasında doğuştan var olan ve bütün koşullar altında gelişip doyurulmak durumunda olan özelliklermişçesine değişmez ve katı değildir.
Sayfa 29 - PayelKitabı okudu
Dini Köktenciler Dini Modernist Şekilde Yorumlamaktadır
Son olarak, köktencilerin din ile ilgili olarak, tevarüs edilmiş yapılara ve geleneklere iman etmek yerine 'dinamik' yorumlamaya daha ağırlık veren bir zeminde, esasen modernist bir görüş geliştirmeleri önemlidir. Parekh'in (1994) dediği gibi, köktencilik 'dinin sınırları içinde modernlikle mücadele ederken, dini modernliğin sınırları içinde yeniden inşa etmektedir'.
Sayfa 331
Özgürleştirici bir eğitim çalışması açısından, insanların kendile­ rinin ya da arkadaşlarının ifadelerinde açıkça veya zımnen ortaya konan düşünce ve dünya görüşlerini tartışarak, düşünceleri üzerin­ de egemenlik kurdukları duygusunu geliştirmeleri önemlidir. Bu eğitim görüşü, kendi programını sunamayacağı, bu programı, halk­ la diyalog içinde araması gerektiği inancından yola çıktığı için ezi­ lenlerin pedagojisine giriş işlevi görür ve bu pedagojinin geliştiril­ mesine ezilenlerin katılması şarttır.
Reklam
"Ebeveynlerin, çocuklarının neler hissettiklerini tam olarak hayal etmesi için öncelikle kendi duygularının farkında olacak kadar kendilerini geliştirmeleri gerekir."
Sayfa 60
Hard Things ...
“Zor olan büyük, tehlikeli ve cüretkar bir hedef belirlemek değil. Zor olan, büyük hedefi kaçırdığınızda insanları işten çıkarmaktır. Zor olan harika insanları işe almak değil. Zor olan, bu "büyük insanların" bir yetki duygusu geliştirmeleri ve mantıksız şeyler talep etmeye başlamalarıdır. Zor olan organizasyon şeması oluşturmak değil. Zor olan, yeni tasarladığınız organizasyon içinde insanların iletişim kurmasını sağlamaktır. Zor olan büyük hayaller kurmak değil. Zor olan gece yarısı rüyanın kabusa dönüştüğü sırada soğuk terler içinde uyanmaktır.” “The hard thing isn’t setting a big, hairy, audacious goal. The hard thing is laying people off when you miss the big goal. The hard thing isn’t hiring great people. The hard thing is when those “great people” develop a sense of entitlement and start demanding unreasonable things. The hard thing isn’t setting up an organizational chart. The hard thing is getting people to communicate within the organization that you just designed. The hard thing isn’t dreaming big. The hard thing is waking up in the middle of the night in a cold sweat when the dream turns into a nightmare.”
... ancak sevgi vermek için öncelikle yeterince sevgi görmüş bir kişilik geliştirmeleri gerekir.
Ne yapılırsa yapılsın halkın aydınlanmasını belli bir düzeyin üzerine çıkarmak imkânsızdır. İnsanın bilgi edinmeyi kolaylaştırmak, öğretim yöntemlerini iyileştirmek ve herkesin bilime ulaşmasını sağlamak boşuna olacaktır, insanların bu işe zaman ayırmadan kendilerini yetiştirmeleri ve zihinlerini geliştirmeleri mümkün değildir.
43 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.