Yine inanıp, yine yenilmek. Yine aldanıp, yine istemek. Çektiğiniz sancıya, uykusuz gecelere, efkarlı iç çekişlere rağmen, yine de o kapıyı açık bırakmak... Asıl cesaret bu değil midir?
İlk seferden daha zordur son seferin vurgunu, belki de sırf bu nedenle. İnsan artık akıllandığını kalbindeki haylaz sesleri yalanlardan ayırt edebileceğini sanarken, ihanetin kapıyı her zamanki gibi sakin çalmasıdır, hayretiniz.
Bunca yalanın dolanın içinde, sahtekarlığın arasında, çıkarlar silsilesinde hala saf kalmayı başaran bir duygu yakaladığınızı sanmışsınızdır. O yüzden ona böyle delice tutulmuşsunuzdur.
Kırgınlık ve kızgınlık arasındaki araf, uçsuz bucaksız bir uçuruma benzer. Hangi adımı atacağınız sonucu pek değiştirmez üstelik. Uçurumların sonu, ayrılıktır.