"insanlar, ne çok konuşur; alınlarındaki kırışıklarla, dudaklarının kenarlarındaki kıvrımlarla, şişen genişleyen şah damarlarıyla, çöken omuzları ya da dikleşen omurgalarıyla.. en çok da susuşlarıyla, bakışlarıyla.. gözler ne kadar da gevezedir; insan ruhunun kapılarıdır onlar.. o kapılardan içeri girmeyi bilenler cenneti ve cehennemi görürler. gözlerden ruhlara girip çıkmayı, daha çocukken öğrendim.."
/öyle bir geçer zaman ki 20. bölüm, 19:35