Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dilruba

Dobra, açık yürekli, gayretli karaktere bütün diğerlerinin ötesinde değer biçerdi. Sıcakkanlılık ve şevk onu daima cezbederdi. Bazen dikkatsiz ya da telaşlı bir şey söyleyen veya öyle görünenlerin samimiyetine, serikanlılığı asla değişmeyen, dili asla sürçmeyen kişilerinkinden çok daha fazla güvenebileceğini hissediyordu.
Sayfa 223 - AnneKitabı okudu
Reklam
Masalar, sandalyeler, yapı iskeleleri, yük arabaları kiraya veriyorlardı. Hepsi de izleyici topluyordu. İnsan kanı satıcıları avazları çıktığı kadar bağırıyorlardı: “Yer isteyen var mı?” Bu halka karşı bir öfke sarmıştı içimi. Onlara bağırmak istiyordum: “Benimkini isteyen var mı?”
Sayfa 171Kitabı okudu
Ölüm ruhumuzu ne hale getiriyor kim bilir? Onu ne hale sokuyor? Ondan aldığı ya da ona verdiği nedir? Onu nereye koyuyor? Etten gözler veriyor mu ona arada sırada, dünyaya bakması ve de ağlaması için?
Sayfa 153Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sanki ben fark etmeden, kapı, alıp adamı içeri kusmuş ve hemen kapanmıştı. Ah! Keşke ölüm de böyle gelse! ...“Kimsiniz?” diye sordum sonunda. “Ne komik bir soru!” diye yanıtladı. “Bir kızartmalık!” “Kızartmalık mı? Ne demek o?” Bu soru onun neşesini artırmıştı. “Bu şu demek,” diye bağırdı bir kahkaha atarak, “nasıl senin kelleni altı saat sonra uçuracaklarsa, benimkini de altı hafta sonra atacaklar sepete. Hah! Hah! Bakıyorum da şimdi anladın.”
Sayfa 117Kitabı okudu
Lâl rengi o tatlı dudaklardan çıkan bütün bu korkunç sözler, ne kadar da iğrenç! Bir gülün üzerinde gezinen bir salyangozun ardında kalan sümük izlerine benziyor sanki.
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
Avukat bana ne demişti? Kürek mahkûmluğu! Ah! Evet, bin kere ölmeyi yeğlerim! Zindana idam sehpasını; cehenneme hiçliği; boyuna takılan o demir halka yerine Guillotin’in bıçağını yeğlerim!
Kalabalık ile arabadakiler arasında, anlayamadığım korkunç bir konuşma geçti: bir taraftan küfürler öteki taraftan meydan okumalar; her iki taraf da birbirini lanetliyordu, fakat yüzbaşının bir işareti üzerine, arabadakilerin omuzlarına ya da başlarına sopa darbeleri yağmaya başladı ve hepsi birden düzen denilen sözde suskunluğa gömüldü.
Bakın! Güneş, ilkbahar, çiçek dolu tarlalar, sabahleyin uyanıp şakıyan kuşlar, bulutlar, ağaçlar, doğa, özgürlük, yaşam, ne yazık ki hiçbiri benim değil artık! Ah! Kurtarılması gereken benim! Yarın, belki de bugün ölmem gerektiği doğru mu, bunun başka bir yolu yok mu? Ah Tanrım! İnsanın hücresinin duvarlarına vura vura başını parçalatabilecek kadar korkunç bir düşünce!..
Hatta bedene hiç acı çektirmeden öldürebildikleri için mutludurlar. Amaçladıkları budur zaten. Oysa, ruhsal acının yanında bedensel acı bir hiç kalır! İğrençlik ve acıma duygusu, yasalar böyle yapılmıştır!
Gerçeği söylemek gerekirse hapishanenin karanlık gündüzü, kara ekmeği, kürek mahkûmlarının gerdeline konulmuş çorbaya benzer yemek, aşağılandığımı görmek, o kadar eğitim görmüş birisi olmama karşın gardiyanlar ve öteki mahkûmlarca horlanmak, konuşabileceğim ve dinleyebileceğim nitelikte bir insan görememek, yapmış olduğum ve bana yapılacak olan şeylerden dolayı durmadan ürpermek: İşte celladın aşağı yukarı elimden alacağı biricik servet bunlar.
Reklam
"...Maurice'in (kaplumbağa) kabuğuna ojeyle adını yazdığınızda seni ve Grace'i nasıl öldürmediğimi söylüyordum." Dara "Ama asetonla çıkardık." diye karşı çıktı. "Ama ona zarar verebilirdi." "O bir kabuk, anne. Şimdi de patatesleri kazıp çıkarmamızın onlara acı verdiğini söyleyeceksin. Lahanalara da öyle ve sen bir şeyleri incitmekten korktuğun için hepimiz sinekler gibi ölüp gideceğiz."
Sayfa 202 - Kate ve DaraKitabı yarım bıraktı
"Dalgalı saçımızın olmaması ne kötü, değil mi? Anneminkiler ne gür, ama hiç ihtiyacı yok." "Neden ihtiyacı yokmuş?" "Çünkü o yeterince yaşlı ve evli. Lülelere ihtiyacı olan asıl sen ve ben gibiler."
Sayfa 177 - Carrie ve DaraKitabı yarım bıraktı
Doktor kızı Jacinta, "Veremli insanlara veremli olup olmadıkları sorulmaz; her şey normalmiş gibi yapılır" diye cevap verdi.
"Neden benim için birkaç mezardaki yabani otları temizlemiyorsun Eddie? Sana diyelim beş şilin ödeyebilirim. İyi bir iş çıkarırsan, beş şilinlik birkaç günün ardından eski inancına dönüp borçlarını ödersin ve herkes de mutlu olur." "Ben sizin dininize girebilecek birilerini aradığınızı ve insanları gerçek dinden koparmaya çalıştığınızı sanıyordum." "Oh, hayır buralarda öyle koparma peşinde değiliz, daha çok insanları yatıştırırız; bugünlerde sorun bu gibi. Sana otlar için bir torba vereyim mi?"
Sayfa 151 - Rahip William ve EddieKitabı yarım bıraktı
Otomobilde dönerlerken babası Kerry'e baktı. "İyi hallettin, evlat. Tam bize göre bir din adamı, değil mi?" Kerry babasının erkek erkeğe havasını paylaşmadı. "Bence fena değildi. İşini yapmaya çalışıyor." Patrick'in canı sıkılmıştı. "Ne demek istiyorsun, işini yapmaya çalışıyor diye?" "Öyle işte. Bana, bu çok bilmiş küstah Amerikalı'ya haddimi bildirmesi, beni biraz ezmesi gerekiyor. Binayı yaptırmak için seni biraz yolması gerekiyor. İrlanda asıllı Amerikalı: parası aklından çoktur, bir çek imzalatalım."
Sayfa 130 - Patrick and KerryKitabı yarım bıraktı
290 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.