Yaşamın bir oyun olduğunu unuttuğumuz için onu bazen fazla ciddiye alıyor,kendimizi de lüzumundan fazla yıpratıyoruz. Oyuncular, ne de olsa bu bir oyundur,bitince kimsenin elinde avucunda zaten bir şey kalmayacak düşüncesiyle oyun içindeki kayıplarına fazla önem affetmezler. Oysa çoğu insan,yaşamdaki kayıplarına büyük bir önem atfeder çünkü onun bir oyun olduğu gerçeğini unutmuştur.
İnsan, yaşadığı hangi hadiseleri hiçe sayacağını ,hangi hadiseleri en ince detayına kadar önemseyeceğini kendi seçer. Hiçe sayılacak olanları önemseyen ,önemsenecek olanları da hiçe sayan kişi , kendi mutluluğunun katili olur.
Şimdi onun değerini biliyor, çünkü onu elinden kaçırdı. Sahip olmanın koşulu, bilgisizliktir. Maddesel düzen içinde de: Yalnızca bilinmeyene sahip olunur.
... safiyetle yücelen güzelliği tarif etmek imkânsızdır ve hiçbir şey, farkında olmadan elinde cennetin anahtarını taşıyan göz kamaştırıcı masumiyet kadar mükemmel değildir.