Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Yazarı Masa Dergisi kazandırdı hayatıma. Uzun yıllar önce Kavak Yelleri dizisinin senaryosunu yazmış oysa. Sonrasında da Sınav ve de Ayla filmini yapmış.
İyi Hissettiren Yazılar adıyla sunduğu kitap yer yer duygulandırsa da bazı yerlerde kendini çok övdüğü hissini uyandırdı açıkçası.
80'li 90'lı yıllardan hatırlatmalar, çocukluğundan anılar derken kendisini işin içerisine fazla karıştırmış gibi geldi bana. İçime çok dokunan iki nüans var. İlki anneanesini yazdıklarıyla yad etmesi, çok sevdiğimiz ve 2017 yılında kaybettiğimiz ( dilerim yıl yanlış değildir) Harun Kolçak'a da yer vermiş olması göz doldurucuydu. 2020, Mart ayında ülkenin tamamını etkisi altına alan covid 19' uda hatırlatıyor okuyucuya.
Yazar 2020 ile 2023 yılları arasında hayatından ve hepimizin hayatından kesitler anlattığı bir günlük yazmış. Yıkımlar şeklinde adlandırdığı biz ve tabii kendisini derinden etkileyen ve belki de etkilemeye devam eden olaylardan bahsetmiş. Bizi 2020 yılında en çok meşgul eden, öldüren, süründüren, hayatımızı etkileyen olaylardan ilki Covid-19 virüsü günlüğün baş rolünde yer alan olay. Hepimizi öyle çok etkiledi ki yazar en çok başlangıcından sonuna kadar bu virüsü ve hayatına olan etkilerini ele almış. Arada ülkemizin içinde bulunduğu durumu da anlatmayı ihmal etmemiş. Ne de olsa bu durumda en büyük yıkımlardan biri bizim için. Sonrasında yıkım Ukrayna savaşı olarak devam ediyor. Yine insanlar ölüyor. Evet ölüm. Savaş, hastalık, kaza vs derken ölüm her an yanı başımızda. Yazar kitabın nerdeyse her sayfasında en çok ölüm korkusundan bahsediyor. Anladığım kadarıyla ölüm ya da nasıl öleceği düşüncelerini uzun süredir meşgul ediyor ve etmeye de devam ediyor. Sonrasında şubat ayında meydana gelen Maraş depremiyle maalesef yıkım devam ediyor.. Sayısını bugün bile tam olarak bilmediğimiz insan ölüyor.. Yine ölüm ve yine yıkım.. Ve 2023 yılı da böylece bitiyor.
•
Yazar bir kaç yılını anlattığı günlük şeklindeki kitabında daha çok onu üzen ve yıkan olaylardan bahsediyor. Sevdiklerinin ölümü, savaş, deprem ve hastalık salgını.. Yazarın anlatımını beğendim. Diğer kitaplarını okuyarak kendisini daha yakından tanımayı planlıyorum. Keyifli okumalar
·
Puan vermedi
Merhaba PatokurBugün sana yeni tanıştığım bir eserden bahsedeceğim. Adem Elması- Hatice Dökmen
Öncelikle kitap 2020 yılında bir anda patlak veren Covid-19 salgınını ve bu süreç içerisinde "Bordorline" kişilik bozukluğuna sahip bir genç kadının yaşadıklarına odaklanıyor. Lilith ve Havva arasında bir yer bulmaya çalışan Yıldız'ın
Kızıl Veba
Kitap Profesör Smith'in yıllar önce dünyada baş gösteren kızıl veba salgınını torunlarına anlatmasını konu ediniyor. Milyonlarca insandan geriye kalan az sayıdaki insanın ilkel olarak yaşamlarını sürdürmeye çalıştıklarından bahsediyor. Kitabı okurken bazı sayfalarında 2020 yılında dünyada ve ülkemizde de yayılan Covid-19 salgının izlerini görmek mümkün. Karantina, bulaşıcılık, kaos... Okunması gereken harika bir kitap.
2020 yıllarının başlarında dünyayı kasıp kavuran covid-19 namı diyar corona hayatımızı yaşanılmaz bir hale sokmuştu. Kitapta o yıllarda yaşadığımız zorluklar Yıldız’ın hikayesi ile harmanlanarak anlatılmaktadır. Küçük yaşta babası tarafından terk edilen Yıldız annesi Selma ile yaşamaktadır. Kişilik bozukluğu tanısı olan Yıldız, Lilith ile dost Havva’lara düşmandır. Lilith’yi bilmeyenler için söyleyeyim kendisi Ademin cennetteki ilk eşidir. Çocukken babasının boğazındaki Ademelmasını çok severdi Yıldız . Tıpkı babası gibi Ademelması olan Doktor Ersin ile güzel giden bir ilişkisi varken Corona patlak verir ve mesafeler aşkı öldürür. Ersin evlidir, Yıldız onu karısından kıskanır ve intikam alır. Tam aşktan vazgeçmişken Psikoloğunun aracılığı ile Derman’la tanışır. Fakat Yıldız terk edilme korkusundan bir türlü kurtulamamaktadır. Bu korku ona babası ve Ersin tarafından verilmiş bir cezadır. Bu korku yüzünden ani ruh değişiklikleri yaşamaktadır.
Peki sizce sonu nasıl bitti?
Yıldız yine terk edildi mi ?
Yoksa artık iyileşme zamanı geldi mi?
Kara Veba Kızıl Veba Korona..
Kitap muazzam. Bundan öte diyebileceğim tek bir sözcük yok.
Yazar hakkında yazarın ileri görüşlülüğü hakkında bilimselliği hakkında konuşmak yazmak saatlerce düşünmek istiyorum. Asırlar öncesinnden yazılan bu kitabı 2020 başlarında yaklaşık 2 yıl süren sürecin bir bilim kurgu filmini izledim sandım. Evet Covid-19 bu kadar ağır dünyanın yok oluşu kadar yıkıcı değildi elbette ama en az bunun kadar zor bir süreçti. Jack London bu kitabı yazarken esinlenmiş olacağı böylesi büyük bir salgın olmaması da ayrı bir hayranlık uyandırdı. Sadece kitaptan yaklaşık 10 yıl kadar sonra çıkan ve çok büyük kayıplara yol açan İspanyol Gribi var.
Körlük kitabını karantina döneminde okumuştum etksiindeen uzunca bir süre çıkamamıştm. Bu kitabı geç olduğuma çokça üzüldüm ancak korona sürecinde okumadığım için bir nebze şanslı hissettim kendimi..
Kısacası Vahşetin Çağrısı ve Beyaz Diş'ten de çok beğendiğim yazar Jack London için ne desem az kalır.
Selamlar sevgili kitapsevenherkes ailesi bugün size 2019'da hayatımıza giren bir kavram olan "Pandemi " kavramı üzerine yazılmış bir kitap yorumu ile geldim. Otantik kitap gerçekten kapak tasarımı ile harika bir iş ortaya çıkarmış. Pandemi sürecini anlat deseler kesinlikle dünyanın en çaresiz kaldığı zamanlar diyebiliriz.
Bu kadar
(Bu yazı biraz Kızıl Veba kitabını, biraz "genel anlamda" kıyamet sonrası alt türünü, biraz da benim Jack London serüvenimi konu alıyor.)
Jack London, kendisinden köşe bucak kaçtığım yazarların başında gelirdi. Kitapçıların rafları arasında dolaşırken adını gördüğüm yerde, "Yine mi bu adam!" der, başka yöne dönerdim yüzümü.
72 syf.
·
Puan vermedi
En sevdiğim yazarlardan biri olan Jack London’un bu kitabı 2020 yılının Nisan ayında hazırlanmış. Tam da Covid virüsünün hızla yayılmaya başladığı dönemlerde. Tabiki bunun sebebi yazarın da kitabın adından da anlaşılacağı gibi bir virüsten bahsetmesi, bu virüsünde tıpkı Covid-19 gibi hızla bulaşıp yayılarak canlar alması. İnsanların birbirinden korkarak kaçması gibi birçok benzer hikayeyi barındırıyor olması. Jack London’un yaşadığı dönemde böyle bir virüs ve hastalık söz konusu değildi. Elbette vebalar ve hastalıklar oluyordu ama geçmiş yıllarda yaşadığımız Covid’e bu kadar benzer bir hikaye okumamıştım. Bu da yazarın büyük bir başarısı olsun neredeyse 110 yıl öncesinden kalemini ve kelamını kullanarak yaşadığımız Covid-19 virüsüne benzer sahneler yazmış. Kitabı yazarın yaratıcılık ve öngörüsüne hayran olarak okudum.