Ufak iş bizimkisi.
Asıl en kötüsü :
bilerek, bilmeyerek
hapisaneyi insanın kendi içinde taşıması...
İnsanların birçoğu bu hale düşürülmüş,
namuslu, çalışkan, iyi insanlar
ve seni sevdiğim kadar sevilmeye lâyık...
Nazım Hikmet Ran / Piraye İçin Yazılmış Saat 21 Şiirleri - 26 Eylül 1945
İkinci Dünya Savaşı serüveni üzerine okumalarım sanırım hiçbir zaman bitmeyecek. Geri dönüp baktığımızda tarihte insanoğlunun başına binlerce felaket geldi ve sonrasında yeni bir dünyayı inşa edecek gücü ve isteği kendinde buldu. Hep daha iyi bir dünya inşa etti. Acı, zulüm, keder, ölüm her zaman oldu ama umut hiçbir zaman tükenmedi. Çok fazla anı
26 Eylül 1943 Pazar sabahı Orhan Kemal’in cezası biter, hapishaneden ayrılır.
Ayrılmadan birkaç gün önce Nâzım Hikmet’e aşağıda okuyacağınız şiiri yazar, ona okur ve bu şiir Nâzım Hikmet’i ağlatır…
Nazım Hikmet’e
Sen
“Promete’nin çığlıklarını kaba kıyım tütün gibi piposuna dolduran adam”,
Sen benim mavi gözlü arkadaşım;
Kabil değil unutmam
Bursa cezaevinde Nâzım Hikmet, Orhan Kemal’le aynı koğuşta kalmaktadır. Koğuş masasının üzerinde Orhan Kemal’in (asıl adı ”Mehmet Raşit Öğütçü”) bir roman başlangıcını görür. Okur. Ayağında takunyalar koşarak avluya çıkar Nâzım Hikmet. Orhan Kemal’e soluk soluğa sorar, “Siz mi yazdınız bunu?”. Orhan Kemal çekinerek, “Evet” der. Nâzım Hikmet büyük