Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

2Okur1Yazar

2Okur1Yazar
@2Okur1Yazar
Kendimi bulduğum anlardan biri de satırlar arasında kaybolduğum an...
Lisans
18 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
Yalnızlığı ne kadar geniş bir alana yayarsan yay, ne kadar uzak bir zamana ertelersen ertele, acısı ve ağırlığı azalmıyor. Çünkü insan, yüreğini göğüskafesinde yapayalnız taşıyor
Sayfa 45
Reklam
Ölüm korkusuyla, yaşama sevincini unutan insan, dünyaya nasıl iyilikler katabilir ?
Size Barış Deniliyor
Ey ölüm terzileri, ev yıkıcılar, sürgün ustaları... Ey bir halkı dizlerinin üstünde görmekten gönenen sahte eşitlik! Ey korkuyu sevgi sanan aşağılık duygusu. Siyah ve beyaz dışında renk tanımayan alacakaranlık. İki yanında iki süngüyle şımarık cesaret. Konuşmak yerine bağıran özgürlük. Ey gülerken ısıran iyilik, aşağılayan özveri, cezasız suç. Ey dağları düzlükle ölçmeye kalkan sığlık. Çokluğuna güvenen yanlışlık. Bir suçu, daha büyük bir suçla hafifleten tükeniş. Kendinden korkan öfke. Kan ter uykulara yastık olan taş. Ey başkasının bahçesindeki gergedan. Bir halkın türküsünü odalarda boğacağını sanan sağırlık. Ey dağları evlerin üstüne yıkan cinnet. Ey narcissus. Kan ve gözyaşı. Yalnız gövdesiyle var olan sevgisizlik. Kendi ışığıyla yanan pervane. En yüce değeri zulüm olan ahlak! Ordularıyla soluk alan haksızlık. Ey kardeşliğin süreğen kışı. Bir halkın onuruna yağan kar. Size, BARIŞ deniliyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Geceyi seyrede seyrede öğrendim ki ışık insanın içinde yanmıyorsa yüzüne vurmuyor.
Susarak ya da koşarak yaşadıklarımız, payını bizden geceleri alıyor sanırım.
Reklam
Aklı ve sevgisi olmayan bir toplum ya önünü iliklemekte ya da şiddeti şehvetle sevmekte bulacaktır özgürlüğü.
İnsan yaşama gücünü her zaman elde ettiklerinde bulmaz. Bir düşü büyüten onun uzaklığı değil midir biraz da?
Sayfa 36
….kendimizi sevmekle sevgimizden utanmak arasında bocalayıp duruyorduk. Çünkü biz, dünyayı iki kaşı arasında taşıyan, birbirine tutunmuş iki mutsuz umuttuk. Çünkü ardımızda, mezarını mutluluk sanan bir ülke vardı. Çünkü sığındığımız deniz dağların eteğindeydi. Çünkü girdiğimiz sularda koca bir halkın gözleri yakamozlanıyordu
“İki yenilgiden, yaşama sevinci adına bir olanak yaratmanın acemi bilgeleriydik. ”
Dergâha gelen kişiye, "Hiç âşık oldun mu? diye sorulurmuş. “Hayır” derse, "Var, git âşık ol da öyle gel" denirmiş.. "Allah'ın yarattığı birini sevemeyen katı kalbinle, nasıl Allah'ı sevmeye talip olabilirsin?" -"Aşık ol öyle gel demiştiniz oldum, şimdi ne olacak? -"Çilendir, mübarek olsun.."
Reklam
“Sevmeyi özledim biliyor musunuz? Kayıtsız şartsız bir gülüşü. Olur olmaz yerde ağzıma bir öpücüğün konmasını. Bir doğruya sevinmekten çok bir saçmalığa gülümseyebilen hoşgörüyü. ‘Nerde kaldın’ ayazını değil, ‘hoş geldin’ iyiliğini. Hiçbir şeyle yatışmayan yürek telaşını. Kapı zilleriyle telefonlar arasında tükenmeyi. Geceyi bir hayal hazinesine çeviren uykusuzluğu. ”
“Kalbinle donattın önce gövdemi, sonra aşkın nasıl bir yoksulluğa dönüştüğünü gösterdin.”
“Ah, yetişkinliğin her şeyi küçümseyen bilgiçliği... Şaşırma yetisini yitirenin yaşama sevinci olur mu?”
Zamanın ağırlığını duymak için öyle yılların geçmesi gerekmiyordu.
“Ah, yaşamanın büyük gizi, bilinmezlik mi yoksa seni böyle çekici, tutkulu, güzel kılan.”
Sayfa 16
100 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.